Türk Milletinin karşı karşıya kaldığı veya kalabileceği meseleler üzerine, aklımızın ve fikrimizin yettiği ölçüde yazıp duruyoruz.
Bu seferde kuvvetle muhtemel önümüzdeki günlerde yaşayacağımız sıkıntılara istinaden bazı konuları, kısa başlıklarla vermek ve 30 Mart 2014 Pazar günü yapılacak yerel seçimler öncesinde son bir uyarı yapmak istiyorum.
Birinci husus; Türk Milleti ve onun kurduğu devletler yüzyıllardır saldırı altındadır. Son örnek Kırım’dır. Irak ve Suriye Türkmenlerinin yaşadıkları halen gözümüzün önünde durmaktadır. Türkiye’de bundan nasibini fazlasıyla almaktadır.
İkinci husus; yukarıda bahsettiğimiz saldırılardan Türk Milletinin büyük çoğunluğu habersizdir. Ruhsal genetiğindeki hastalıklar nedeni ile bu saldırılar kısa aralıklarla tekrarlanmaktadır.
Üçüncü husus; Türk Milleti, asimilasyona yatkındır. Bu sebeble kendi öz yurdunda bile başkalaşmış ve kendine yabancılaşmıştır.
Dördüncü husus; Allah’a, Peygamber’e, Kur’ana olan aşkı istismar edilmiş ve İslam dini kullanılarak aldatılmış ve aldatılmaya da devam etmektedir.
Beşinci husus; dünya gerçekleri Türk Milletinden gizlenmiş, millet ve devlet yapısı her türlü saldırıya açık hale getirilmiştir.
Altıncı husus; Türk devletinin bürokrasisi, ordusu, emniyet güçleri ve istihbarat teşkilatları özellikle iç düşmanlardan memleketi koruyamamış ve aksine memleketimiz bir de işgale uğramıştır. Devlet tüm organları ile yenik düşmüştür.
Yedinci husus; Türk Milleti ve Türk Devletinin ekonomik acziyeti izahtan varestedir. Türkiye, ekonomik olarak küresel güçler ve işbirlikçileri tarafından işgal edilmiştir. Halk fakirlik ve açlık sınırında olup, yanlışa dur diyecek dermanı yoktur.
Sekizinci husus; Türk tarihine vakıf olanlar bilir, Türk Milleti ve onun devletleri çoğunlukla psikolojik harbe karşı yenilmiştir. Yine yolsuzluklara, hırsızlığa, rüşvete, ihanete rağmen iktidar destekçilerine bakınca, psikolojik harp uzmanlarının ne kadar çok çalıştığını da hep birlikte görmekteyiz.
Dokuzuncu husus; Türk Milletinin boynuna sureti haktan gözükenlerce yağlı ilmik geçirilmiş ve son hamle için sevinçle eller ovuşturulmaktadır. Bunun tarihi de 30 Mart olarak gözükmektedir.
Daha bunlar ve benzeri hususlarda çok şey belirtilebilir. İktidar – PKK ortaklığı somut bir şekilde ülkeyi bölünme noktasına getirmiştir. Hatta azmış bölücülerin, ne halde olduklarını bilmez bir şekilde Türk halkına fiili saldırı hazırlığında oldukları, dışa yansıyan diş bilemelerinden açıkça bellidir. Taraftarlarına 30 Mart’ın özerkliği inşa günü olduğu söylemektedirler. Bunun ana müsebbibi de AKP ve RTE iktidarıdır.
Türk toplumunun içinde bulunduğu şartlar, bize Sevr dönemi Türkiye’sini hatırlatıyor. Tam bir çöküş ve dağılma aşamasına kasden sürükletilmiş durumdayız.
Şimdi önemli olan Türk Milletinin yediden yetmiş yediye her ferdinin, bunun farkına varmasıdır. Eğer bu mümkün olmaz ise kaçınılmaz son bizi süratle gelip bulacaktır.
Türk Milletinin içine düşürüldüğü bu tuzaktan az bedelle ve en hafif hasarlı olarak kurtulmasının tek çaresi; 30 Mart 2014’te sandık başına giderek, AKPKK ortaklığını sandıkta ezip geçmekdir.
Bugün üzülerek ifade etmeliyiz ki; Türkiye, Türk Milleti ve diğerleri olarak ikiye bölünmüştür. Türk Milleti sandıkta, devletin ve toprakların sahibi olduğunu vereceği oylarla, dünyaya ilan etmelidir. Onun için istiklal ve istikbal günü; 30 Mart’tır diyorum.
Ne yazık ki; bunun için önümüzde tek bir seçenek vardır. O da; Türk Milletini ve Türkiye’yi, kimseyi ayırt etmeden kucaklayan Devlet Bahçeli ve MHP’dir. Ben onun için 30 Mart gününe, Türk Milletinin istiklaline ve istikbaline yeniden karar vereceğimiz bir gün gözüyle bakıyorum. Bu sebeble Türkiye, Türk Milleti, vatan, bayrak, mukaddesat, özgürlük diyorsak tek çaremiz; MHP’dir…
Bunları da bu fırsat tepilirse, tarihe bir not düşmek için yazıyorum. İnşallah biz yanılırızda ağır bedellerle yeniden tarih yazmak zorunda kalmayız…