Ruhi Kılıçkıran: 22 yaşında
Ertuğrul Dursun Önkuzu: 21 yaşında.
Süleyman Özmen: 23 yaşında.
Yusuf İmamoğlu: 25 yaşında.
Mustafa Pehlivanoğlu: 22 yaşında.
Mahmut Bedir: 23 yaşında…
Kimler var kimler yok?
Duydum ki “Vuslat Sofrası” kurulmuş sıratta.
Başta Başbuğum: “Evlatlarım!” diye başlıyor sözüne.
Mutlu gözüküyorlar. Bir aradalar çünkü. Sevdalı gençler, Başbuğumla. Başbuğum evlatlarıyla.
Kıskanmadım desem yalan olur. Kıskandım. Yanlarında olmak isterdim, sofralarına oturmak isterdim. Belki çekinecektim o kadar erkeğin arasında oturmaktan, ama alışkınım babamdan. Benim sevdamı konuşuyorlar, sevdamdan bahsediyorlar. Biz zor olana sevdalanmadık mı nasılsa?
Bugün yine toplanmışlar Vuslat Sofrasında. Kımız içiyorlar galiba. Dedem Korkut da orada. Başbuğum’a dönüp soy soyladı, boy boyladı: “Ünümü anla sözümü dinle Pay Alparslan Türkeş;
Allah Teâlâ sana milyonlarca oğul milyonlarca kız vermiş uzun yaşatsın,
Ak sancak kaldırınca Müslümanlar arkası olsun,
Karşı yatan kara karlı dağlardan aşar olsa,
Allah Teâlâ senin oğullarına, kızlarına güç versin,
Kanlı kanlı sulardan geçer olsa geçit versin,
Kalabalık Kâfire girince
Allah Teâlâ senin oğullarına, kızlarına fırsat versin,
Sen evlatlarını Bozkurtlarım diye okşarsın
Bunların adı Bozkurtlar olsun
Adını ben verdim yaşlarını Allah versin…”
der ve sofra daha da neşelenir.
Tam kımızlar yudumlanırken Başbuğum söze başlar:
“Bu davaya can veren Evlatlarım!
Zor bir davanın yolcularıyız biz. Biz vuslata erdik, lakin vuslata eremeyen ana, babalarınız, kardeşleriniz, abileriniz, ablalarınız var. Hepiniz onları görüyor ve duyuyorsunuz. Biliyorum tek tek takip ediyorsunuz onları. Hasret kaldınız onlara. Dualar ediyorsunuz, bu vuslatta ermeleri için. Müjdeler olsun ki bugün bir yiğit daha aramızda…”
2015’in 20 Şubat’ıydı. Ege’den bir haber geldi:
“Karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan çatışmada bir Ülkücü öldü…”
diye bir haber.
Diyemiyorlar ki “Şehit” oldu, diye!
Diyemiyorlar ki PKK, diye!
Ülkücü, dedi ya içim cız etti yine.
Kıskandım…
Vuslat Sofrası Sıratta kuruldu yine, dedim.
Duydum ki adı Fırat’mış.
Desenize Sıratın adı Fırat!
İki yıl oldu, acımız hala büyük, davamız hala büyük.
İntikamı alındı mı: Hayır!
Davası bitti mi: Hayır!
Fırat’ın yeri doldu mu: Hayır!
Sıratta, Vuslat Sofrasında olanlara selam olsun!
Bizlere yüzünüzü dönmeyin,
Fırat’a selam söyleyin.
Dualarınızı bizlerden eksik etmeyin,
Vuslat Sofranız şen ola…
SAYGILARIMLA…