23 Eylül 2019 Pazartesi
Günümüzde Din Problemi ve Yüksek Din Kurumu Üzerine
CUMHUR İTTİFAKININ ADAYI KİM
El Kesesinden Ağalık
BEYLER BAHÇESİNDE BİR MÜPTEZEL
Herkes için ‘Dersim’ Dersi
Prof. Dr. Celalettin Yavuz'un Son Kitabı "Yok" Satıyor!
Ayancık Film Şenliği
Seval Türkeş: 'Bahçeli, Türkeş'in ölümünden itibaren evimize savaş açtı, beni sürekli engelledi'
Rusya Ukrayna Savaşı'nı 18 Yıl Önceden Gören Dr. Aslan Yaman: "30 Eylül Ukrayna Seçimlerinin Ardından"
Kimmiş Revizyonist?
Nova Etkisinin Hikayesi
Bu yeni bir din
VÜSAL ALLAHVERDİYEV anısına
Yalnızca Sitem
Hocalı Soykırımı
Su Akar Yatağını Bulur!..
Balkanlar'da ve Karadeniz'de Varız, Ya Kırım'da?
Ahvalimiz
Türk siyaseti ve siyasetçilerine uzaktan bakış
BUGÜN UYAN TÜRK, YARIN ÇOK GEÇ
Öfke
TÜRK TARİHİNE ZAFER SAYFASI AÇMAK
Yunanistan’la sorunları askeri karşılıkla çözebiliriz
Stratejik Miyopluk Nedir Bilir Misiniz ?
Nesi konuşuldu?
AB; Kendi çiftçidine çok, bizim çiftçimize az destek
İYİ Parti’de Seçime Kürsü Damga Vurdu!
DÜŞMANA KURŞUN DOSTA ÇİÇEKTİR KALEMİM...
Gelecek hafta demokratikleşme paketi açıklanacak
Tarihin Kalbi Ermenek’te Attı
Tunus, Nil sularının paylaşımı konusunda uzlaşmacı çözümden yana
Neden Ottowa Sözleşmesi’ne Hayır?
Sen Uyurken, Vatanın İşgal Edildi!
Doğu Türkistan, Güney Türkistan, Güney Azerbaycan Derken Türkistan Coğrafyasının Temel Meselelerine Genel Bir Bakış
KENDİ OLAMAYAN SİYASET/ÇİLER!..
Kurtlar Vadisi
Gençler Türkiye’yi Terk Etmek İstiyor
Kripto Para Meselesi
BÜYÜK TÜRK MİLLETİ'NİN KIBRIS BARIŞ HAREKATI KUTLU OLSUN.
Uygurlar Terörist değildir!
Kerkük Kerbelâ Olmasın!
Kuşumuz, Can Dostumuz!.. (gitti)
Dişinizi Sıkmayın, Sesinizi Yükseltin!
Taşkent’teydim
İşleri Gerginlik
25 Kasım, 104 yıl önce...
İnsan Haklarında Küresel Kıskaç!
Yeni oyun anayasa
ZAFER’İN ZİHİNSEL VE MATEMATİKSEL ÇÖZÜMLEMESİ uçurumdan önceki son çıkış
KAFKASLAR VE BALKANLAR
İlim ve Teknolojinin Tılsımı
Hatalar Tekerrür Etmese Tarih Tekerrür Eder Miydi?
Rahim Cavadbeyli
Tebrikler Ordumuzun Kurmay Aklına
Sevdiğim...
Şiddet Sadece Dayak Değildir!
EKG Derneği Başkanı Akgün’den “Kurban Bayramı” Açıklaması.
İki Kongre ve Bir Muaviye
Gitti FETÖ, Geldi Menzil
Akar Genelkurmay Başkanı’nın O Yetkisini de Aldı!..
Bir Türk’ün Türküm demesi ve Türkçü olması Tanrı’nın buyruğudur
DİNCİLERE KARŞI BİRLEŞMEK
Oligarşi, Demokrasi, Hukuk Devleti
Büyük Türk Şairi Şehriyâr
Milli Muhalefetin Doğum Sancıları – 1 – (Siyasi Çerçeve – Temel Mücadele)
Çığlığım Türk Milletinedir! Çığlığım İmanlı Olanlaradır!
KÜRESEL SÜRTÜKLER
Orman Yangınları Sonrası
Devrimci Türklere İhtiyaç Var!
Doktorlar gitsin, sığınmacılar kalsın!
İnce Tuzaklar
Kazan Tatarlarına Vurulan Son Darbe…
GIDA YÖNETİMİ -2-
Rüzgâr İster Seni
FETÖ Başkanlık Federasyon - VII
Adam..
Bir Zamanlar Kıbrıs
Yer Üstündeki Madenler!
Sarıkamış Harekâtı ve Enver Paşa
YALANCIYIM, YALANCISIN, YALANCI YÂRİM
Umuyorum ve Düşünüyorum
Bayrak kirizi Türkmen Aşiretler Meclisinde ele alındı
Milliyetçiliğimizin Kaynakları-87
Bülent Ersoy’un Başörtüsünden Fırfırlı Masa Örtüsüne Ülke Gündemi
Karaburun
Ülkücü'yü yaşatacağız ki; Türk Milleti yaşasın...
TÜRK-ARAP DİNDARLIĞI (ALEVİLERİN ACILARI)
ANAYASA-KİN-DİN
Ülkü Yolunda Bir Ömür…. Lokman Abbasoğlu Anlatıyor…
Yıllar önce Gaziantep Üniversitesinde konferansa Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu Hocamın geleceği bilgisini alıp hemen konferans salonuna gitmiştim. Bir fırsat bularak kendisiyle tanıştım, bana: “Nerelisin?” diye sormuştu. Ben de: “Ermenekliyim”, demiştim. Bunun üzerine Hocam : “Hemşehriyiz o zaman, ben de Kozanlıyım”, diyerek gülüşmüştük. Akşamında Gaziantep Türk Ocağında sohbeti vardı, oraya son anda katılmıştım ve bana yönelerek “katıksız Türk geldiğine göre sohbete devam edebiliriz”, demişti.
İstanbul’a geldiğim ilk yıl Ziya Gökalp’ın mezarını ziyaret etmek için sabırsızlanıyordum. Yerini öğrendiğimde çok mutlu oldum ve hemen Sultan Ahmet meydanına doğru kendimi attım. Beyazıt’a doğru yürümeye başladım. Gözüm Türk Ocağını arıyordu. Çok yakınmış. Bir de baktım ki önündeyim. Heyecanla içeri girdim. Tam karşımda Ziya Gökalp’ın mezarı vardı. Ben heyecanlıydım, o an biri yanımdan geçti. Benim heyecanımı fark etti sanırım, benim duamı bitirmemi bekledi. Sonra: “Kızım gelmek istersen cuma günleri ocağımızda sohbetler, konferanslar oluyor, bu hafta Cezmi Hocanın konferansı var, gel istersen.” dedi. Çok teşekkür ederim, dedim. Eve gittiğimde Türk Ocağının duyurularına baktım, cuma günü Prof. Dr. Cezmi Eraslan’ın konferansı yazıyordu. Cuma günü tekrar oraya gittim, bir baktım ki Esat Kabaklı Hocam da orada. Hemen yanına gittim. Beni Cezmi Hoca’mla tanıştırdı. Çok mutlu olmuştum. Orada Esat Hocam, “Ermenek’in has yörük kızıdır”, diyerek tanıtmıştı beni.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın düzenlediği Süleymaniye Kürsü konuşmalarını kaçırmamaya özen gösteriyorum. Yine bu konferanslardan birinde Prof. Dr. Ahmet Taşağıl Hocam vardı. Kaçırır mıyım? Gittim konferansa, şevkle dinledim sonuna kadar. Sonunda “Kök Tengri’nin Çocukları” kitabını imzalatmak için yanına gittim ve kendimi tanıttım. “Ermenek’ten Ötüken’e selam söyleyin Hocam”, dedim.
Ve ERMENEK!
PROF. DR. MUSTAFA KAFALI ANISINA
20-22 EYLÜL 2019 1.ERMENEK TARİH- TOPLUM- DEVLET ÇALIŞTAYI
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü ve Ermenek Belediyesi’nin işbirliği ile Prof. Dr. Mustafa Kafalı anısına Ermenek’te düzenlenen “Türklerde Devlet Felsefesi ve Yönetimi” konulu I. Ermenek Tarih-Toplum-Devlet Çalıştayı yapıldı. Tarihin kalbi Ermenek’te attı desem yalan olmaz. Çünkü benim yıllardır dinlemek için, tanışmak için peşlerinde koştuğum Hocalarım Ermenek’teydi. Kimler kimler yoktu ki:
Çalıştay, toplantıya ev sahipliği yapan Ermenek Belediye Başkanımız Atilla Zorlu’nun konuşmasıyla başladı. Zorlu konuşmasında: “Ermenek eski devirlere dayanan tarihiyle Anadolu’nun en eski şehirlerinden birisidir. Karamanoğulları 1260’larda ilk mimari eserlerini burada vermişlerdir. Karamanoğullarının ilk hanedan türbesi bugün burada bulunmaktadır. Hanedan türbesinin bir yerde olması oranın siyasi merkez olduğunun da en önemli işaretidir. Ermenek, Türkmenlerin Anadolu’da şehir kılmış oldukları mühim yerlerden biridir. İlber Ortaylı’nın ifadesiyle Türklerin Anadolu’da şehir haline getirmiş oldukları üç yerden birisidir.” Ermenek’in siyasi konumunu ve Türk tarihi için önemini dile getiren Zorlu konuşmasının devamında, Ermenek’in önemi dikkate alındığında Ermenek’te böyle bir çalıştaya ev sahipliği yapmanın kendilerine gurur verdiğini belirtti. Toplantının Ermenek’in yetiştirdiği mümtaz şahsiyetlerden birisi olan Prof. Dr. Mustafa Kafalı anısına düzenlenmesinin de önemine işaret etti.
Çalıştay’ın açılış konuşmasını, İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ yaptı. Özdağ konuşmasına merhum Mustafa Kafalı’nın eşi Sevgi Kafalı ve oğlu Ertuğrul Kafalı’nın mesajıyla başladı:
“Değerli Ermenekli hemşerilerimiz;
Ermenek tarihi ile ilgili düzenlediğiniz böyle bir toplantı, eğer hayatta olsaydı merhum eşim Prof. Dr. Mustafa Kafalı'nın çok memnun olacağı ve iftihar edeceği bir toplantı olurdu. Ben, oğlum Ertuğrul Kafalı ve Mustafa Kafalı adına hepinize teşekkür ederim. Bu tarihi toplantıyı Mustafa Kafalı hatırasına düzenlemenizin ise ayrı bir incelik ve kadirşinaslık olduğuna inanıyoruz. Mustafa Kafalı ömrü boyunca Ermenekli olduğunu gururla söylerdi. Oğlum Ertuğrul Kafalı ve ben bu toplantıya katılmayı çok istedik ancak sağlık durumumuz el vermediği için ve taziye ziyaretlerinin devamı dolayısıyla maalesef katılmıyoruz. Belediye Başkanımız Atilla Zorlu'ya çok teşekkür ederiz.
Teşekkürlerimizle beraber çalışmalarınızda başarılar dileriz.”
Cengiz İmparatorluğu’nun Türk-Moğol İmparatorluğu mu veya Moğol İmparatorluğu mu olduğu konusunda tartışma yapıldı. Tarihçilerin bu görüşü geniş bir şekilde müzakere edildi.
Toplantı oturum başkanlıklarını Prof. Dr. Doğan Yörük’ün yaptığı üçüncü oturumda Prof. Dr. Abdülkadir Özcan: Osmanlı Devletinin Kuruluş Döneminde Devlet Anlayışı, Prof. Dr. Feridun Mustafa Emecen: XVI. Yüzyılda Osmanlı Cihanşümul Devlet Telakkisi ve Fikriyatı, Prof. Dr. İlhan Şahin: Tarihi Süreç İçerisinde 'İl' Kavramı ve Anlamları konularında bildirilerini sunmuştur.
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü başkanı Cahit Armağan Dilek’in başkanlığını yaptığı dördüncü ve son oturumda, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu: Türk Devlet Geleneğinin Cumhuriyete Yansıması, Prof. Dr. Cezmi Eraslan: Türk Düşünce Geleneğinde Devlet Anlayışı: Türkiye Cumhuriyeti Örneği, Doç. Dr. Bilal Tunç: Türkiye’de Meşrutiyetten Cumhuriyete Geçiş Sürecinde Devlet Anlayışında Demokratik Dönüşüm bildirilerini sunmuştur.
Konuşmasının devamında konferansa katılan Ermenek halkına ve çalıştaya bildirileri ile katkı sunan değerli akademisyenlere şükranlarını dile getiren Özdağ, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından Safranbolu, Amasya ve Antalya’da her yıl düzenli olarak sürdürdükleri çalıştay dizisine bu yıl da Ermenek’i eklediklerini ve bu çalıştayı her yıl bu ilçede yapmak istediklerini dile getirdi. Böyle organizasyonları büyük şehirlerde düzenlemek yerine Türkiye’nin tarihi ve kültürel merkezlerinde düzenleyerek o bölgenin kültürel gelişmesine de katkı sunmak istediklerini söyleyen Özdağ, konuşmasını belediye başkanı ve Ermenek halkına teşekkür ederek sonlandırdı.
Düzenleme kurulu adına konuşma yapan Prof. Dr. İsa Özkan ise, “Avrasya coğrafyasında kurulmuş Türk devletlerinde devlet anlayışı ve felsefesi nasıldır? Bu çalıştayda Türk devlet geleneği alanın otorite hocaları tarafından tarihi zeminden bugüne ışık tutacak şekilde değerlendirilecek ve bildirilerle tartışılacaktır. Bu bilimsel toplantıyı düzenleyen 21. Yüzyıl Enstitüsü ve ev sahipliği yapan Ermenek Belediye başkanlığına teşekkür ediyoruz” demiştir.
Prof. Dr. Haydar Çakmak’ın başkanlığını yaptığı birinci oturumda, Prof. Dr. İsa Özkan: Mitolojik Dönem ve Eski Türk Destanlarında Devlet Anlayışının Felsefi Temelleri, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl: Hunlarda Devlet Yönetiminin Esasları, Prof. Dr. Abdülkadir Donuk: Türk Devlet Kutsiyetinin Kaynakları, Doç. Dr. Erkin Ekrem: Orhun Uygur Devleti'nin Yapısı konularında bildirilerini sundu.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’nin yaptığı ikinci oturumda, Doç. Dr. Altay Tayfun Özcan: Türk Devlet Teşkilatının Moğol Hanlığı ve Şube Devletleri Üzerindeki Tesirleri ve Prof. Dr. Abdülkadir Yuvalı: Timurlular Devletinin Avrasya Ülküsü bildirilerini sunmuştur.
Velhasılı 50’ye yakın akademisyen Ermenek’te tarih konuştu.
Türk tarihinin kalbi Ermenek’te attı.
Çalıştayın ardından Akademisyenlerimizle birlikte Ermenek’in tarihi mekânları gezildi. Sırasıyla Tol Medrese, Ermenek Kalesi, Ulu Cami, Turkuaz Mesire Alanı ve Zeyve Pazarını gezen Akademisyenlerimiz buralarda Belediye Başkanımız Sayın Atilla Zorlu’dan Ermenek hakkında bilgiler aldı. Pazar günü ise Balgusan köyünde Karamanoğlu Mehmet Bey Türbesini ziyaret eden Akademisyenlerimiz, burada yapılan kahvaltının ardından memnuniyetlerini belirterek ilçemizden ayrıldılar.
Öncelikle bu çalıştayın Ermenek’te olmasına vesile olan Ermenek Belediye Başkanımız Sayın Atilla Zorlu’ya ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum.
Türk'ün diyarına, Yörükler obasına, Türkçenin başkentine tekrar hoş geldiniz, sefalar getirdiniz Hocalarım. Ermenek sizleri ağırlamaktan büyük onur ve gurur duydu. Ayaklarınıza sağlık, Allah'a emanet olun.
SAYGILAR.
Vedayı ve vefayı bilen binlerce Ülkücü, yüzlerce gönül erbabı; 21. yüzyıl Türk Edebiyatı Âşıklık geleneğinin son isimlerinden biri olan, asrın Dede Korkut'unu , Ozan Arif' i yalnız bırakmadı.
İmanlı olan veya insanlığından şüphe etmeyen her gönül, bugün Samsun'daydı. Ömrünü davasına adadı, "ÖLMEZ BU HAREKET, ÖLMEZ BU DAVA" dedi. Allah'a şükür ki yasaklara inat, binlerce BOZKURT oradaydı.
Çünkü bir Bozkurt' a tasma takamazsınız.
Çeşitli sebeplerle , ben gibi gidemeyenler de oradaydı. Fakat ahde vefayı bilmeyenler neredeydi? Hz. Muhammed S.A.V "Ölülerinizi hayırla yad ediniz." demiyor mu? Bir rahmet dilemek bu kadar mı zor?
Ocaklarda yetiştiğini söyleyenler,Ozan Arif'i dinlemeden mi büyüdünüz, yetiştiniz?
Ülkücü sanatçılar neredesiniz
? Mustafa Yıldızdoğan,Ahmet Şafak, Ali Kınık, Osman Öztunç…Saflarda göremedim sizi?
O değil de Orhan Gencebay, Uğur Işılak kadar olamadınız ya, yazık!
“Memlekette açıktan açığa komünist propagandası yapan dergiler çıkarılmaktadırBu dergiler Milli Eğitim Bakanlığı'nın emri ile ve devlet parası ile satın alınarak bütün okullara dağıtılmaktadırSonra Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde, Devlet Konservatuarında daha başka birçok önemli mevkilerde memleketimizi komünistleştirmek isteyen, bu uğurda çaba gösteren insanlar vardır…”
“…Bursa cezaevinde hüküm giymiş bir suçlu olarak bulunan Nazım Hikmet'e Milli Eğitim Bakanlığı tarafından el altından paralar verilmektedirBir vatan haini olduğu bilinen Sabahattin ALİ, Ankara'da Devlet Konservatuarında öğretmendirSan'at adamı olarak yetiştirilecek gençler bu adamın tesir dairesi içine âdete zorla sokulmuş gibidirler.”
“Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel kendi bakanlığının hariminde dönen bu dolapları, çevrilen entrikaları bilmiyor mu? …”
Bu mektup Ankara’da büyük ses getirir ve davalar başlar
26 Nisan 1944 günü, davanın ilk günü, Ankara garında büyük bir karşılama ve sloganlar vardır Orhun dergisi Başyazarına.
Bir Edebiyat öğretmeninin davada konuşmaları kurşunlar gibidir, deler geçer mahkeme salonunuDava, 3 Mayıs 1944’e ertelenir.
Tarihler 3 Mayıs 1944’ü gösterir.
Ankara ayaktadır.
Binlerce Türk gencinin yürüyüşüyle başlar bu sevda.
Kimdir bunlar, ne isterler?
Bir Edebiyat öğretmeninin arkasından giden bu Meçhul Türkler de kim?
Bu 3 Mayıs 1944 ne?
Bu tarih; davanın, sevdanın Orhun ırmağından akan Türklüğün Bayraklaşan Sesidir!
Yılarca bizi her yere götürdü, her yeri ziyaret ettirdi. Nice büyüklerle tanıştırdı ama onunla…
Hep onu anlattı, onun dokrinleriyle büyüttü, onun düsturu ile yetiştirdi.
Ama…
Rahmetli anneannem, bizim eve her gelişinde bizi kızdırmak için: “Türkeşçiler sizi… Napcaksınız bu suratsız adamı? Bakın, Ecevit var…” derdi. Biz de dilimizin döndüğünce, bildiğimiz ne varsa ona anlatırdık. Sonra o da bize: “Öğretin bakalım, şu işaretinizi.” derdi. Biz de öğretirdik, Bozkurt İşareti yapmayı.
Çok üzgünüm.
Perişanım.
Bugün, benim için anlatılamayacak bir acının günü yine.
Milyonlar ağlıyor biliyorum. Dünyanın dört bir yanından bu sesler yükseliyor:
“Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi kana kana iç!”
Ya Dişi Kurt Asena!
Bozkurt Destanını ve Ergenekon Destanını okumayanlar, bilmeyenler varsa tavsiyemdir. Bir milletin yok olmasına engel olan, yol gösteren bir dişi kurttur.
Dedem Korkut'ta Bamsı Beyrek!
Bamsı Beyrek; iyi ata binen, iyi savaşan, iyi kılıç kullanan Banu Çiçek’le evlenebilmek için az uğraşmamıştır, az savaşmamıştır kâfirlerle.
Büyük Hun İmparatorluğu’nun Çin ile ilk antlaşmayı imzalayanın Mete Han’ın Katunu olduğunu unuttuğunuza eminim.
Hatta “Hanım” kelimesi de o dönemden geldiği söylenir bir rivayete göre. Bu antlaşmadan sonra Çin hükümdarı Mete Han’a sorar: “Katununuzun hükmüne tabi misiniz?” diye.
Metehan da şu cevabı verir: “Ben Han isem Katunum da ben Han-ım’dır!…”
Türklerin önem verdikleri hatlara, yollara hep ana hat, ana yol denmesinin sebebi de kadınların yüceliğinden gelir.
Arap gezgini olan İbni Batuta şöyle der: “Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türkler’in kadınlarına gösterdiği hürmetti. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerden daha üstündür.”
Kurtuluş Savaşı yıllarındaki kadınlar unutulur mu?
Şerife Bacı: Cephaneler ıslanmasın diye yazmasıyla örten, cepheye silah taşıyan anamız…
Nevhibe Hanım: Şehit düşen eşinin yerine İzmir’de savaşan kahraman kadın…
Kara Fatma: Erzurum’da birliğiyle destanlar yazan ilk kadın subayımız…
Yanığın Emine: Ilgaz’larda karnında bebeğiyle cepheye mermi taşırken şehit olan annemiz…
Ya Sakarya’da Teğmen Hulusi Atak’ın kafilesindeki genç kadın. Cepheye cephane taşırken yere düşmüş ve ölmek üzeredir. Onun bu halini gören Teğmen: “Bacım bana adını söyle, seni tarihe yazacağım.” der. Kadının cevabı ise: “Adımı ne yapacaksın a oğul, yaz: Benim adım Anadolu!”…
Nene Hatunlar, Halide Edip Adıvarlar, Afife Jaleler, Sabiha Gökçenler…
Zübeyde Hanım’ı unutmak mümkün mü?
Yedi düvele nam salmış, dünya liderinin, Ulu Önderimizin anası, elleri öpülesi anamız. Öyle bir evlat yetiştirmiş ki Türk tarihini değiştiren, geliştiren bir liderin, bir milletin anası…
Hadiste geçer ki: “Cennet annelerin ayakları altındadır.”
Fatma Zehra Hanım’ı, Ülkücülerin anasını anmamak ne mümkün. O bize bir Başbuğ verdi. Onun yetiştirdiği evlat Dokuz Tuğlu Sancağın tek Bayrağı!
Ve bir kişiden daha bahsetmeden geçmek istemiyorum. Çünkü onu bilenler, onu dinleyenler hala anlatırlar. Onun Hilmi Şahballı ile birlikte verdiği konserler, sadece müzik ziyafeti değil; aynı zamanda bizlerdeki kahramanlık ruhunun yeniden canlanışına vesile olduğundan bahsederler:
“Ben bir Türk Anasıyım, Mürüvvet adım,
Tarihteki Kara Fatma olaydım.
Evvel Allah Ülkücülük muradım…” deyip başlarmış konserlerine Şehit Mürüvvet Kekilli…
Atladığım birçok isim var biliyorum, hepsinin affına sığınıyorum. Allah hepsinden razı olsun, mekânları uçmağ olsun. Çünkü onlar bugün benim Türk Kadını olmamın tek gerçekleri. Onlar sayesinde dimdik durabiliyorum.
Bugün benim namusuma göz dikenler, benim başörtüme, benim saçıma karışanlara karşı tek cevabım: Türk Tarihidir.
Benim elbiseme, eteğime karışanlara tek cevabım: Türk kadınıdır.
Benim hürriyetime karışanlara tek cevabım: Türk Kadınıdır.
Benim siyasetime karışanlara tek cevabım: Türk Kadınıdır.
Benim demokrasime karışanlara tek cevabım: Türk Kadınıdır.
…
Özgecan'nın namusu benim, şerefi benim.
Aybüke öğretmen benim.
Binlerce şehidin anasıyım ben.
Bugün görüyorum ki yüzyıllarca kadının olduğu yerde, kadın elinin değdiği yerde güller bitmiş. Nice devletler kurulmuş, gelişmiş.
Ne zaman ki kadın geri çekilmiş, ötelenmiş işte o zaman gerileme başlamış.
Tam da bugün Türkiye'ye ve Türk Devletlerine baktığımda kadının belli bir yıldan sonra eli ayağı çekilince gerilemeye başlamışız.
İnanıyorum ki bugün bir Güneş doğacak, her şey İYİ olacak!