Her insan bir milletin mensubudur ki, milletinin geçmişini, gelenek göreneklerini, kültürünü, tarihini ve edebiyatını bilmek zorundadır. İnsan eğer geçmişini bilmiyor ise o zaman bu insan ulusal kimlikten uzaklaşan, içinde bulunduğu topluma yabancılaşan mankurt olmuştur. Bilindiği üzere mankurtlar ne dilini, ne tarihini, ne de kültürünü bilir. Onlar başkalarının emirlerini yerine getirmek için programlanmış robot gibidirler. Mankurtlaşmamak için dünyanın neresinde olursak olalım dilimizi unutmayalım, kültürümüzü yaşatalım ve tarihimizi, edebiyatımızı öğrenelim.
Sayısı 7 milyonu bulan Kazan Tatarları çeşitli tarihlerde Rus zulmünden kaçarak yurt dışına sığınmak zorunda kalmıştır. Her millet kendi vatanında milletinin içinde yaşamak ister, ancak bu her zaman mümkün değildir. Rusya’da XX. yüzyıl başlarında yaşanan Şubat ve Ekim Devrimleri Kazan Tatar milliyetçileri başta olmak üzere tüm Rus olmayan milletleri sevindirmiş ise de çok zaman geçmeden Bolşeviklerin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Bolşeviklerle anlaşamayan milliyetçiler çeşitli ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. En büyük göç yüzyıllardır bağımsız bir Türk devleti olan Türkiye’ye olmuştur. Türkiye’ye sığınan Kazan Tatar aydınları Türk Dünyası konusundaki önemli işlere imza atmış, büyük başarılar elde etmişlerdir. Ne yazık ki bu büyüklerimizin büyük çoğunluğunun adı vefatlarından sonra unutulmuş, bazılarının mezarları dahi kaybolmuştur. Kaybolan mezarları geri getirmek elimizde değil ancak var olanlarını korumak ve onlara sahip çıkmak kalbinde millî ruh taşıyan herkesin kutsal bir görevidir.
Unutmak, ihanettir, derler. Bu ihanet sadece vatana, millete, büyüklerimize yapılan ihanet değildir, insanın kendine, köklerine, geçmişine ve geleceğine yapılan bir ihanettir. Unutmamak, hatırlamak ve hatırlatmak amacıyla 25 Mayıs 2019 tarihinde “Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” başlıklı anma etkinliği kapsamında ilk kez toplu olarak Ankara Cebeci Asri Mezarlığına gidip birkaç Kazan Tatar aydının mezarını ziyaret ettik. Bu etkinlik kapsamında unutulmuş, yok olmaya yüz tutan milli şairemiz Saniye İffet Ugan’ın mezarı karşısında hepimiz duygulandık. Saniye İffet, tüm hayatını milletine adamış bir eğitimci ve şairdir. Sahipsiz kalan bu mezarın yaptırılması gerektiği konusunda tüm katılımcılar hemfikirdi. Ancak nasıl ve kim tarafından yapılmalıdır konusu meçhuldü. İlk aklıma gelen kurumlar, Ankara’daki Kazan Tatarlarının Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve İstanbul’daki Tataristan’ın Türkiye’deki Yetkili temsilciliğiydi. Her iki kurumu arayıp mezarın durumunu ilettiğimde en şaşırdığım konu, Saniye İffet Ugan’ı bilmemeleri oldu. Yetkililer, mezarının yeniden yapılması konusunda yardımcı olamayacaklarını, zira bütçelerinde bunun için ödenek olmadığını belirttiler. Yanıt karşısında şaşırmadım, Kazan Tatarlarının ne dirisinden ne de ölüsünden bihaber olan bu kurumlardan medet ummak doğru bir şey değildi. Daha sonra Kazan Tatar milliyetçileri başta olmak üzere konuyu arkadaşlarla konuştuk. İstanbul’da yaşayan Kazan Tatarlarının ünlü Apanay ailesinin mensubu Abdullah Türer Yener Bey ile konuşunca Ankara’daki emekli teknik öğretmen Ferit Baltacı ile iletişim kurduk. Ferit Baltacı’nın aracılığıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne başvuruda bulunduk, ancak aradan birkaç ay geçmesine rağmen konuyla ilgili dönüş yapılmadı. Son çare olarak arkadaşlar kendi aramızda para toplayıp mezarı yaptırma kararı aldık. Bu işe başlarken endişelerim vardı: yeterli meblağı toplayabilir miyiz, ne kadar sürede toplanır, havalar soğumadan mezarı yaptırabilir miyiz? Ancak endişelerimde haksız olduğumu mezar için para toplamaya başladığım ilk saatlerde anladım. Mezar yapımı için Ankara başta olmak üzere İstanbul, Gebze, Konya gibi Türkiye’nin çeşitli illerinden ve yurt dışından gelen paralarla gerekli miktar bir günde toplandı. Mezar yapımı için katkıda bulunanlar arasında Kazan, Kırım Tatarları, Türkler de vardı. Ferit Baltacı, Namık Kemal Bayar, Murat Uzun, Oya Deniz Çongar Şahin, Abdullah Türer Yener, İlyas Miftahov, Orhan Kavuncu, Nuzet (Lüle) Mutallap, Ayaz Tahir Türkistan İdil Ural Vakfı olmak üzere ismini açıklamak istemeyen yardımseverlerin katkılarıyla toplanan meblağ her yaş ve meslekten insanın bir araya gelmesine vesile oldu. Bu da gerektiği zaman insanların nasıl birlik olabileceğinin bir göstergesiydi. Mezarın yapımı ile aslen Sibirya Tatarı olan Mustafa Gültekin ve Kırım Tatarı Reşit Temel ilgilendi. 1 hafta gibi kısa sürede yapılan mezar daha sonra Mustafa Gültekin ve ablası Ahsen Çınar tarafından çiçeklendirildi, ağaçlar dikildi. Artık millî şairemiz Saniye İffet Ugan’ın mezarı sahipsiz değildi, onlarca insan tarafından maddi, manevi destek gören ve adı da dilden dile dolaşan bir isim olmuştu.
Mezar hazır olduktan sonra Saniye İffet Ugan ve eşi eğitimci, yazar ve bilim adamı Zakir Kadiri Ugan’ın mezarı başında yâd etmek için 17 Kasım 2019 tarihinde Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’nın yolunu tuttuk. Bu “Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” etkinliğinin üçüncüsüydü. Mezar yapımında önemli katkıları olan millî fotoğrafçımız Mustafa Gültekin, ablası Ahsen Çınar ve eşi İskender Çınar, Kırım Tatarlarından Cihan-Reşit Temel ve kızları Aybike, emekli öğretmen Ferit Baltacı ve eşi Cemile Hanım, Ankara Üniversitesi Doktora öğrencisi İlyas Miftahov, TRT Tatarca Masası sorumlusu Sagit Hayri, Polatlı Türk Ocakları üyesi, emekli öğretmen Seyfettin Canpolat anma etkinliğine katılanlar arasındaydı. Ayrıca Tataristan Bilimler Akademisi’nin Ş.Mercani Tarih Enstitüsü’nden Türkiye’ye araştırmalar için gelen akademisyenler Aydar Heyretdinov ve Mileüşe Gaynanova da etkilikte hazır bulundu. Bir de katılmak istemelerine rağmen yoğun programlarından dolayı anma etkinliğine katılamayan Kırım Tatar Milli Meclisi Genel Sekreteri av. Namık Kemal Bayar ve Ankara Kırım Tatar Kültür ve Yardımlaşma Derneği üyesi Oya Deniz Çongar Şahin, Ayaz Tahir Türkistan İdil Ural Vakfı Başkanı Dr. Tülay Duran, etkinliğe katılamayacaklarını bildirip özür dilediler ve dualarının bizimle olduğunu belirtip katılımcılara saygı ve selamlarını ilettiler. Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı, Türkiye- Özbekistan Dostluk Derneği Başkanı Prof. Dr. Orhan Kavuncu: “Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” düsturuyla yola çıkan İdil-Ural Türklüğünün yeni nesil temsilcilerini kutluyorum. Türkiye kamuoyuna ilgili alanlarda bilinen büyüklerimiz yanında, isimleri daha az bilinen isimleri de bilmek, tanımak, onlara olan vazifemizin hiç olmazsa bir kısmını yapmak davanın ebedi olmasını sağlar. Bu şuurla hareket edip kadirşinaslık gösteren arkadaşlarımızı Roza Kurban hanımın şahsında tebrik ediyorum. Saniye İffet Ugan hanımın kabri başında sizlerle olamadığım için üzgünüm. Ama dualarımda yaşayanlar, ölenler hep varsınız. Bu yaptığınız kadirşinaslıktır. Sağolun.”, şeklindeki dilek ve temennilerini iletti.
“Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” adlı etkinlik kapsamında önce Zakir Kadiri Ugan ve eşi Saniye İffet Ugan ile ilgili bilgi verildikten sonra katılımcılar tek tek fikirlerini beyan ettiler. Katılımcıların büyük çoğunluğu mezar yapımına maddi yardımda bulanan, emeği geçen şahıslar olduğundan yaptıkları katkının sonucu onları memnun etmişti. Ferit Baltacı: “Atalarını unutmayan, onların Türk Dünyasına verdikleri katkıları bugün de sürdürmek isteyen dostlarıma saygı sevgiler.”, dedi. Bu etkinliğe iştirak ettikleri için en mutlu olan insanlar hiç kuşkusuz Tataristan’dan gelen akademisyenlerdi. Aydar Heyretdinov konuşma yaparken heyecanını gizleyemedi: “Büyüklerimizin hayatlarını anlatırken ya da dinlerken onların yaşadıklarını kalbimizden geçiriyoruz, çok heyecanlıyım, ağlayabilirim” dedi. Etkinliğe katıldıklarının bir şans olduğunu dile getiren Mileüşe Gaynanova Türkiye’ye Kazan Tatar muhacirlerini araştırmak için geldiğinden böyle tesadüfün bir lütuf olduğunun altını çizdi. Bir yaşlık kızı Aybike ile etkinliğe katılan Cihan Temel “kızımın küçük yaştan itibaren büyüklerini tanımasını istiyorum, onun için ailece buradayız”, dedi. Mezarın yapımı esnasında defalarca mezarlığa giden ve her şeyi ile birebir ilgilenen Mustafa Gültekin de el birliğiyle yapılan bu işin büyük ve kutsal bir iş olduğunun altını çizdi.
Millet uğrunda yapılan her iş, her girişim millet nezdinde bir derstir. Mezar yenileme çalışmamız da bize birçok insanı tanıma, olaylar ile ilgili yorum yapma fırsatını verdi. Damlaya damlaya göl olur, atasözünden yola çıkarak başladığımız bu girişim başarılı bir şekilde sonuçlandı. Mezar yapımı için yapılan maddi yardımlar insanların bize olan güvenini tazeledi, gerektiğinde birlik olabileceğimizi, en önemlisi doğru yolda olduğumuzu gösterdi. Ayrıca dünyada iyi kalpli yardımsever insanların da var olduğunu doğruladı. Adlarının duyulmasını istemeyen mütevazı insanların adı bizde saklı kalacaktır. Diğer yandan Tatar adını taşıyıp da Kazan Tatar aydınlarının mezarlarının yapımında katkıda bulunmayan, aydınlarımızın adını dahi duymayan kurumların kuruluş amaçlarını ve Tatar ya da Tataristan adını taşımasını sorgulaması şarttır. Millete hizmet eden aydınlarımızı bundan sonra da son milliyetçi kalana dek anmaya, anlatmaya devam edeceğiz. Onları unutmadık, unutmayacağız ve her şeye rağmen unutturmayacağız. Zira unutmak ihanettir!
Sayısı 7 milyonu bulan Kazan Tatarları çeşitli tarihlerde Rus zulmünden kaçarak yurt dışına sığınmak zorunda kalmıştır. Her millet kendi vatanında milletinin içinde yaşamak ister, ancak bu her zaman mümkün değildir. Rusya’da XX. yüzyıl başlarında yaşanan Şubat ve Ekim Devrimleri Kazan Tatar milliyetçileri başta olmak üzere tüm Rus olmayan milletleri sevindirmiş ise de çok zaman geçmeden Bolşeviklerin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Bolşeviklerle anlaşamayan milliyetçiler çeşitli ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. En büyük göç yüzyıllardır bağımsız bir Türk devleti olan Türkiye’ye olmuştur. Türkiye’ye sığınan Kazan Tatar aydınları Türk Dünyası konusundaki önemli işlere imza atmış, büyük başarılar elde etmişlerdir. Ne yazık ki bu büyüklerimizin büyük çoğunluğunun adı vefatlarından sonra unutulmuş, bazılarının mezarları dahi kaybolmuştur. Kaybolan mezarları geri getirmek elimizde değil ancak var olanlarını korumak ve onlara sahip çıkmak kalbinde millî ruh taşıyan herkesin kutsal bir görevidir.
Unutmak, ihanettir, derler. Bu ihanet sadece vatana, millete, büyüklerimize yapılan ihanet değildir, insanın kendine, köklerine, geçmişine ve geleceğine yapılan bir ihanettir. Unutmamak, hatırlamak ve hatırlatmak amacıyla 25 Mayıs 2019 tarihinde “Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” başlıklı anma etkinliği kapsamında ilk kez toplu olarak Ankara Cebeci Asri Mezarlığına gidip birkaç Kazan Tatar aydının mezarını ziyaret ettik. Bu etkinlik kapsamında unutulmuş, yok olmaya yüz tutan milli şairemiz Saniye İffet Ugan’ın mezarı karşısında hepimiz duygulandık. Saniye İffet, tüm hayatını milletine adamış bir eğitimci ve şairdir. Sahipsiz kalan bu mezarın yaptırılması gerektiği konusunda tüm katılımcılar hemfikirdi. Ancak nasıl ve kim tarafından yapılmalıdır konusu meçhuldü. İlk aklıma gelen kurumlar, Ankara’daki Kazan Tatarlarının Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve İstanbul’daki Tataristan’ın Türkiye’deki Yetkili temsilciliğiydi. Her iki kurumu arayıp mezarın durumunu ilettiğimde en şaşırdığım konu, Saniye İffet Ugan’ı bilmemeleri oldu. Yetkililer, mezarının yeniden yapılması konusunda yardımcı olamayacaklarını, zira bütçelerinde bunun için ödenek olmadığını belirttiler. Yanıt karşısında şaşırmadım, Kazan Tatarlarının ne dirisinden ne de ölüsünden bihaber olan bu kurumlardan medet ummak doğru bir şey değildi. Daha sonra Kazan Tatar milliyetçileri başta olmak üzere konuyu arkadaşlarla konuştuk. İstanbul’da yaşayan Kazan Tatarlarının ünlü Apanay ailesinin mensubu Abdullah Türer Yener Bey ile konuşunca Ankara’daki emekli teknik öğretmen Ferit Baltacı ile iletişim kurduk. Ferit Baltacı’nın aracılığıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne başvuruda bulunduk, ancak aradan birkaç ay geçmesine rağmen konuyla ilgili dönüş yapılmadı. Son çare olarak arkadaşlar kendi aramızda para toplayıp mezarı yaptırma kararı aldık. Bu işe başlarken endişelerim vardı: yeterli meblağı toplayabilir miyiz, ne kadar sürede toplanır, havalar soğumadan mezarı yaptırabilir miyiz? Ancak endişelerimde haksız olduğumu mezar için para toplamaya başladığım ilk saatlerde anladım. Mezar yapımı için Ankara başta olmak üzere İstanbul, Gebze, Konya gibi Türkiye’nin çeşitli illerinden ve yurt dışından gelen paralarla gerekli miktar bir günde toplandı. Mezar yapımı için katkıda bulunanlar arasında Kazan, Kırım Tatarları, Türkler de vardı. Ferit Baltacı, Namık Kemal Bayar, Murat Uzun, Oya Deniz Çongar Şahin, Abdullah Türer Yener, İlyas Miftahov, Orhan Kavuncu, Nuzet (Lüle) Mutallap, Ayaz Tahir Türkistan İdil Ural Vakfı olmak üzere ismini açıklamak istemeyen yardımseverlerin katkılarıyla toplanan meblağ her yaş ve meslekten insanın bir araya gelmesine vesile oldu. Bu da gerektiği zaman insanların nasıl birlik olabileceğinin bir göstergesiydi. Mezarın yapımı ile aslen Sibirya Tatarı olan Mustafa Gültekin ve Kırım Tatarı Reşit Temel ilgilendi. 1 hafta gibi kısa sürede yapılan mezar daha sonra Mustafa Gültekin ve ablası Ahsen Çınar tarafından çiçeklendirildi, ağaçlar dikildi. Artık millî şairemiz Saniye İffet Ugan’ın mezarı sahipsiz değildi, onlarca insan tarafından maddi, manevi destek gören ve adı da dilden dile dolaşan bir isim olmuştu.
Mezar hazır olduktan sonra Saniye İffet Ugan ve eşi eğitimci, yazar ve bilim adamı Zakir Kadiri Ugan’ın mezarı başında yâd etmek için 17 Kasım 2019 tarihinde Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’nın yolunu tuttuk. Bu “Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” etkinliğinin üçüncüsüydü. Mezar yapımında önemli katkıları olan millî fotoğrafçımız Mustafa Gültekin, ablası Ahsen Çınar ve eşi İskender Çınar, Kırım Tatarlarından Cihan-Reşit Temel ve kızları Aybike, emekli öğretmen Ferit Baltacı ve eşi Cemile Hanım, Ankara Üniversitesi Doktora öğrencisi İlyas Miftahov, TRT Tatarca Masası sorumlusu Sagit Hayri, Polatlı Türk Ocakları üyesi, emekli öğretmen Seyfettin Canpolat anma etkinliğine katılanlar arasındaydı. Ayrıca Tataristan Bilimler Akademisi’nin Ş.Mercani Tarih Enstitüsü’nden Türkiye’ye araştırmalar için gelen akademisyenler Aydar Heyretdinov ve Mileüşe Gaynanova da etkilikte hazır bulundu. Bir de katılmak istemelerine rağmen yoğun programlarından dolayı anma etkinliğine katılamayan Kırım Tatar Milli Meclisi Genel Sekreteri av. Namık Kemal Bayar ve Ankara Kırım Tatar Kültür ve Yardımlaşma Derneği üyesi Oya Deniz Çongar Şahin, Ayaz Tahir Türkistan İdil Ural Vakfı Başkanı Dr. Tülay Duran, etkinliğe katılamayacaklarını bildirip özür dilediler ve dualarının bizimle olduğunu belirtip katılımcılara saygı ve selamlarını ilettiler. Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı, Türkiye- Özbekistan Dostluk Derneği Başkanı Prof. Dr. Orhan Kavuncu: “Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” düsturuyla yola çıkan İdil-Ural Türklüğünün yeni nesil temsilcilerini kutluyorum. Türkiye kamuoyuna ilgili alanlarda bilinen büyüklerimiz yanında, isimleri daha az bilinen isimleri de bilmek, tanımak, onlara olan vazifemizin hiç olmazsa bir kısmını yapmak davanın ebedi olmasını sağlar. Bu şuurla hareket edip kadirşinaslık gösteren arkadaşlarımızı Roza Kurban hanımın şahsında tebrik ediyorum. Saniye İffet Ugan hanımın kabri başında sizlerle olamadığım için üzgünüm. Ama dualarımda yaşayanlar, ölenler hep varsınız. Bu yaptığınız kadirşinaslıktır. Sağolun.”, şeklindeki dilek ve temennilerini iletti.
“Esenlerin Kadrini, Ölenlerin Kabrini Bil” adlı etkinlik kapsamında önce Zakir Kadiri Ugan ve eşi Saniye İffet Ugan ile ilgili bilgi verildikten sonra katılımcılar tek tek fikirlerini beyan ettiler. Katılımcıların büyük çoğunluğu mezar yapımına maddi yardımda bulanan, emeği geçen şahıslar olduğundan yaptıkları katkının sonucu onları memnun etmişti. Ferit Baltacı: “Atalarını unutmayan, onların Türk Dünyasına verdikleri katkıları bugün de sürdürmek isteyen dostlarıma saygı sevgiler.”, dedi. Bu etkinliğe iştirak ettikleri için en mutlu olan insanlar hiç kuşkusuz Tataristan’dan gelen akademisyenlerdi. Aydar Heyretdinov konuşma yaparken heyecanını gizleyemedi: “Büyüklerimizin hayatlarını anlatırken ya da dinlerken onların yaşadıklarını kalbimizden geçiriyoruz, çok heyecanlıyım, ağlayabilirim” dedi. Etkinliğe katıldıklarının bir şans olduğunu dile getiren Mileüşe Gaynanova Türkiye’ye Kazan Tatar muhacirlerini araştırmak için geldiğinden böyle tesadüfün bir lütuf olduğunun altını çizdi. Bir yaşlık kızı Aybike ile etkinliğe katılan Cihan Temel “kızımın küçük yaştan itibaren büyüklerini tanımasını istiyorum, onun için ailece buradayız”, dedi. Mezarın yapımı esnasında defalarca mezarlığa giden ve her şeyi ile birebir ilgilenen Mustafa Gültekin de el birliğiyle yapılan bu işin büyük ve kutsal bir iş olduğunun altını çizdi.
Millet uğrunda yapılan her iş, her girişim millet nezdinde bir derstir. Mezar yenileme çalışmamız da bize birçok insanı tanıma, olaylar ile ilgili yorum yapma fırsatını verdi. Damlaya damlaya göl olur, atasözünden yola çıkarak başladığımız bu girişim başarılı bir şekilde sonuçlandı. Mezar yapımı için yapılan maddi yardımlar insanların bize olan güvenini tazeledi, gerektiğinde birlik olabileceğimizi, en önemlisi doğru yolda olduğumuzu gösterdi. Ayrıca dünyada iyi kalpli yardımsever insanların da var olduğunu doğruladı. Adlarının duyulmasını istemeyen mütevazı insanların adı bizde saklı kalacaktır. Diğer yandan Tatar adını taşıyıp da Kazan Tatar aydınlarının mezarlarının yapımında katkıda bulunmayan, aydınlarımızın adını dahi duymayan kurumların kuruluş amaçlarını ve Tatar ya da Tataristan adını taşımasını sorgulaması şarttır. Millete hizmet eden aydınlarımızı bundan sonra da son milliyetçi kalana dek anmaya, anlatmaya devam edeceğiz. Onları unutmadık, unutmayacağız ve her şeye rağmen unutturmayacağız. Zira unutmak ihanettir!