Ercan Çalışkan
Ercan Çalışkan

SÖZÜM KİME?

featured

Konu ilk ortaya çıktığında “Ben bu topa girmeyeceğim.” demiştim kendi kendime. 

Çok geçmedi konu ikiye çıktı. Ben yine “Yok yok!” vurgusuyla “Ben bu topa girmeyeceğim.” dedim yine. Derken -daha küçük ölçekli de olsa- üçüncüsü, dördüncüsü ve daha pek çok haber daha saçıldı ortalığa. Hepsinin ortak noktası “Sosyal Medya Fenomenleri” olarak anılmaları… 

Fikrim hâlâ değişmemişti ama ne zaman ki bu sosyal medya fenomenlerinden sonra, Türkiye futbol dünyasının kalburüstü isimleri gündeme bomba gibi düştü; artık kaçamayacağımı anladım. 

Ben bunları yazınca “Peki, ülke gündemini haftalardır meşgul eden bu konulara neden girmiyorsun?” sorusunu sormak için sabırsızlandığınızı anlıyorum tabii. 

Elbette bu sorunuza cevap vereceğim ama önce bu konuları kısaca hatırlatayım. 

Dilan ve Engin Polat çifti galiba en ünlüleri… Bir fikir vermesi için söylüyorum. Dilan Polat’ın Tiktok adlı uygulamada bir milyon dört yüz bin kişisel, İntagram’da ise sadece bir güzellik merkezinin bir milyon takipçisi var. Siyasiler, okumuşlar, gazeteciler gibi entelektüel kesimin yoğunlukla paylaşımda bulunduğu X’te, eski adıyla Twitter’da bile üç yüz sekiz bin takipçisi var. Yine bir fikir vermesi için söylüyorum. Tanıdığınız, ülkemize büyük katkılar yapmış bilim insanlarının takipçilerini araştırın lütfen ve bulunduğumuz durumu siz seslendirin. Ben niye mi araştırmıyorum? Utanıyorum da ondan… 

Araştırmanızı derinleştirirseniz sakın şaşırmayın. Hepsinde aynı sonuç var. Hani türbanını çıkarmayan ama kocası yanındayken bir yerlerini açıp gecede 100 bin TL kazanan ve başka bir özelliği olmayan fenomenin bile takipçileri binlerce… Üstelik son günlerdeki en masum(!) fotoğraf bu. 

Şu anda içinde bulunduğumuz durumun bir fotoğrafını çekip konunun bu tarafını geçiyorum. Özeti şu: Elimizdeki malzeme bu! 

Gelelim fenomenlerimizin günlerden beri gazetelerin manşetlerini, köşe yazılarını televizyonlardaki açık oturumları, hatta ve hatta grup toplantılarında TBMM kürsülerini tümüyle işgal eden bu fenomenler, futbol dünyasının ünlüleri ne yapmış, bir göz atalım:  

Mesela, Dilan ve Engin Polat çifti… Bir milyar TL’lik fatura kesmişler. Eski parayla bir katrilyon… Yaptıkları iş şöyle özetlenebilir: Ürün satmadan fatura kesiyor ve bu faturayı satıyorlar. Piyasada bilinen adıyla naylon fatura… Alan %10-15’ini ödüyor; gider gösterip vergiden düşüyor. Bu sistemi Polat çifti şöyle uygulamış: Önce durumu iyi olmayan insanların üzerine beş altı tane şirket kurmuşlar. Altıncı şirket görünen bir güzellik merkezi ve müşterilere ürün vermeden bol bol fatura kesmiş. Bunun karşılığında bir önceki boş şirketten mal alım faturası almış, o da bir önceki boş şirketten… Son halkaya kadar böyle gidiyor. Varsayalım ki ilk şirket incelemeye alınıyor. Faturalar doğru kesilmiş ve her şey düzgün. İnceleme taa dibine kadar giderse usulsüzlük bulunacak ama onu önlemelerinin de yolları varmış! Bu yolları bana sormayın ben bilmem.  

Şimdi gelelim kesilen bir milyarlık faturanın ne getirdiğine: Tam iki yüz milyon TL. Yani eski parayla 200 trilyon… Polat çifti bu parayı alıp cebine koymuş. Faturayı alan, ödemesi gereken vergiyi ödememiş, devlete vereceği KDV’nin bir kısmını Polatlara ödemiş, bir kısmı cebinde kalmış. Son tahlilde Polat çifti hem hırsızlık yapmış hem de kazandıkları paralarla akıl almaz şımarıklıklar yapıp bunu sosyal medyada sergilemişler. İçlerinde evlerine götürecekleri ekmek bulmakta zorluk yaşayanların da olduğu yüz binlerce insan bunları ağızlarının suyu aka aka izlemiş. En sonunda devlet “Artık yeter!” diyerek duruma el koymuş.  

Mesela Bahar ve Nihal Candan kardeşler… Onlar da sosyal medya ünlüsü… Bir ekipleri var. İşin başında da aynı suçtan aranan ama bu kardeşlerle ve ağlarına düşürdükleri kişilerle İstanbul’un ünlü mekânlarında boy göstermekten çekinmeyen bir ekipleri var. “Sazan Sarmalı” diye bilinen bir yöntemle onlarca kişiyi ağlarına düşürmüşler. Aslında söz konusu onlarca kişiler ava giderken avlananlar… Bir iki defa piyasanın %30-40 altında araç alıyorlar ama son büyük partide her şeylerini kaybediyorlar. Yani gözü çok açık olanlar, gözü daha az açık olanları çarpıp geçiyor.  

Bir de son günlerde ülke gündemini esir alan futbol dünyasının kalbur üstü aktörleri var. Akla hayale gelmeyecek oranda kâr peşinde koşarken milyonlarca doları uçup giden, bir zamanlar pek çoğumuzun gırtlaklarını yırtarcasına destekledikleri, peşlerinden koştukları, para hırsıyla gözleri kör olmuş, basiretleri bağlanmış futbol insanları bunlar…  

Polat çiftinin olayında artık haberlerine alıştığımız devletin malına ve parasına çökme olayı var ama diğer iki örnekte aç gözlüler birbirini yemiş, biz de zenginin malı züğürdün çenesini yorar misali çenemizi yorup durmuşuz. 

Şimdi gelelim benim “Ülke gündemini haftalardır meşgul eden bu konulara neden girmiyorsun?” sorusuna vereceğim cevaba ama cevabı vermeden size bir sorum var: Yukarıda anlattığım ve ülke gündemini haftalardır meşgul eden bu konulardan ve benzeri olaylardan etkilenenlerin sayısı kaçtır sizce? 50 mi, 100 mü, 150 mi? Yoktur ama varsayalım 500 olsun. 

Pekiii…Biz bu konuları dert ettiğiniz kadar vergilerimiz nereye gidiyor sorusunun cevabını kendinize dert ediyor musunuz? 

Mesela, asgari ücretlilerimiz her ay vergisinin yaklaşık 1800 TL’sini vergi olarak ödediğini biliyor mu? 

Mesela, sigara içenler içtikleri 20 sigaranın 17’sini, alkol alanlar içtiklerinin dörtte üçünü vergi olarak öderken bunun farkında mı? 

Mesela bir araba alırsanız iki araba parasını da devlete vergi olarak veriyorsunuz. Dahası yakıt harcadıkça her litrenin dörtte birini ödüyorsunuz devlete. Bunu düşünüyor musunuz? 

Mesela bir senede iki defa Motorlu Taşıtlar Vergisi ödediniz. Dahası dünyada dolaylı vergisi en yüksek olan ülkelerden birinde yaşıyorsunuz. Ne yaptınız bu konuda? 

Gerçekler böyleyken, bu belki de Cumhuriyet tarihinin en hızlı pahalılaşma sürecini yaşayan sizler, bizler “TOPLANAN BU VERGİLER NEREYE GİDİYOR? BU PAHALILIK NE BÖYLE?” sorularının cevabını arıyor muyuz? 

Kısacası eski futbol ünlülerinin, sosyal medya fenomenlerinin parasını dert ettiğimiz, konuştuğumuz kadar KENDİ PARAMIZIN PEŞİNE DÜŞÜYOR MUYUZ? 

Sözüm kime mi? 

İğnesi kendime, yazıyı okuyan dostlarıma; çuvaldızı da bu sorunların kapsama alanındaki herkese… 

Bu arada ülkemizde gerçek gündemin, yani pahalılığın, her gün bir başkası patlayan mafya haberlerinin, eğitimdeki kalitesizliğin konuşulmasını istemeyenler bu konuşulanları göbeklerini kaşıyarak izliyorlardır. 

Ne dersiniz? 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Avatar

    Ne göbeğini kaşıması başını kaşıyor başını. Çünkü olanları bir türlü aklı almıyor. İçten içe ‘nasıl olur da dünya liderimiz bu olanlara çözüm üretemez’ diye düşünüyor.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!