Bir ülkenin kalkınmışlığı; okur-yazar sayısıyla değil, araştırma ve geliştirme de yaptığı başarı ile doğru orantılıdır. AR-GE, ne kadar çoksa, buluş o kadar fazladır. Buluşu fazla ülkeler, yeni üretimlerin, yeniliklerin, yeni mucitlerin çokluğuna işarettir.
Eskiden köylerde, cami imamlarının oluşturduğu bir nevi mahalle mektepleri vardı. Bunlara gitme şansını ben de yakaladım. Yaşlı bir imamdı bizleri okutan. İmamın iki lafından biri; “Doğru durun. Cinler-şeytanlar sizi çarpacak! Cinler etrafımızda dolaşıyor, onlarla iyi geçinin” Namazlıkları iyi okuduğumuzda da, “Maşallah uçacak kerata” idi.
Kuran ne demekte, biz ne yaparsak iyi Müslüman-iyi insan oluruz bunları asla öğrenemedik. Cinle-şeytanla iki yaz geçirdim. Sonra rahmetli babama, “Baba! Bizim her yanımız, cin-şeytan mı dolu?” diye sordum. Babam bir daha beni o mektebe yollamadı ve “Gitme oğlum. Allah insanları sever-komşuları sever, iyileri sever.””dedi.
Bir daha da gitmedim.
Sonra anladım ki babam, bana o üç cümle ile İslam’ı özetleyivermiş, meğer.
Ben bir öğretmen emeklisiyim. Yurt dışında 6 yıl öğretmenlik yaptım. Onların okullarında ne cin, ne şeytan eğitimi görmedim. Ama şunu gördüm ki, cin ile şeytanı bilmeyen Almanlar, düşünen, eleştiren, ilim ve irfan ile uğraşan, aklın ve düşünmenin ürünü; teknoloji ve teknoloji ürünleri satmaktalar dünyaya. Biz ise elan, cinle-şeytanla ve başörtüsü ile uğraşmaktayız.
O işlerde pek mahir olan bizler; ne yazık ki boğaz köprümüzü yapamıyoruz, hızlı trenimizi dışarıdan alıyoruz, jetlerimiz, botlarımız dışarıdan.
Bu işte bir gariplik yok mu? İslam çalışmayı sever ve teşvik eder. İki günü eşit olanı sevmez.
Enerji Bakanı S. Taner YILDIZ, bir konuşmasında, “Okuma oranı arttıkça, tahsili iyi olanlarca, düşünenlerce bize oy verilmiyor!” tespit ve açıklamasında bulundu. Cemaatler, yıllarca Kuran meallerini okutmayarak bu aziz milleti, Kuran’dan uzaklaştırmışlar ve çeşitli uydurmalarla kendilerine biat eder hale getirmişlerdir. Mealleri okuyup ayıkanları da, İslam olmamakla, iyi Müslüman olmamakla suçlamışlardır.
Elimde yıllara göre YGS’de180 puan barajını geçemeyen öğrencilerin listesi var. Çok ama çok üzüldüm. Ülke 11 yılda, sınama-yanılma ve ideolojik düşüncelerin yerleştirilmesi amacıyla ne hallere getirilmiş. Şunu unutmayın ki, ideolojiler, ideallere indirilmiş en büyük darbedir, ihanettir.
2005’de: 187.925– 2006’da: 230.167,- 2007’de: 259.670– 2008’de: 298.603– 2009’da: 346.668– 2010’da: 354.071– 2011’de: 390.875– 2012’de: 481.240 ve 2013’de: 523.481 Ayrıca bir de SIFIR çekenler var her yıl artarak. Bu öğrencilerimiz amiyane tabirle “NAL TOPLAMIŞ” ve 180 Barajını geçememiş. Bu övünülecek bir başarıya benziyor mu?
Şimdi soralım; Milli eğitimin meselesi; “Andımız mıydı?- Serbest kılık-kıyafet uygulaması mıydı?- Bitişik dik yazı yazmamaları mıydı? Fatih projesi miydi? Okullarımızda İmam-Hatipli müdürlerin olmaması mıydı? Yoksa öğretmenlerin sınıflara başörtülü girememesi miydi?” Söyler misiniz Allah aşkına hangisiydi?
Bu vatan evlatlarına yazık değil mi?
Yoksa eğitimi yaz-boz tahtası haline getirip, Arap saçına döndürerek; okuyamayan, okuduğunu anlayamayan, düşünemeyen, üretemeyen, eleştiremeyen böylece kendini geliştiremeyip; biat kültürüyle itaat et kültürü mü verilmek isteniyor?
Unutmayınız ki beyler, kendiniz üretemezseniz; “Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez.” Siz beyni hür- üreten-düşünen-eleştiren insanlar yetiştirmek zorundasınız. Eğer ki niyetiniz ÇAĞI yakalamak ve 2023’ü TÜRKÜN yılı yapmak istiyorsanız.
Bilmem anlatabildim mi?
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı