Bu Köşe yazısı, mantık ve kesinlikle düşünen bir mühendisin hayatına giren bir öğretmene duyduğu karmaşık ve ifade edilmemiş yakınlığı anlatmaktadır. Mühendis başlangıçta dünyayı tamamen hesaplar ve formüller üzerinden görse de öğretmenle kurduğu bu yeni bağ, onun duygusal derinliğini keşfetmesine neden olur. Kaynak, gerçek yakınlığın yaş, meslek veya toplumsal kalıpların ötesinde olduğunu vurguluyor ve bu ilişkinin zekâdan çok kalbe yöneldiğini belirtir. Aralarındaki yaş ve disiplin farkları görünmez engeller oluştursa da mühendis bu duyguların sistemlere sığmadığını anlar. Nihayetinde metin, bu gizli aşkın kişinin kendi düzenini bozan en zarif hata olduğunu ve gerçek aşkın söylenmeden yaşanan ince bir yakınlık olduğunu öne sürer.
Bir mühendis düşünün; sayılarla, ölçülerle, formüllerle düşünen biri. Hayatını hatasız hesaplara, kesin sonuçlara adamış. Onun için dünya; düz çizgiler, sabit açılar, güvenilir sonuçlardan ibarettir. Ama bir gün, aynı okulda çalışan bir öğretmenle tanışır — kendisinden genç, ama düşüncelerinde derin, bakışlarında dingin bir bilgelik vardır.
Başta bu tanışıklık sıradandır; koridorda birkaç kelime, bir seminerde ortak bir sunum, sonra bir kahve molası…
Ama zamanla fark eder ki, aralarındaki bağın ne yaşla ne meslekle ilgisi vardır. Onunla konuşurken formüller değil, duygular devreye girer. O öğretmen, mantığın çizgilerine sığmayan bir sıcaklık taşır. Gözlerinin içinde, mühendisliğin hesaplayamadığı bir huzur vardır.
Gerçek yakınlık, belki de budur.
Birinin zekâsına değil, kalbine yönelmek.
Sözlerinden çok sessizliğinde yankı bulmak.
Bedenine değil, düşüncelerinin derinliğine dokunmak.
Mühendis bunu dile getirmez. Çünkü bazı duygular planlanmaz, projelendirilmez.
Yaş farkı, okulun disiplini, toplumun kalıpları — hepsi birer görünmez bariyerdir.
Ama duygular, hiçbir sistemin şeması içinde kalmaz.
Her sabah okulun bahçesinde aynı yolu yürürken, göz ucuyla onu arar; bulduğunda, tüm dünyası sessizce aydınlanır.
Belki de aşk, insanın kendi düzenini bozan en zarif hatadır.
Bazı insanlar, hayatına girmeden bile seni değiştirir.
Ve mühendis, bunu artık biliyordur:
Gerçek aşk, dokunmadan hissedilen; söylenmeden yaşanan o ince yakınlıktır.
