Gittikleri yol davamız, güttükleri dil sevdamız olan gazi dervişlerimiz Sayın Yusuf Ziya ARPACIK ve Erdem KARAKOÇ başta olmak üzere tüm gönüldaşlarımızın haksız ve hukuksuzca gözaltına alınmalarını kınıyor, dış güdümlü baskılarla gerçekleştiğine inandığımız ülkücü hareketi sindirmek amaçlı bu tür psikolojik eylemleri nefretle lanetliyoruz…
Ve olayları protokol tribünlerden ellerini ovuşturarak seyreden hınzır beylere diyoruz ki;
Yer sizi beyler, yer sizi
Yediğiniz hak, yer sizi
Almayın mazlum ahını
Ölseniz almaz yer sizi…
* * *
“TARİH yazmak, TARİH yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen HAKİKAT, insanlığı şaşırtacak bir hal alır” özlü sözüyle Mustafa Kemal ATATÜRK, zamanın ötesinde yaşanmış olayları kahramanlarıyla birlikte doğruluk boyutuyla gün yüzüne çıkartmanın ve gelecek nesle aktarmanın önemini vurgulamıştır…
Bu desturla hareket eden araştırmacı-yazar Yusuf Ziya ARPACIK, “Sevdanın yolunda hayatın ne önemi var!” serdengeçtiliğiyle, dünden bugüne Türk’ün ayak bastığı tüm coğrafyaları adım adım çapraz yürek arşınlamıştır…
Aşk-ı vatan uğruna yıllarca yattığı kuytu zindanların rutubetini daha üzerinden atamadan, kâh Yemen çöllerinde at koşturanların, kâh Kerkük’te zulme başkaldıranların, kâh Doğu Türkistan’da ölümü öldürenlerin aziz hatıralarını kucaklamıştır…
Ahde vefanın tarih, tarihin hurafe olduğu günümüzün kulaktan dolma ve ağızdan aşırma tezlerine inat, seyyah nevalesi gönül sevdalarını kuşanan Yusuf Ziya ARPACIK, gözleriyle görüp, elleriyle dokunurcasına tarihin izlerini yerinde araştırmıştır.
Yaptığı tarihi inceleme ve araştırmalarını yazılı ve görsel belgelere dayandırarak arşivinde toplayan yazar Yusuf Ziya ARPACIK, zamanla harmanladığı bilgi ve birikimlerini edebi diliyle ustaca kaleme almayı başarmıştır…
Üniversite yıllarında kurduğu iyimser düşlerin sakıncalığına takılarak, çarpık düzenin azgın dişleri arasında acı ve işkencelerle yoğrulmuş olan yazar; azatlığından mütevellit karanlığı yırtarcasına yazdığı kitaplarıyla genç dimağlara aydınlığın perdelerini aralamıştır…
Eylül hezeyanlarına karşı sergilenen milli duruşun destanlaştığı “BAŞEĞMEDİLER” yapıtıyla Türkiye’nin yakın dönemine dikkat çekerken, Türkmenlerin maruz kaldığı vahşi katliamları ve kurşunlar gölgesinde direniş öykülerini “YOLBAŞI” eseriyle anlatmıştır…
Yeri geldiğinde bıçkın kalemini bırakarak mavzer yürek silahına sarılan yazar, Hocalı katliamlarıyla karalar bağlayan masum Azeri Canların saffında yer almış ve zamanın “KAN FIRTINASI” şenliğinde eğlenen alçak Ermeni canilerine karşı göğüs göğse savaşmıştır…
Daha on yaşındayken inandığı ve sevdalandığı ülkü yolunda dur-durak bilmeyen Yusuf Ziya ARPACIK, Altaylar’dan Tuna’ya “GÜN DOĞARKEN” ufuklara, Türk’ün şanlı tarihini okuyucularıyla paylaşmıştır…
Sahte kahramanlarla ambale olmuş beyinleri dezenfekte etmek gayesiyle, Halkın ve Hakkın yanında yer almış İman cephesinin yılmaz ve yıkılmaz Türk Yiğitlerini, Altay Dağlarının kartalı “OSMAN BATUR” ruhunun ölümsüzlüğünde yaşatmıştır…
Son dönemlerin bilge araştırmacısı ve yazarı Yusuf Ziya ARPACIK, aklın ve kalbin izdüşümüyle bütünleştirdiği kitaplarını, gönül erbabınca el emeği-göz nuruyla işlemiş ve “Zulüm asla payidar olmaz” ilkesinin savaşçılarından toprağa düşenlere ve hala ayakta dövüşenlere ithafen yayınlamıştır.
Yazar; zulme direnen kalemiyle, tarihin her aşamasında kötülüğe geçit vermeyen ve ruhuyla esaret boyunduruğuna girmeyen Müslüman Türk Milletinin bağımsızlık mücadelelerini ak kâğıtlara satır satır yazmış ve dilde, fikirde ve işte TÜRK BİRLİĞİ mefkûresini unutulmamak üzere belleklere kazımıştır…
* * *
Ne kadar çabalasam fayda etmez
O koca yürekler yazmakla bitmez
Acizim, anlatmaya gücüm yetmez
Yaşamak ve yaşatmak dileğimle…