TOBB’un 2025 Ağustos verileri alarm veriyor: Şirket kapanışları yüzde 11 artarken, yeni girişim cesareti tükeniyor. Sığınmacı sorunu ve liyakatsiz yönetim ekonomiyi batırıyor. Zafer Partisi, bu krize ‘dur’ demeye hazır!
Ülke olarak içinde bulunduğumuz durum, akıl ve mantık sahibi her vatandaşın yüreğini dağlıyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 2025 yılı Ağustos ayı verileri, yıllardır savunduğumuz tezlerin acı bir teyidi niteliğinde. Göz göre göre uçuruma sürüklenen bir ekonominin rakamsal kanıtları önümüzde duruyor ve iktidarın her fırsatta söylediği “Türkiye Yüzyılı” yalanının ne kadar boş bir laftan ibaret olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
TOBB verilerine bakıyoruz: 2025’in ilk 8 ayında kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,6 düşmüş. Kooperatiflerdeki düşüş ise tam yüzde 29,5. Bu rakamlar ne anlama geliyor? Demek ki ülkede yeni iş kurma cesareti kalmamış. Sermaye elini cebine atmaktan korkar olmuş. Bu nasıl bir ekonomik istikrar ki, insanlar geleceğe dair bir plan bile yapamıyor? Kurulan şirket sayısındaki bu düşüş, işsizliğin artacağının, gençlerin umutlarının tükeneceğinin en net işaretidir.
Ancak en vahimi, kapanan şirket sayıları! Kapanan şirket sayısı yüzde 11,1 artarak 18 bin 482’ye, kooperatif sayısı yüzde 11,1 artarak 612’ye yükselmiş. Bu, Türk müteşebbisinin, Türk esnafının, Türk sanayicisinin artık dayanamadığının ilanıdır. Kapanan her işletme, bir ailenin dramı, onlarca işsizin ordusuna katılması demektir. İktidarın pembe tablolarla süslediği vitrinin arkasında, bu kapanan dükkânların karanlık kapıları ve çaresiz yüzler var. Bu kapanışların nedeni belli: yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, kontrolsüz sığınmacı akını ve devletin liyakatsiz yönetimi.
İşin en trajikomik yanı ise, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısının artması. Yüzde 19,5 oranında artarak 11 bin 304’e yükselmiş. Bu, sevinilecek bir tablo değil, aksine bir sefalet göstergesidir. Büyük şirketler kurulamadığı, kurulanlar da kapandığı için, insanlar ayakta kalabilmek adına basit ticari faaliyetlere yöneliyor. Bu, adeta bir hayatta kalma mücadelesinin rakamsal dışa vurumudur. İşsizliğin pençesine düşen vatandaş, karın tokluğuna bir şeyler satarak, vergisiz kayıtsız işler yaparak günü kurtarmaya çalışıyor. Bu durum, ekonominin büyüme yerine, küçülme ve kayıt dışılığa doğru savrulduğunun açık bir kanıtıdır.
Ağustos ayındaki tablo da hiç iç açıcı değil. Kurulan şirket sayısı yüzde 0,7, kurulan kooperatif sayısı ise yüzde 43,8 düşmüş. Kapanan şirket sayısı ise yüzde 5,2 artmış. Bu veriler, ekonominin çarklarının durmaya başladığını gösteriyor. İnşaat, imalat ve ticaret gibi lokomotif sektörlerin bile yavaşlaması, buzdağının sadece görünen kısmı.
Peki, bu durumun arkasındaki en büyük nedenlerden biri nedir? Sığınmacı sorunu! Yıllardır söyledik, yine söyleyeceğiz. Kontrolsüz göç, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dokusunu dinamitlemektedir. Düşünün, milyonlarca sığınmacı, kayıt dışı çalışarak Türk işçisinin işini elinden alıyor. Ücretleri düşürüyor, istihdamı zehirliyor. Türkiye’de vergisini veren, sigortasını ödeyen Türk esnafı, hiçbir vergi ve yükümlülük altında olmayan sığınmacı işyerleriyle rekabet edemiyor. İşte kapanan şirketlerin, iflas eden esnafın asıl nedeni budur. İktidar, bu sorunu çözmek yerine, “Ensar” masalıyla milletin gözünü boyamaya devam ediyor. Ancak artık kimse bu masallara inanmıyor.
Bu ekonomik kriz, sadece rakamlardan ibaret değil, aynı zamanda milli güvenliğimizi tehdit eden bir meseledir. Ekonomik olarak çöken bir ülke, dış güçlerin ve uluslararası lobilerin kolayca hedefi haline gelir. Mülteci sorunu ile birleşince, devletin egemenliği ve milletin birliği tehlikeye girer. Bizler, Zafer Partisi olarak, bu vatanın son kalesiyiz. Türkiye’yi bu uçurumun kenarından çekmek, Türk milletini ekonomik ve demografik tehditlerden korumak için mücadele ediyoruz.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. Veriler yalan söylemez. TOBB’un bu acı tablosu, iktidarın liyakatsizliğinin, basiretsizliğinin ve milli menfaatleri hiçe sayan politikalarının sonucudur. Ancak Türk milleti bu durumu hak etmiyor. Zafer Partisi olarak, bu gidişata “dur” demek için buradayız. Öncelikle sığınmacıları ülkelerine gönderecek, milli sermayeyi ve Türk insanını destekleyecek, üretimi ön plana çıkaracak politikalarla bu kara tablonun rengini değiştireceğiz. Biz var oldukça, Türkiye’nin geleceği karanlık olmayacaktır. Unutmayın, bu vatan bizim, bu ekonomi de bizim! Ve biz bu enkazı kaldırmaya muktediriz!