Hemen tüm dinlerde insan dışı varlıklara ilişkin görüşler, düşünceler, inanışlar vardır. Siyasi iktidarlar, istihbarat örgütleri insan dışı varlıkları kullanmaya yönelmiş durumdadır.
Bilim dünyasının dünya dışı varlıklar (UFO diye) tanımladıkları olgular konusunda, her kesim farklı yorumlar yapmaktadır. Öylesine ki; Kehanetler, falcılık, büyücülük, medyumluk, astroloji gibi birçok alanlarda uzmanlarla genişlemektedir.
Dincilik; şeytan/iblis işidir. Tarih boyunca ilahi mesajı tersyüz eden, istismar eden dünyevileşme aracı kılan kesimlerin din diye savundukları teorileri de şeytan işidir. Kutsal kitaplarda açıklamalar vardır. İslam’da bu tiplere münafık ve fasık tanımı getirilmiştir.
Dindar nesil diyenler, kapitalizm, Dinlerarası diyalog, Avengelizm gibi akımlar, iblisin İlahi mesajdan sapmak için oluşturduğu yeni yollarıdır. Şeytan/iblis önce onların dengelerini bozmuş, sonrada yanlış çarelerle onları iyice sersemleştirmiştir. Bu da şeytanın en klasik oyunu ve en eski hilesidir. Zira dinci görünümlü yaratıklara dikkat etmek gerekir.
Evvela İblis/Şeytan, insanları tatmin olamayacakları noktalara sürüklemiş ardından da çeşitli isimler altında mezhep, tarikat, cemaat, hizmet gibi hortlattığı insanlara, yanlış çareler takdim etmiş ve onları şirazeden çıkarmıştır. Dincilerin eliyle insanlığa takdim edilen çareler, hep şeytana ait birer hile ve oyundan ibarettir.
İblisin yolunda olanlara göre; romantizm cinlerin insanlığa armağanıdır.
Ne diyorlar; Cinlerin bu maharetlerinin dünyevi ve maddi işlerde olduğu gibi, insanların sanat anlayışlarında da büyük etkisinin olduğu söylenebilir. Maddeye sırtını çevirerek manaya dönen ve daima kendini dinleyen; kadını kadınlığı, erkeği erkekliği içinde ele alan romantizm akımı, belki de beşere ilk defa cin taifesinin armağanıdır. Bunu, Romantizmin her sahası için düşünmek mümkündür. Yine, edebiyat ve felsefede de böyle olmaması düşünülemez.
Cinler, dalgıçlığın ötesinde işler de becerebilmektedirler. Onları daha başka işlerde istihdam etme imkanı da vardır. Devletlerarası haberleşme alanında cinleri kullanmak, hem daha süratli, hem de daha emin bir yol olabilir. Bir kısım gizli haberleşmelerde telsiz, telgraf veya telefonların şifre ve kodlarının çalınma ihtimaline karşılık, cinlerin kullanılmasında böyle bir riziko söz konusu olmayacaktır. Bu yönüyle cinler, belki de en emin ulakları olacaklardır.
İnsan’daki özellikleri eksik gören, Cin’leri insan’dan üstün gören algılayan anlayış; insan anlayışı mıdır, cin anlayışı mıdır, yoksa iblis/şeytan anlayışı mıdır?
Beden; belli hücrelerin koloniler teşkil etmesiyle kurulmuş bir devlet ve topluma benzer. Tek tek her hücreye ilişki içinde, emir ve direktiflerde bulunan ruh, bedenden ayrıldıktan sonra da birtakım hücreler, hayatlarını geçici sürdürebilir. Eğer bazı beyin hücreleri 50-150 saat ölmeden, değişmeden kalabiliyorsa, o zaman bu sürede, beyinden kendi diline özgü bazı sinyaller, haberler ve mesajlar almak, pekala mümkün olabilir.
Faili meçhul cinayetleri aydınlatmak için çalışmalar yapılmaktadır. Beyinde ölmeden kalan hücrelerin dilini anlayıp, şifresini çözecek elektronik beyin misali aletler icat edilebildiği ve bu yolla faili meçhul cinayetlerde katiller tespit edilebilecek. Kutsal kitaplarda Peygamber Musa zamanında bir ölünün canlanıp, kendi katilini haber vermesi olayı vardır.
Şeytanın çizgisinde gidenler; propagandanın her türünü kullanarak insanları kendine bağlamaya çalışmaktadır. Çarpık düşünce ve uygulamaların etkisizleştirilmesi için, önce kafamızdaki bazı kişi kavram ve düşüncelerin yenilmezliği imajını yıkmamız gerekmektedir.
Bütün bu İnsanı ve hayvanı en doğal, en ilkel haline döndüren bilinçaltını ve bilinç üstünü etkilemeye dönük faaliyetlerin temelinde, insanların eski düşünce kalıplarını şoklar yaratarak sıfırlayıp sonra yeni düşüncenin yerleştirilmesi gerekmektedir.
Bunun için öncelikle; insanların kolektif zihninin ve bilinçaltının dönüştürmeye ve bölünmeye hazırlıyorlar. İnsanın hafızasıyla oynayabilmek için DNA’ları hedef seçilmiştir. İnsan beynine; görsel ve işitsel yoldan tahrip kalıpları göndermek mümkündür.
Bu gerçekten hareketle; parçaları asla birleşemeyecek, asimetrik objeleri beyne gönderirseniz beyin zemini parçalanır.
Siyasal, radikal dinciliğin, münafık ve fasıkların, yani dincilerin neden falcılıkla büyücülükle muskalarla bu kadar iç içe olduğu anlaşılmıyor mu?
Ademin çocukları; başta kendisinin ve evrenin boşuna oluşmadığını, başıboş olmadığını akıl ve beş duyusu ile bilecek, bilim ve teknoloji ile gerçekleri algılayarak insan olacaktır.
Günün Sözü: Kimlik ve kişiliği değişime uğramış insan her kötülüğü yapabilir.