Tarikat ve cemaatlerde yaşanan cinsel tacizlerin artışı toplumu çok rahatsız ediyor. “Allah rızası” için yaşadıklarını iddia eden tarikat ve cemaatlerin tamamı değilse bile çoğunluğu şeytanlık yapıyor.
Türkiye’deki Müslümanların din adına yaptıkları konuşma ve işlere bakınca ekserisinin din cahili olduklarını görürüz. Çünkü bunların iş ve konuşmaları Kuran’a, sağlam hadislere ve Hz. Muhammed’in hayatına ters.
Bazen, “bu hata ve bilgisizliklerin sorumlusu kimdir” diye düşünürüm. Aklıma önce Diyanet gelir. Çünkü topluma İslam inancı ve ahlakını doğru olarak öğretmekle yükümlü Diyanet, görevini yapmıyor veya yapamıyor ki bu sıkıntılar var ve artıyor. Diyanet görevini yapmış olsaydı, dini ve ahlaki çürüme bu kadar olmazdı. Peki Diyanet ne yapıyor? Klasik fıkıh ve ibadet bilgilerini, cennet-cehennem faraziyelerini öğretiyor.
Erdemli insan, ileri toplum, uygar ulus, bilim ve teknoloji gibi konular Diyanet’in gündeminde yok. Bu diyanet’te akıl ve özgür düşünce aramayın. Bu Diyanet’te sosyoloji, psikoloji, tabiat bilimleri de yok. Bu Diyanet çokça: Kadınlarla halvet caiz mi değil mi? Kızlar ne zaman buluğa erer? Kaç yaşındaki kızlarla evlenilebilir? Cennette hurilerle evlenme..” gibi, bilimden uzak, zihni cinsel düşüncelere çeken konuları anlatır. Yani Diyanet insanları farkına varmadan şehvet ve cinselliğe yönlendiriyor.
Diyanet bunu yapar da cemaat ve tarikatlar durur mu? Onlar daha alasını yaparlar. Oralarda her daim erkek, kadın, oğlan, kız herkese şeyhe itaat, şeyhin her isteğini yerine getirmenin önemi anlatılır. Sonuçta, erkek, kadın, kız, oğlan herkes şeyhin olur. Ardından cahillik, şehvet ve ahlaksızlık patlar.
Diyanet bugüne kadar tarikat ve cemaatlerdeki soysuzlaşma hakkında bir eleştiri yapmadı, sıkıntıları önleyici bir adım atmadı. Diyanet bugüne kadar halkı cahilleştirdi. Tarikat ve cemaatler bu yönüyle Diyanet’i örnek aldılar. Böyle bir Diyanet ile yaşamak, Diyanetsiz yaşamaktan daha iyidir.
Diyanet: “İyi bir Müslüman olmak için İslam’ın eldeki sağlam verileri yeter.Tarikat ve cemaatler Müslümanları bölüyor, kafaları karıştırıyor. Din adına ortaya çıkan kişi ve oluşumları bırakın. Allah ile kendi aranıza aracı koymayın” demiyor, şirke dönüş çalışmalarına seyirci kalıyor.
Bu Diyanet üç-beş sene önce kimi tarikat ve cemaatlerin gönlünü almak, çağ dışı medrese kültürünü yeşertmek için çok sayıdaki cahili MELE adıyla kadrosuna aldı, büyük bir geri dönüş (irtica) adımı attı.
Çoğumuzun beğenmediği Cübbeli Ahmet denen kişi bile birkaç gün önce önemli açıklamalar yaptı. Özetle şunları söyledi:
“Kimi tarikat ve cemaatlerde kamuoyuna yansımamış daha çok cinsel tacizler var. Silahlanan tarikat ve cemaatler var. 10-15 yıldır Irak ve Suriye’den Türkiye’ye gelip Şeyh adı altında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde taraftar toplayanlar var. Bunlar yanlış, sakıncalı…”
Şu hale bakın, şimdiye kadar Diyanet bu konularda, böylesi bir tek açıklama yapmadı. Koskoca Diyanet bir Cübbeli Ahmet kadar olamadı.
Bugünkü Diyanet, daha çok personel istihdam etme, daha çok gayri menkul kazanma, daha lüks yaşama konusunda insani ve İslami ölçüleri aşmış durumdadır. Durmaksızın gayri menkul topluyor, fabrikalara sahipleniyor, hastanelere konuyor vs. Siyasiler Diyanet’e bu imkanları verse bile, Diyanet’in:
“Benim görevim servet edinmek değil, İslam’ı anlatmaktır. Buralar kamuya hizmet etsin. Ben Katolik Papa ve Papazlarının düştüğü hataya düşmeyeyim” demesi lazım. Diyanet bunu demiyor. Çünkü Diyanet’te ölçülü bir vicdan, işleyen bir sağduyu yok.
Diyanet’te ne var? Umursamazlık, mal-mülk, para-personel şehveti (aşırı istek) var.
Cehalet, şehvet ve servete yenik düşen bir Diyanet Türkiye için zararlıdır.