Sayın Erdoğan, son günlerdeki politikalarını iç kamuoyuna YAPAR hale geldi. Hangi ülke, öfkeyle, tehditle, “ey, hey!” diyerek sonuca ulaşmıştır? Bir zamanları kırmızı halılarla karşılanan Sayın Erdoğan, neden şimdi aynı saygıyı görmüyor? Acaba o günkü politikalarımı yanlıştı yoksa şimdiki mi? Yüzleşmesi gerekmiyor mu?
Türk dış politikası ne yazık ki, büyük bir çıkmaza girmiştir. Geçen yıl Rus uçağı düşürüldüğünde, “Bizzat emri ben verdim. Bugün olsa yine düşürürüz” gurur söylemlerinden, “Özür” söylemlerine ve uçağı düşüren de “FETÖ” idi savunma noktasına gelinmiştir.
Neden?
Batı ve AB bize adil davranıyor mu?
Elbette hayır. Batı ve AB’nin en büyük ideali, Türkleri Anadolu’dan atmak dolayısıyla da İslam’ı Anadolu’dan kovmak fikrindedir. Bu, onlarda fikri sabit hale gelmiştir.
Ama tarz ve üslup yanlış!
Sayın Erdoğan Batı ve AB’ye şiddetle karşı çıkmakta haklı. AB ve Batı’nın Türkiye’ye karşı çifte standart uygulaması kabak tadı verdi artık. Elbette bizim de alnımızda “keriz” yazmıyor.
Erdoğan Batı ve AP’na, “Siz bana diktatör diyorsunuz. Türkiye de insan hakları çiğneniyor, basın özgürlüğü yok, hukukun üstünlüğü kalmadı, kadına ve çocuğa şiddet had safhalarda, OHAL ile haklar gasp ediliyor” diye sızlanmakta. Bu hiddet ve tehditlerin ülke çıkarlarıyla uzaktan yakından alakası yok. Bunlar Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendini savunması ve iç kamuoyuna, “Bana sahip çıkın” kaygı ve endişesinin sonucudur.
AB Türkiye’yi müzakerelerden çıkarabilir mi? Bu çok uzak bir olasılıktır. Çünkü AB’nin hukuku gereği “Oy birliği” ile alınan kararların “oy birliği” ile iptali gerekmektedir.
Şimdi haklı olarak Sayın Erdoğan ve AKP’lilere şunu sormak gerekiyor: “Siz gerçekten de AB’ye girmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz?”
Madem istemiyordunuz? Öyleyse 2004 yılının 29 Ekiminde Türk ve İslam düşmanı Papanın heykelinin altında neden” Müzakere antlaşmasını” imzalamıştınız?
Türk insanı yönünü Batı’ya: yani medeniyete, kalkınmışlığa, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına saygıya, basın özgürlüğüne, çağdaşlığa dönmüştür.
Bunu bu saatten sonra kimseler geriye döndüremez. Türkiye’nin yücelmesi bana göre Hindistan’la, Çin’le, Pakistan’la olmayacağı da bir gerçektir.
AKP, Anayasa ve Başkanlık sisteminde neden MHP ile iş birliği yapmak istiyor?
Bunun en güzel cevabı, AKP’ye artık bu milletin en az % 50 si güvenmiyor ve bu kesim: okuyan ve düşünen bir kesim. Onun için AKP bu açığını MHP’yi yanına alarak ya da en azından onunla işbirliği yaparak kapatmak istiyor.
MHP’nin vatansever ve ülke çıkarlarını parti ve şahsi çıkarlarının üzerinde tuttuğunu bu asil ve necip milletin tamamı bilmektedir. İşbirliği yapmanın gayreti bundandır.
Esen kalınız.