Kendisini Büyük Kürdistan projesine adamış bayan gazetecimiz katıldığı programda, insan haklarından girip demokrasiden çıkıyor. Özgürlükten dem vuruyor. Türk Milliyetçiliği üzerine her fırsatta kin ve nefret ifadeleri ise patolojik ölçülerde…
Sunucu soruyor;
“Sayın Erdoğan’ın son dönemde milliyetçi söylemleri sizi rahatsız ediyor mu?”
Şuh edasını olabildiğince öne çıkaran mahareti ile cevaplıyor; “Ben ne söylediğine değil ne yaptığına bakarım. Kürtlerin verdiği savaşın (PKK’yı kastediyor) karşılığında en büyük adımları atan odur. Şu anda da hem Türkiye, hem Irak, hem Suriye Kürdistan’ı için en büyük şans odur.”
Ardından ihmal etmeden ekliyor; “Tabii ki o söylemlerde bulunacak seçim geliyor.”
Bölücülüğü ile özdeşleşmiş bu gazeteci-yazarımız çekinmeden, toplumu yalanla aldatıp, avlayan ikiyüzlülüğü meşrulaştırıyor. Bir tokat gibi vuruyor yüzümüze, bu ikiyüzlülüğün karşılığı kitleler olduğunu!
Utanmadan küçümseyip, hor görüyor insanımızı…
Bölücü eşkıya için özgür iradeden ödün vermezken, insanlarımız için kandırılma yaftasını pervasızca yapıştırıveriyor.
*
Ne yapıldığına değil, ne söylendiğine bakanlarımız çok olduğu müddetçe…
Bu satılmış kişiliklerin halkımız üzerinde ahkâm kesişleri bitmeyecektir belli ki!
“Söylediğine değil, yaptığına bakarım” sözü satılmış vicdanların dilinde ne kadar aşağılayıcı ise, Türk Milletinin belirleyici iradesinin dilinde o kadar yücelticidir!..
Uyanmak zamanıdır…
Sarsılmak, irkilmek zamanıdır.
İstikbale sahip çıkma zamanıdır!..