Osmanlının Dışişleri bakanı Fuat paşa’nın, Fransa İmparatoruna verdiği cevap meşhurdur.
"Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, dışarıdan sizlerin, içeriden bizlerin, devamlı tahribine direnebilmiş! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, bu devleti yıkamadık!"
Yaklaşan MHP Kongresi öncesi yazılıp çizilenlere, yapılan açıklamalara bakınca, Fuat paşa’nın sözlerini hatırlamamak elde değil. 43 yıl önce inşa edilen bu MİLLİ KALE’yi düşmanları dışarıdan, biz içeriden bir türlü yıkamıyoruz.
“Biz” derken, MYK üyesi olarak kendimi de buna dahil ediyorum.
Bu partinin başına gelenlerin yüzde biri bugün AKP veya CHP’nin başına gelmiş olsa idi, inanınız değil Kırk üç yıl, Kırk üç ay bile ayakta kalmaları mucize olurdu.
Başbuğ’un zamanından bugüne MHP’nin önündeki en büyük engel yine “bizler” olmuşuzdur. Birbirimizle uğraşmak en verimli faaliyetlerimizin başında gelir.
Türkün makûs talihini Azerbaycan’ın kudretli şairi Mirza Elekber Sabir ne güzel anlatmış.
“Onsuzda ki her çend ki yekser telefiz biz,
Öz kavmimizin başına engel kelefiz biz”
Birkaç ay sonra 10.Kurultayımızı yapacağız.
Kurultayların Türk Devlet geleneğinde çok önemli yeri ve işlevi vardır. Geçmişin muhasebesi yapılır, geleceğin yol haritası belirlenir.
Bu kurultaydan sonra, ülkemizde üç önemli seçim yapılacaktır. Bu seçimlere partiyi, 10.kurultayda seçilecek kadrolar hazırlayacaktır.
Türkiye hiçbir kurultayımız öncesinde olmadığı kadar sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Daha da zor günlerin bizleri beklediğini söylemek için ise kâhin olmaya gerek yok.
Kurultaylar demokratik ortamlardır.10.kurultayımızın da çok adaylı geçeceği belli olmuştur.
Mevcut yönetim ülkücü iradeden “devam” onayı isteyecektir.
Yönetime yeni talip olacaklar da, kendilerinin partiyi çok daha iyi yöneteceklerini anlatacaklardır.
Ülkücülerin de aklı var, mantığı var. Düşünüp, taşınıp bir karar vereceklerdir. Mesele bu kadar basittir.
Bunun dışındaki her türlü yol ve yöntem dargınlıkların daha da artmasına, birlik ve beraberliğin zedelenmesine neden olur ki, bu durum yapılacak her üç seçimi de olumsuz etkiler.
Bu hareketin selametini isteyen herkesin, bu süreçte son derece sorumlu davranması kaçınılmazdır.
Bugüne kadar geçen sürede Sayın Genel başkanımız kurultayımızın demokratik bir ortamda ve huzur içerisinde geçeceğini çeşitli vesilelerle ifade etmişlerdir.
Genel başkan adayı olması muhtemel arkadaşlarımızda saygılı ve ölçülü bir davranış sergilemektedirler.
Ülkücüler ise; Vatanın ve Milletin menfaati için iktidar istiyorlar. Kendisi için bir şey isteyen namert oğlu namerttir.
Hal bu iken, işgüzarlık yapıp kraldan çok kralcı kesilmek, tansiyonu yükseltecek, kafaları karıştıracak açıklamalar yapmak yersiz ve anlamsızdır. Komplo teorilerine, felaket senaryolarına gerek yoktur.
Hiçbir ülkücünün diğerine akıl verme veya “akıllı”olmaya davet etme hakkı da yoktur, yetkisi de. Kişinin aklı olmasa zaten “Ülkücü”olmazdı.
Ülkenin dört bir yanı alev almış yanıyor. Vatanın her köşesinden “Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini” sesleri yükseliyor.
Gözler MHP’ye çevrilmiştir. Bir başka değişle, Milletin gözü üzerimizdedir.
4 Kasım Kurultayına böyle bir atmosferde gidiyoruz.
Lütfen, klişe açıklamalardan, polemik yaratacak yaklaşımlardan, ülkücüleri ayrıştıracak tutum ve davranışlardan uzak durmaya gayret gösterelim.
Sonrası mı? Onu yüce yaradan bilir. ”Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.”