BBC’nin aktardığı habere göre, geçen hafta, altının fiyatı rekor kırdı ve ons fiyatı 2.000 doların üzerine çıktı.
Bu artışta itici güç altın tacirleriydi, ancak bu değerli metalin tedariği ve en nihayetinde bir gün bitip bitmeyeceği soruları da gündeme geldi.
Bir yatırım aracı, statü sembolü ve birçok elektronik üründe önemli bir işlev gören altına talep son dönemde yoğunlaştı.
Ancak altın, sınırsız bir kaynak değil ve sonunda çıkarılacak hiç altının kalmadığı bir aşama gelecek.
Uzmanlar, “altın zirvesi” kavramından bahsediyor. Bu, bir yıl içinde insanların en çok miktarda altını çıkardığı dönem anlamına geliyor. Bazıları, bu noktaya şimdiden ulaşmış olabileceğimizi söylüyor.
Dünya Altın Konseyi’ne göre altın üretimi 2019’da 3.531 tondu, 2018’e kıyasla yüzde 1 az. Bu, 2008’den bu yana altın üretimindeki ilk yıllık azalmaydı.
Dünya Altın Konseyi Sözcüsü Hannah Brandstaetter, “Mevcut rezervler tüketilirken, gelecek yıllarda maden tedariğinde yavaşlama ve küçük düşüşler olabilir ve yeni büyük keşifler giderek nadir hale geliyor. Ancak üretimin zirve yapmış olduğunu söylemek için hala biraz olabilir” diyor.
Altın üretiminde zirve yapılmış olsa bile uzmanlar bunun hemen ardından üretimde büyük düşüşler olmayacağı görüşünde. Bunun yerine arz miktarı birkaç on yılda aşamalı olarak azalabilir.
MetalsDaily.com’dan Ross Norman, “Maden üretimi sabit düzeylerde ve büyük ihtimalle düşüşe geçecek ama o kadar büyük düşüşler de olmayacak” diye de ekliyor.
Madencilik şirketleri, yeraltındaki altın hacmini iki yöntemle tahmin ediyor;
Rezervler: Mevcut altın fiyatı seviyelerinde çıkarılması ekonomik olan altın.
Kaynaklar: Daha fazla araştırma ya da daha yüksek fiyatlarda çıkarılması ekonomik olacak altın.
Altın rezervi miktarı, kaynaklara kıyasla daha doğru bir şekilde hesaplanabiliyor, ancak bu yine de kolay bir iş değil.
ABD Jeolojik Araştırma Kurumu’na göre şu anda yeraltında bulunan altın rezervi 50 bin ton civarında hesaplanıyor.
Tahminler değişse de şu ana dek 190 bin ton civarında altın çıkarıldı.
Bu kaba rakamlara bakılırsa, altının yüzde 20’si henüz çıkarılmadı. Ama bu da değişebilir.
Yeni teknolojiler, şu anda çıkarılması ekonomik olmadığı düşünülen rezervlerin çıkarılmasını ekonomik hale getirebilir.
Son dönemdeki yapay zeka, akıllı veri madenciliği süreci optimize edebilir ve maliyetleri düşürebilir.
Bazı madenlerde robotlar da kullanılıyor ve bunun madencilikte standart teknoloji olması bekleniyor.
Tarihteki en büyük altın rezervi Güney Afrika’daki Witwatersrand Havzası’nda bulundu. Piyasadaki altının yüzde 30’u buradan geldi.
Diğer başlıca altın kaynakları, Çin’deki çok derinlerde bulunan Mponeng Madeni, Avustralya’daki Super Pit ve Baddington Madenleri, Endonezya’daki Grasberg Madeni ve ABD’nin Nevada eyaletindeki madenler.
Şu anda dünyanın en büyük altın madencisi Çin. Kanada, Rusya ve Peru da büyük üreticiler arasında.
Şirketler anlamında ise Barick Gold’un çoğunluk hissesine sahip olduğu Nevada Gold Mines, dünyadaki en büyük altın madeni tesisi ve bu madende yılda 3,5 milyon ons üretim yapılıyor.
Hala yeni madenler bulunurken, büyük rezerv keşifleri giderek azalıyor.
Bunun sonucu olarak da, altın üretiminin çoğu, on yıllardır işlenen eski madenlerde yapılıyor.
Büyük çaplı madencilik, aşırı sermaye yoğun, yerin altında ve üstünde çok fazla makine ve uzmanlık kullanılan bir faaliyet.
Bugün dünya madencilik operasyonlarının yüzde 60’ı yer üzerinde, geri kalanıysa yeraltında.
Norman, “Altın çıkarmak zorlaşıyor. Güney Afrika’daki gibi birçok büyük, düşük maliyetli ve daha eski maden tükenme noktasına yakın. Çin’deki altın madenleriyse daha küçük ve dolayısıyla maliyetleri daha büyük” diyor.
Altın madenciliği anlamında dünyada henüz araştırılmamış çok az yer var. En çok umut vaat edenlerse Batı Afrika gibi istikrarsız yerlerde.
Altın fiyatları, ağustos ayında rekor düzeylere çıkmış olsa da bu otomatikman altın madenciliğinde faaliyetin artması anlamına gelmiyor.
Aslında, madencilik altın fiyatlarındaki değişiklikleri çok geriden takip ediyor.
Brandstaetter, “Operasyonun büyüklüğü düşünüldüğünde fiyatlama gibi dış faktörlere göre madencilik planlarını değiştirmek zaman alıyor” diyor.
Ayrıca rekor fiyatlar Covid-19 kısıtlamaları döneminde ortaya çıktı. Virüsün yayılmasını önlemek için madenler ya tamamen ya da kısmen kapatıldı.
Fiyat artışlarındaki itici güç de ekonomik belirsizlik döneminde altını daha güvenli gören yatırımcılardı.
Yeraltındaki altının miktarını tahmin etmek zor olabilir, ancak tek kaynak bu değil. Ay’da da altın var.
Ancak bu altını çıkarıp dünyaya getirmenin maliyeti, altının değerinden çok daha fazla.
Astronomi uzmanı Sinad O’Sullivan, “Ay’daki altını çıkarmaya kalkarsanız, çok para kaybedersiniz” diyor.
Aynı durum, hava koşulları nedeniyle Kuzey Kutbu’ndaki rezervler için de geçerli.
Okyanus tabanında da altın var, ancak bu rezervi çıkarmak da ekonomik değil.
Altının bir avantajı da petrol gibi diğer yenilenemeyen kaynakların tersine geri dönüştürülebilir olması. Yani artık çıkaramasak da hiç altınsız kalmayacağız.