17. yüzyılın hicivleri ve kasideleriyle ünlü Türk şairi Nef’î’ yi muhakkak duymuşsunuzdur. Saray erkânı tarafından kıskanılan ve yerilen bir isimdir. Hatta dönemin Müftüsü Tahir Efendi, Nef’î için şunları yazar:
“Şimdi hayli sühanverân içre
Nef’i manendi var mı bir şair
Sözleri seba’-i mu’allakadır
İmrü’l-Kays kendidür kâfir „
(Şairler içinde Nef’i’nin bir eşi yoktur. Şiirleri, cahiliye devrinde Kâbe’nin duvarlarına asılan şiirler gibi güzeldir. Sanki o kâfir (Nef’i), İmrülkays’ın ta kendisidir!)
Nef’i bu taşın altında kalır mı hiç? Cevabı anında yapıştırıyor:
“Müftü efendi bize kâfir demiş
Tutalım ben Ona diyem müselman
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere
İkimiz de çıkarız orda yalan”
Ne güzel söylemiş değil mi?
Konya İl Müftüsü Ali Akpınar da Ülkücülere “dinsiz” demiş.
Be hey gafil, Nef’î sen gibi cahillere yüzyıllar önce cevap vermiş.
Sen Ülkücüleri dinsizlikle, saygısızlıkla suçlarken bizler sağ yumruklarımızla, Bozkurtlarımızla Al Bayrağa sarılmış Şehidimize selam duruyorduk.
Şehit oğluna ağlayan anama, yüreği dağlanan babamıza evlatların, “burada” diyorduk.
Ülkücüleri bilmeyen gafil; camilerimize bomba atılıp, kurşun yağmuruna tutulduğu zamanlarda bizler; “Ezan dinmez, Bayrak inmez!” diyorduk.
Sen nerelerdeydin?
Ben söyleyeyim. Korkak tavuklar gibi bir yerlere sığınıp ortalığın sakinleşmesini bekliyordun.
Yüzlerce Ülkücü şehidim Türk İslam Davası için şehit olurken sen nerelerdeydin?
Ülkücüler: “Rehber Kur’an, hedef Turan!” derken sen neredeydin be hey densiz?
Ülkücüler, “Türk İslam Ülküsünü” anlatırken Ülkü Ocaklarında, sen nerelerdeydin Müftü Efendi?
Ülkücüler, Ülkü Ocaklarında “İlâ’y-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem Davasını” tekbirlerle anarken sen nerelerdeydin?
Ben söyleyeyim nerede olduğunu?
Bilmem ne vekilin bilmem ne makamında müftü olabilmek için eğilip bükülüyordun.
Çıkarların için birilerine: “ Emredersiniz” deyip, koltuğunu garantiliyordun.
Hey Müfti Efendi, bize “Ülkücü” derler!
Biz Allah’tan başka kimseye eğilip bükülmeyiz.
BOZKURT’uz biz!
“Fatiha bilmez” diyenleri de gördük biz. Herkes boyunun ölçüsünü elbet alacak.
Ya burada ya da ruz-ı mahşerde.
Densiz Müftü için Nef’î ‘den bir dörtlük daha gelsin o zaman:
“Tâhir Efendi bize kelb demiş
İltifâtı bu sözünde zâhirdir
Mâlikî mezhebim benim zîrâ
İ’tikâdımca kelb tâhirdir.”
