19 Mart 2014 tarihinde Kars TÜİK bölge müdürlüğünde son derece korkunç bir olay meydana geldi. Bir kurum personeli 6 arkadaşını öldürdükten sonra kendisi de intihar etti.
Kars valisi Eyüp Tepe Kars’ta bugüne kadar böyle bir olay görülmediğini söylemiş. Bize göre de değil Kars’ta dünya da bile eşine ender rastlanacak bir olaydır. Ne yazık ki ülkemizde üzeri kapatılmaya çalışılmakta, basit bir cinnet geçirme olarak değerlendirilmektedir. Yine sayın vali açıklamasında psikologların personeli ve esnafı dinlediğini, olayı anlamaya çalıştıklarını ifade etmişlerdir.
Sayın Valimize şunu ifade etmek isterim; olay anlaşılmayacak gibi değildir. Yeter ki araştırılsın. Kurumda uzun yıllar bölge müdürlüğü görevi yapmış birisi olarak ben de dinlenmemi talep ediyorum.
Baştan ifade etmem gerekir ki; bu olay bugünün değil,11 yıllık yanlışlar zincirinin, Kars TÜİK’te duvara tosladığı bir öfke patlamasının sonucudur. Hoşgörüsüz ve ceberrut anlayışın hazırladığı hazin sondur.
Asıl üzerinde durulması gereken, bu olayın neden başka bir kurumda değil de TÜİK’te yaşandığıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı devlet denetleme kurulunu görevlendirmeli, TÜİK incelemeye alınmalıdır. Ayrıca TBMM’de olayı gündemine almalıdır.11 yıldan beri TÜİK’te yaşanan zulüm, baskı ve kıyım rezaletinin personelin psikolojisi üzerinde yarattığı tahribatın boyutu ortaya çıkarılmalıdır.
Mağdurların ifadelerine başvurulmalıdır. Her biri bir tahrik unsuru olan Soruşturma ve kovuşturma dosyaları yeniden incelenmeli, düzmece belgelerle yapılan hukuksuzlukların hesabı sorulmalıdır.
Merhum bölge müdürü Mehmet Tolon’un Danıştay’ın kararında işaret ettiği gibi Kocaeli veya yeni kurulan bölge müdürlüklerine verilmesi gerekirken neden Kars’a verildiğinin, “boş bölge müdürlüğü yok” cevabıyla yargıyı yanıltanlar yargı önüne çıkarılmalıdır.
Kuruma yıllarını vermiş bürokratların kadrolaşma uğruna nasıl kıyıma tabi tutuldukları, soruşturmalar, cezalar, adli ve idari mahkemelere sevk edilerek zulme uğramalar açığa çıktığında bu olayın neden TÜİK’te yaşandığı da anlaşılacaktır.
Başkan yardımcılarını, daire başkanlarını, bölge ve şube müdürlerini yıldırmak amacıyla, insanlık dışı bir uygulamayla Ankara Dikmen’de kazan dairesinin altına dolduranların kimler olduğu açığa çıkarıldığında, bu derece öfke birikmesinden başka bir sonuç beklenmeyeceği de anlaşılacaktır.
Beş aydan beri devam eden amir memur sürtüşmesine çözüm bulmak gerekirken, TÜİK’in klişe uygulaması olan ceza vererek gerginlik yaratmanın olaydaki rolü ortaya konulmalı, sorumluların yakasına yapışılmalıdır.
İnsanı yok sayan, kendinden görmediği herkesi değil kamu görevlisi, insan bile kabul etmeyen bir yönetim anlayışı ancak böyle bir son hazırlayabilirdi.
İnsan kaynakları yönetiminin önemli bir bilim dalı, hatta bir disiplin olduğu çağımızda, uzmanlardan, akademisyenlerden oluşan binlerce TÜİK personelin kaderini bir spor akademisi mezunu güreş hocasının eline bırakan bir anlayış başka nasıl bir son hazırlayabilirdi?
11 yıldan beri kurumda personelin kafasında koz kıran bu şahıs kim dir? Bu cesareti nereden almaktadır? Arkasında kimler vardır? Psikologların asıl inceleme altına alması gereken personele zulmetmekten zevk alan bu hastalıklı ruh halidir.
Hayatının baharında yitip giden, geride kederli aileler ve boynu bükük evlatlar bırakan 7 günahsız insanın sorumlularını başka yerde aramaya gerek yok. TÜİK’in 11 yıllık personelle ilgili iş ve işlemleri incelendiğinde her şey ortaya çıkacaktır.
Bu işin üzeri örtülemez. Ölenlerin yakınlarına yardım toplamadan önce olaya sebebiyet verenlerin ortaya çıkarılması gerekir. TÜİK uygulamalarından mağdur olmuş birisi olarak ben de olayın takipçisi olacağım, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağım.11 yıldan beri kurumun haksız uygulamaları nedeniyle mağdur olan tüm arkadaşlarımızı da suç duyurusunda bulunmaya davet ediyorum.
Şimdilik yapılacak tek şey Kars’taki sorunu çözmede basiretsiz davrandığı anlaşılan, Kars’a sürgün ettiği bölge müdürünün huzursuzluk çıkaran şahsın Kars’tan alınması taleplerini dikkate almayan, atamadan sorumlu başkan yardımcısının açığa alınması ve hakkında soruşturma başlatılmasıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın olaya ilgi göstermesi, Devlet denetleme kurulunu görevlendirmesi ve TBMM’nin olaya el koyması ile birlikte bu olayda sorumluluğu olanların adalet önünde hesap vereceklerine inanıyorum.