Başbuğum Emin Ol

Başbuğum Emin Ol
Biz küçükken evimize sık sık gelen Bıyıklı Baloncu Osman Amcamız (Koca Osman-Mv. Osman Sevimli)vardı. Onun eve geldiği günler hiç unutulmazdı. O bize, bizim anlayacağımız şekilde Ülkücülüğü anlatırdı, köşede asılı duran fotoğrafa bakarak: “Bakın bu dedeniz sizin için yaşlandı…” derdi.
 
Ah Osman Amcam ah, bir gün elimden tutup da keşke yanına da götürebilseydin beni. Onun elinden öpmeyi, hayır duasını almayı çok isterdim. Babamla bir fotoğrafınız var ya, işte hayatım boyunca en kıskandığım karedir o.
 
İnsan babasını kıskanır mı hiç!
 
Ben kıskanıyorum.
 
Kızıyorum ona.


 
Yılarca bizi her yere götürdü, her yeri ziyaret ettirdi. Nice büyüklerle tanıştırdı ama onunla…
 
Hep onu anlattı, onun dokrinleriyle büyüttü, onun düsturu ile yetiştirdi.
 
Ama…
 
Rahmetli anneannem, bizim eve her gelişinde bizi kızdırmak için: “Türkeşçiler sizi… Napcaksınız bu suratsız adamı? Bakın, Ecevit var…” derdi. Biz de dilimizin döndüğünce, bildiğimiz ne varsa ona anlatırdık. Sonra o da bize: “Öğretin bakalım, şu işaretinizi.” derdi. Biz de öğretirdik, Bozkurt İşareti yapmayı.
 
Çok üzgünüm.
 
Perişanım.
 
Bugün, benim için anlatılamayacak bir acının günü yine.
 
Milyonlar ağlıyor biliyorum. Dünyanın dört bir yanından bu sesler yükseliyor:
 

“Kurtlar puslu havada
Toplandı Ankara’da
Giden heybetli çınar
Milyonlarsa arkada
Yandı yürekler yandı
Yağan kar ile sönmez
Milyonlar bir ağızdan
Diyor Başbuğlar ölmez
Başbuğlar ölmez …”
 
Ama bu yıl, çok farklı benim için.
 
Yıllardır onu en azından rüyamda bari görmek istiyordum. İlk kez dün rüyamda gördüm Başbuğ'umu.
 
Hiçbir şey değişmemişti. Sadece biraz yorgunluğu vardı. Yanına gittim hemen, elini öptüm:
"Yıllardır bu anı bekliyordum, Başbuğ'um." dedim.
 
Gülümsedi, gözleri dolu doluydu.
 
Gözyaşlarıma hâkim olamadım, ağlamaya başladım.
 
"Asenam, niye ağlıyorsun?" dedi.
 
Gözyaşlarıma engel olamıyordum ama onun yanında olmaktan, onunla konuşbilmekten dolayı çok mutluydum.
 
"Gel yanıma bakalım…" dedi.
 
Gittim yanına, tir tir titriyordum. O kadar çok şey söylemek istiyordum ki nereden başlayacağımı bilmiyordum.
 
Yılların hasretliği, bugünün kederleri, yarının bilinmezliği…
 
Hangisinden başlayacaktım?
 
"Asenam, biliyorum çok üzgünsün. Her şeyin farkındayım. Dünya bu, sınanacaksınız. Ben size bir miras bıraktım. Bu mirası kimileri hor görür kimileri sonuna kadar sahip çıkar. Sen sahip çık, gerisini Yüce Yaradana bırakalım. Her şey iyi olacak…" dedi.
 
Ben de:
 
Ama Başbuğ'um siz diyordunuz ya: "Ülkücü MHP'de olur, MHP'de bulunmayan Ülkücü değildir…"
 
Ben bu yaşanılanlara, söylenilenlere, olanlara rağmen nasıl MHP'de olayım?
 
Ben Ülkücü değil miyim artık yani?
 
Başbuğum yine gülümsedi ve…
 
Ezan sesiyle uyandım.
 
Allah'ım nasıl bir geceydi bu? Hem çok mutluyum hem de çok üzgünüm.
 
Üsküdar’dan semaya başımı kaldırdım, ay parlıyordu ama soğuk bir esinti vardı.
 
Bugün 4 Nisan oldu değil mi?
 
20 yıldır her 4 Nisan’da içimde fırtınalar kopuyor.
 
Yer fark etmiyor. 20 yıldır Ermenek’te yanıyordum.
 
Şimdi Üsküdar’da yanıyorum.
 
Hani diyor ya Osman Öztunç:
 
“Ellerin buz, yüzün soğuk
Sesin boğuk, rengin kaçmış
Kar mı yağdı sokaklara
Üşüdün mü ah Üsküdar….
Üsküdar, Üsküdar, Üsküdar yanıyor
Üsküdar yanıyor…”
 
Yanıyorum Başbuğ'um. Seni o kadar özlüyor ve arıyorum ki cümleler yetmiyor, kelimeler kifayetsiz kalıyor. İsyan etmek bana yakışmaz biliyorum ama ben seninle büyüdüm, seni anlattım ve anlatmaya her daim devam edeceğim. İsimler geçici, dava daim, Ülkü'müz gerçekleşene kadar pes etmeyeceğim.
 
Ama Koca çınar erken gittin gerçekten. Seninle de bunları paylaşmalıydım. Senden öğreneceğim çok şey vardı. Sadece benim değil, Türk gençliğinin buna ihtiyacı vardı.
 
Türk dünyasının Büyük lideri, önderi, SON BAŞBUĞU… Erken gittin… Çınar dedik sana, arkandan. Çünkü çınarlar ayakta ölürlermiş. Sen de bir çifti, nişanladın ve aniden aramızdan ayrıldın. Ağlamayacağım, diyemiyorum; çünkü senin ismini duyduğum anda bile gözlerim doluyor. O gün gökyüzü bile ağladı, Başbuğum. Semadan beyaz inciler döküldü, nisan ayında.
 
Yattığın yerde rahat uyu BAŞBUĞUM, mekânın cennet olsun. Ben seni göremeden gittin, ama ben seni görmeye elbet bir gün geleceğim. Allah bizi cennet mekânında kavuştursun inşallah.
 
Unuttuğumu sanma BAŞBUĞUM,
 
SENİN SEMAYA ASTIĞIN DOKUZ IŞIKLI AVİZE, beni ve milyonları aydınlatıyor. O ışığın yolunda senin emanetlerini, miraslarını koruyacağıma emin ol. Turanı bir gün gerçekleştireceğiz ve o gün Beştepe’de büyük bir otağ kuracağız. Erciyes’ten Tanrı dağlarına yeminler edeceğiz. Senin evlatların bunları gerçekleştirecek.
 
BAŞBUĞUM, EMİN OL!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!