Dış politika da öyle bir yere geldik ki, insanın aklı almıyor. Sayın Başbakanın, “Nereden nereye” sözü gelip beynimize oturuveriyor. Sahi biz nerelerden nerelere gelmişiz?
Bugün ülke yönetiminde bulunan erk, yıllar öncesinde, “Batı Hıristiyan kulübüdür! İsrail Siyonist! Müslümanlar kardeş!”derlerken öte yandan da, “ Cumhuriyeti kuranlar bizi İslam ülkelerinden kopardılar, İsrail’i tanıdılar, Libya ve Cezayir’de Fransızları desteklediler. Uyanın ey Müslümanlar uyanın, mal ve canınızla CİHAT edin!” serzenişinde bulunarak inançlı kesimleri bir nevi isyana ve başkaldırmaya çağırıyorlardı.
Aradan yıllar, köprülerin altından da tonlarca su geçti.
Türkiye’de iktidarı ele geçirebilmek için dünkü sövdükleri Batı ile Siyonizm ile işbirliğine gittiler. Bu merkezlerle işbirliği kurdular, çeşitli destek gördüler ve iktidara geldiler.
Müslüman ülkeler hakkında şimdi söylediklerine bir bakalım; “Suriye’de demokrasi yok. Esat acele gitmeli, NATO’yu hemen çağıralım!” Peki siz demokrasiye inanıyor musunuz? “Demokrasi bir trendir, istediğin durakta inersin” sözünü ben mi söyledim.
“İran’da nükleer silah var, Ahmet-i Necat akıllanmalı, kulağı çekilmeli!”
“Nato’nun ne işi var Libya’da?” sözünün hemen ardından Libya’nın NATO uçaklarınca bombalanmasına; İzmir’den uçuş izni vermek nasıl izah edilecek?
Dün Afganistan’da Rus işgaline karşı mücahitlerin yanında yer alanlar bugün, Nato komutanlarına Afganlılara karşı savaşmak üzere asker gönderiyor.
Dün, “Neden Musul ve Kerkük’ü almadınız?” diye Cumhuriyeti kuranları eleştirenler, bugün Musul ve Kerkük’ün eli kanlı aşiret reislerine peşkeş çekilmesine aracılık ediyorlar. Sam amca dedikleri, tecavüzcü ABD askerlerinin Irak’tan sağ-salim çekilmeleri için DUA yarışındalar.
“Komşularımızla sıfır sorun politikası uygulayacağız” felsefesi ile iktidar olanların yaptıklarına bir bakar mısınız Allah aşkına, SORUNSUZ komşumuz kaldı mı? Nerdeyse kılıç kılıca savaş edeceğiz!
Oysa İslam, “ Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, sorunlarını kendi aralarında çözerler. Müslüman Müslüman’a zulmetmez!”demiyor mu?
Bizim yaptığımız ne?
Hepinizin bildiği gibi ABD’nin “BOP= Büyük Ortadoğu Projesi” diye bir ideolojisi var. İslam ülkeleri karıştırılacak, zenginliklerine el konacak, İslam horlanacak ve silinecek. Buna karşı çıkan liderler, komutanlar, ordular, düşünürler de tasfiye edilecek.
Plan bu ve oldukça da korkunçtur.
Dikkat ettiniz mi bilmem ama son yıllarda Türk halkı özellikle; etnik ve mezhep ayrımcılığına tabii tutuluyor. Kökenlerine ve mezheplerine göre isimlendirilip seslendiriliyor. “Ilımlı İslam- Amerikancı İslam” söylemleri cazipleştiriliyor. Bu cümleden olarak aydınlar, düşünürler, milli din adamları, milliyetçiler, yurtseverler susturulmaya çalışılıyor. Şanlı TSK’mızın başına çuval geçiriliyor, yoksullaştırılan bu aziz milletin hür iradesi, “SADAKA EKONOMİSİ” ile satın alınıyor.
Şimdi soruyorum;
“Hangi vicdan, hangi iman, hangi İslam, hangi insanlık” buna müsaade eder ve “EVET” der?
Bu mudur dış politika’daki başarı?
Bunun adına “BAŞARI” diyecek bir aklı başında insan var mıdır? Yoksa yapılanlar, alınan bir ödevin tam olarak yapılıp teslim edilmesi çalışması mıdır?
Dış politikada nerede durmaktayız ve yerimiz neresi?
Varın kararı siz verin!
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı