Kaynak, Nazım Peker’in “Şu Dış Güçler” başlıklı bir metninden alıntılar sunmaktadır ve bu alıntılar, AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olumsuz gelişmeleri “Dış Güçler”e atfetme eğilimini eleştirmektedir. Yazar, dış güçlerin içeriden satın alınan kişiler olmadan etkili olamayacağını savunmakta ve bu duruma karşı koymak için “Fabrika Ayarlarına,” yani Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki milli ve yerli politikalara dönülmesi gerektiğini öne sürmektedir. Metin aynı zamanda, sağlığın korunması için ilaçlı ve GDO’lu gıdalardan kaçınılması ve bozuk fikirlere onay verilmemesi gibi kişisel eylemleri de önermektedir. Son olarak, yazar vatanı savunanların susmaması gerektiğini vurgulayarak, hukuk çerçevesinde demokratik yollarla mücadele edilmesi ve bu olumsuz sisteme karşı çıkılması çağrısında bulunmaktadır.
AKP’li kurmayların ve Sn. Erdoğan’ın her olumsuz gelişmede, asla sorumluluk almayıp: “Dış Güçlerin işidir” diye topu taca attığı dış güçler ne yapar?
Dış güçler, içten satın aldıkları satılıklar olmadan asla hiçbir iş yapamazlar.
Dış güçler, sistematik bir şekilde sana, bana karşı içerden satın aldıkları ile senin üzerinden hayata geçiriyorlar.
Ne mi yapmalıyız?
Ümmet, din kardeşliği, Filistin, Gazze gibi damar söylemlerden vaz geçip, şapkamızı önümüze koyup; FABRİKA AYARLARINA dönmektir.
Nedir Fabrika ayarları, milli ve yerli olan her düşünce, sistem ve eylemdir.
Bu, cumhuriyetin kuruluş yılları olduğu gibi 2000 yılından önceki politika ve programlara da dönmek ve sisteme almaktır. Atatürk’ün dediği gibi olunuz.
Haklı olarak sorulacaktır:
Nasıl olacak?
Teknoloji, bilgisayar çağı online dijital sistem üzerinden alış-veriş, para transferleri olağandır.
Fakat fazla bedel ödemek, sağlığını kaybetmek, çoluk çocuğunuz ile evinizin içinde daha fazla yabancılaşmak istemiyorsanız:
İlaçlı, bozuk, GDO katkı değeri yüksek gıdalar tüketmeyin. Bozuk fikirlere onay vermeyin
Tüketerek sağlığınızdan, aklınızdan mahrum olmayın.
Beyninizi körelterek şizofren olmayınız.
Her şeyimiz sahte iken, gıdalar ilaçlı ve hormonlu, fikirler bozuk ve yabancı iken, sağlıklı gelecek ve sağlıklı nesil bulmak neredeyse zor olacak gibi.
Amiyane tabirle, “At izi, it izine karışacaktır”
Sevgili dostlarım!
Bugün buralarda kısmen de olsa korkmadan yazan çizenler var.
Vatanını savunanlar var.
Ülkesinin, asil milletinin, din ve laik cumhuriyetin geleceğini savunanlar var.
Eğer sistem böyle giderse, iddia ediyorum yarın bunlar da olmayacaktır.
Sizler susarsanız, oğluma, kızıma, işime aşıma zara mı gelir endişesi ile bugün yazıp çizenlere, destek olmaz iseniz, onlara yazıp-çizdiklerinin karşılığını vermezseniz onlarda pes edip susacaklar.
İşte o zaman sen kendi dertlerinle baş başa kalacaksın ne sesini duyan ne de duyuran kimseyi bulamayacaksın.
İşte o dış güçlerin, içimizdeki satın aldıklarını tanıyacaksın, süslü laflarına, ruh okşayan vaatlerine kanmayacaksın, yol vermeyeceksin.
Onun için Türk ol, Türk olacaksın. Gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen ırkın olacaksın.
Edep ve adabınla, o kıvrak zekanla, demokratik yollardan hukuk çerçevesinde haklarına sahip çıkıp mücadeleni yapacaksın.
Senin ve ülkenin gelişmesine negatif olan bu sistemi, bir an evvel boşa çıkarmalıyız.
Esen kalınız.
