Kim demiş bu iktidar Caferileri devlet kademelerinde önemli yerlere getirmez diye.İşte Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ açıkladı, Caferi hocalara “mele” kadrosu vereceklermiş!..
AKP döneminde, Caferilerin yoğun olarak yaşadıkları Kars ve Iğdır’da numunelikte olsa bir tane Caferi kurum müdürü bırakmamışlardır.
Vali, Müsteşar, Genel Müdür, Daire Başkanı, Bölge Müdürü, İl Müdürü olmaları sakıncalı görülen Caferilere bu iktidarın uygun gördüğü tek makam “mele”lik makamı oldu.
Bilindiği üzere 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan Tevhid-i Tedrisat kanunuyla Türkiye’de öğretim birliği sağlanmış, Tekke ve zaviyeler kapatılmıştı. Böylece Medrese eğitimi de son bulmuştu. Her türlü eğitim ve öğretim devletin denetimine, Milli Eğitim bakanlığının sorumluluğuna verilmişti.
Din eğitimi de İmam Hatip, İlahiyat Fakültesi ve Yüksek İslam Enstitülerinde öğretmenler ve bilim adamları tarafından verilmektedir.
Buna rağmen, doğu ve güneydoğunun bazı illerinde, kanuna aykırı olarak medrese eğitimi devam etmiştir. Bu medreselerde yetişen hocalara “mele”denilmektedir. Şimdi bu mele’lere kadro vererek, devlet görevlisi yapmak istiyorlar.
Kararın açıklanmasıyla birlikte, yıllardır İmam Hatipleri savunanlar bir anda televizyon kanallarında ”asıl din eğitimi medreselerde verilmektedir, İmam Hatip mezunları yetersizdir”demeye başladılar. Medreseleri ve” mele” liği yere göye sığdıramamaktadırlar.
Oysa biz İmam Hatiplilere öylesine güvenmiştik ki; Başbakanlık dahil, devletin bütün kademelerini onlara emanet etmiştik. Meğer yanılmışız. Anlaşılan önümüzdeki dönem “mele”başbakanlar ve bakanlar dönemi olacaktır.
Ne demek isteniyor, ne yapılmak isteniyor? Akla gelenler şunlar;
- Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının yanlış olduğu anlatılmak isteniyor.(yakında bir özür de bunun için gelirse şaşırmayalım)
- Bekir BOZDAĞ “mele”leri “sözleri toplumu harekete geçiren veya durduran”insanlar olarak tanımladı. İşte bu tür insanlar kadro verilerek, maaşa bağlanarak, AKP’nin kontrolüne alınmak isteniyor.
AKP iktidarı sendikaları etkisizleştirmiştir. Dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarını baskı altına almıştır. Zira buralar çok sesliliğin, dolayısıyla kontrolün zor olduğu yerlerdir.
Alırsınız bir “mele”ği kontrolünüze. O seçmene “dur diyince durur, ver diyince verir.”
Bu uygulama ile Caferi âlimlerini de “mele”yaparak, Caferilerin de AKP’ye oy vermelerini sağlayacak yolu açmak istiyorlar.
Bu proje tutar mı? Mümkün değil. Yanılgıları şuradadır. Muharrem ayı etkinliklerine bakarak Caferileri din aracılığıyla kullanılabilecek bir topluluk sanıyorlar.
Oysa Caferilerin ezici çoğunluğu Kerbela’nın onurlu duruşunun takipçileri olmakla birlikte, Milliyetçi, Atatürkçü, Türk kültür ve medeniyetini özümsemiş insanlardır.
Yakından tanıyanlar iyi bilir ki, en saf Caferi bile Bekir BOZDAĞ’ın kandıramayacağı kadar uyanıktır.
Tanınmış Caferi alimleri bu uygulamaya karşı olduklarını açıkladılar. Bir Caferi olarak ben de buna karşı çıkıyorum.
Âlimlerimize demek isterim ki, siz bu kadroyu kabul ederseniz, Bekir BOZDAĞ size bizim gibi ”Ağunt, ağa, Mir, Seyid, Hoca” demez. “mele” der haberiniz olsun.
İşte o zaman “mele”seniz bir türlü,”mele”meseniz bir türlü. İyisi mi? taş yerinde ağırdır.