“Ayıkla pirincin taşını ” diye bir söz vardır. Yeni nesil bunun ne olduğunu pek anlayamaz. Bizim kuşağın çok iyi bildiği bu lafı biraz inceleyelim mi… Pirinçten çıkan taşların, sık sık dişler kırdığı zamanlardan günümüze gelen bir deyimdir… O devirler de, analarımız, pilav pişirmeden önce, pirinci yayvan bir kaba koyar, neredeyse tane tane olacak şekilde, içinde ki taşları ayıklardı… Bu arada başka bir işi çıkar veya komşu gelirse, işi hemen benim önüme yıkar, giderdi. Bu yüzden pirinç taşı ayıklamanın ne olduğunu çok iyi bilirim… Davetlerde pilav yerken ağızdan çatır çutur diye sesler gelmesi, ev sahibinin utanacağı zamanlar olurdu… Onun ev hanımlığı tartışılırdı… Maalesef Ülkenin hali de aynen bu. Ayıklanmamış pirinçten yapılmış pilav yer gibiyiz. Her lokmada dişimiz hasar görüyor. Pilavı pişirene kızıyoruz ama nafile değişen bir şey yok. Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Boğaz dokuz boğum olmalı. Bir laf sarf edilirse asla geri dönüşü olamaz. Bu tıpkı, tüpten çıkmış diş macunu gibidir, eski yerine dönmesi mümkün değildir… Büyük Allah’ım, adama tenkit ettiğini yaptırır ama insanoğlu gene de ders almaz. Bu lafları neden mi söylüyorum, elbette bir sebebi var. Hatırlayın Özgür, devam eden İBB soruşturmasında, gizli tanıklara verilen kod adları için ne demişti… ” Bir takım odunlar bulmuşlar ” , evet aynen defalarca dedi. Bu benzetme vatandaşa hafif bile gelebilir ama bir siyasi parti liderinin dememesi gereken bir durumdur… Ne oldu… Esenler’ de çıktı , tutuklanan İBB nin özel kalem Müdiresi ‘nin oğlu olan Çınar’ın yaş gününü bütün haziruna kutlattı… Güzel de, siyasi rakibi çıkıp , ” Bir odunun yaş gününü kutladılar ” dese hoşa gider mi… Hiç düşünmeyin, gitmez… Bazılarınız, bu memlekette, halka, sürtük , cibilliyetsiz vs gibi sıfatlar yakıştırıldı diyebilir , haklılar , aynen oldu. Biz o zatı defterden sildik. Benim için yok hükmündedir… İyilikte , güzellikte , hoşgörüde , saygı da vs birlikte olmak yerine neden , kötülüklerde , pislikler de bir olmaya uğraşıyoruz…
FB Fay’nın Abu – Dabi bölümü kırıldı. Büyük bir stres boşaldı. Ali Üşütük koç yer bilimci hocamızın yıllardır beklediği , Şükrü Saracoğlu fayı değil , bir diğeri kırıldı. Euroleague Şampiyonu basketçilerimizin de hissettiği gibi büyük genel kurul fayının stresi azalmasına rağmen, boşalan enerji tehlikeyi tamamen ortadan kaldırmadı, sadece azalttı… Ali Üşütükkoç, hocamızın, derin başkan Recep Efendi’nin sürekli yanında görülmesi, acaba kongre için destek mi bekliyor söylemlerine sebebiyet verdi… Eski Bakamayanlardan, Mustafa Varak’ın , Üşütük koç hocamızın ağzına baklava verişi de dikkatlerden kaçmadı. Bu gidişle , hocamız , onu veya eski her bakamıyanı gördüğünde ağzını açacağa benzer… Denize düşen yılana sarılır diyecek olursanız , yılana sarılan daha tehlikeli bir hayvansa , merak etmeyin bir şey olmaz , demek durumundayım…
Garibin , isçinin bilhassa , Bağ- Kur’ lunun emekli olabilmesi için akla hayale gelmeyecek maniler oluşturan Hükümet’imiz , kendisi için tam ters düşünceler içinde. Uzun süredir beklenen kabine revizyonu , yani görevlerden af , bu kakalarında boncuk olanların , emeklilik hakkını alması için erteleniyormuş. Yani ömür boyu yüzbinlerce liralık maaşları olacak. Sürekli VİP hizmeti alacaklar , implantları , özel hastane masrafları vs vs , Devlet’çe karşılanacak… Sadaka bile olamıyacak hale gelen, emekli ikramiyeleri için ” Dünyanın neresinde var ” diyen , kürt asıllı İngiliz Memet’e sorarım. Yukarıda bahsettiğim rezalet , Dünya’nın neresinde var…
Tarih tekerrür etmez. Ders almayan beyinsizler yüzünden , hele hele bunlar iktidarda ise de, aynı merkez etrafında şekillenir. Tunceli olayları sebebiyle , yakın tarihte ki bazı felaketleri hatırladık. Bu gün , değerli Vali’mize göz yum diyenler , daha öncede aynı talimatları vermişlerdi… Noldi… Sokak çatışmalarında müthiş kayıplar verdik… Vali’mizi dayanamaz hale getiren Tunceli talimatları tekrar o günlerin kapısını aralar mı bilinmez ama , bunlar bir muz cumhuriyetine bile yakışmayacak davranışlardır…
Her neyse , biz yazımızı kapatalım da , sizler düşünmeye devam edin. Aman sakın , düşündüğümüzü beyan etmeyin. Silivri’de yer kalmadı , yerde yatarsınız , ona göre. Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşçakalınız…
