Seçim sandığına kullandığımız her oy, bu toplumun bir ferdi olduğumuzun göstergesi oluyor. Konu, sorumluluğumuzu yerine getirirken izle(yeme)diğimiz yol KARAR(SIZ)LILIĞIMIZ.
“En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır!” diyor Charles Flory.
Kararsızlık o kadar büyük bir yorgunluktur ki, kişi enerjisini sağlıklı kullanamaz, ilerleyemez… Bu da eylemsizlik ve yorgunluk meydana getirir. Hâlbuki ‘YAŞAMAK’ eyleminin içinde ‘DOĞRU, kararlı ve cesur adımlar atmak’, başlı başına VAR olmaktır…
Lakin Var olmak kadar önemlidir, DOĞRU KARARların adamı olmak.
Aslına bakarsanız taraf olmak ve doğruya karar vermek göründüğü kadar basit bir süreç değildir. Öncelikle konu hakkında bilgi sahibi olacaksınız…
İyi ve doğru bir seçim yapmak istiyorsanız öncelikle daha evvel aldığınız kararlarda hatalı olduğunuzu gösterecek kanıtları görmezlikten gelmeyeceksiniz. Bu nokta da, siyasetin hafızasına başvuracaksınız.
Sizin olduğu kadar toplumun da değerlerini ve önceliklerini bilecek, bazı guruplar ve kişilerle tercihler konusunda neden ters düştüğünüzü iyi değerlendireceksiniz. Bu nokta da ilkeleriniz ve yaşanmışlıklar sizin en iyi yol göstericiniz olacaktır.
Bu adımlardan her hangi birisinde yaşadığınız aksama sizi, kararsız ve yanlışlar içinde bırakabilir…
Bir insan, karşıda ki insan istemedikten sonra ona, herhangi bir şeyi öğretemez, doğruları gösteremez. Öğrenme ve bilgilenme isteği duyacaksınız ki, kararsızlığınızı yok etmek üzere, en önemli adımı atmış olasınız. Bu nokta da, bilgileriniz kadar duygularınız da önemli olduğunu unutmayın. Tabi hangi duygulardan yararlandığınıza bakmak lazım… ÖZGÜVEN VE VİCDAN kendinize adil olmanızı öğütleyecek, yanlışların içinde olmanızı engelleyecektir.
BAĞIMLI KARARSIZLAR!
Bu arada kararsız gibi görünen aslında düşünce tembeli ve özgüveni yitik insanlar vardır ki biz bunlara bağımlı kişilikler diyoruz…
“Kendi adına başkalarının karar vermesini bekleyen bu kişiler, genellikle “içinde bulunduğum siyasi guruba ihanet edemem” bahanesine sığınırlar. Düşüncelerine hizmet olarak tanımladıkları bu duruşları, aslında onların bağımlı kişiliklerinin bir yapısıdır.”
Peki, bu bağımlı kararsızlığa neler yapabiliriz… Onların bu sözde kararsız gerçekte bağımlı halleri sizi çok fazla öfkelendirmesin. Bu süreçte karşınızda ki bu türden insanlara karşı koyacağınız sert tepkiler, kararsız kişilerin bağımlılığını daha da arttırabilir. Onlara kendi inandıklarınızı, bulunduğunuz noktanın önemini ve değerini anlatın… Önceliklerini, önem derecesine göre sıralamasını, kazanacaklarını ve kaybedeceklerini bu önem sırası içinde değerlendirmesini sağlayın.
Tabii ki asıl bilinmesi gereken, kötü bir kararın, hiç karar vermemekten daha iyi olduğudur…”Dur bakalım ne olacak” diyerek kaypak bir kişilik sergileyerek kararsız kalmanın da bir bedeli olduğu bilinmelidir.
Belirsiz ortamlar genellikle bizim değil başkalarının planlarını uyguladıkları alanların oluşmasına neden olur. Dolayısıyla bugünlerde yaşanan sorun insanların yeterince cesur olamaması, yaşamımızla ve toplumlumuzla ilgili doğruları değerlendirme noktasında ki sorumluluklarımızdan kaçıyor olmamız.
Son olarak, konuyu geniş bir zaman dilimi içinde ele almamız gerekmektedir.
Çokta fazla iyi niyet içinde olmadan, toprağın altının kaçınılmazlığını, açları, tokları, elimizde avucumuzda kalanları, satılanları, aldatılmışlıkları ve ihtiyaç listesine eklenen alakasız son isteği (BAŞKANLIK SİSTEMİNİ) bir daha gözden geçirin.
Sahi “neden bir referanduma gidiyoruz” sizce?