“Türkiye’yi 50 yıl Türkler yönetmedi. Yabancı ajanlar tüm kurumlarda cirit attı”, “ülke her alanda yabancı ajan dolu. Özellikle gazetecileri kullanarak psikolojik harp yapıyorlar”, “Türkiye’yi 1950’den sonra, 50 yıl Türkler yönetmedi. ABD, Rusya, Almanya, İngiltere, İsrail ve diğerleri bizi rahat bırakmaz. Yöneticilere etkileri oldu”. Bunları ve benzerlerini söyleyen ben değilim. Bu tespitlerin hepsi, Türkiye’nin son 30 yılında en çok konuşulan isimlerinden biri olan eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün 14.Ağustos.2012 tarihli Takvim Gazetesi’ne verdiği röportajdan…
Türkiye’nin tomografisini çekebilecek evsabta bir adam olan Eymür, bunları niye şimdi söyledi? Neden Takvim Gazetesi’ni tercih etti? Bilemem… Kendisi de “Türk gazeteciler, her zaman yabancı istihbarat örgütlerinin hedefindedir. Çünkü toplumu yönlendirmek yani psikolojik harp için medya önemlidir” diyerek, hiç bir şeyin tesadüfi olmadığını kabul etmiş olmaktadır.
Eymür aynı şekilde, Türkiye’yi yöneten bu güçlerin, kendilerine karşı gelenleri de yok edeceğini üstü kapalı bir şekilde ima ediyor.
Bu açıklamalar malumun ilanından ibarettir. Bunları herkes biliyor ve söylüyor. Ama bunlara rağmen Türk halkı aldırış etmiyor. Belki bu aldırmazlığın altında, kendimizi bitmez tükenmez bir zenginliğin üstüne oturuyormuşuz, düşüncesi var. Ancak son zamanlarda meydana gelen hadiseler ve varılan nokta, Türkler açısından böyle bir zenginlik varsa bile bu zenginliğin tükendiğini bize gösteriyor.
Bu topraklarda yaşayanların adına “Türk” denildiği için devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Yani Türklerin memleketi…
Bu durum sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları ile de sınırlı değildir. Etrafımızdaki geniş topraklar, Türk ve akraba toplulukları ile mukimdir.
Bakmayın bizi 36 parçaya bölme çabalarına, Türkiye ve Türkler hakkında uluslararası kabul de bu yöndedir. Bu sebeple coğrafyamızda hayat sürenlerin %99’a yakın kısmının, sosyolojik manada bir milletin çocukları olduğu ve adına “TÜRK” denildiği şüphe götürmez bir gerçektir. Ancak ne var ki; bizi yönetenler, kendini asla Türk görmeyen %1’lik kesimden çıkmaktadır.
Bahsettiğimiz topraklar, yer altı ve üstü değerler açısından çok zengindir. Oluşturduğu ekonomik pazar ve insan kaynağı ise bölgenin ve dünyanın dengelerini değiştirecek güçtedir.
Böyle bir zenginlik üzerine oturan ve bu toprakların tapusunu elinde tutan Türkler; ne yazık ki, Eymür’e göre 50, bana göre en azından 200 yıldır bu toprakları yönetememektedir.
Türk topraklarındaki iktidar, uzun yıllardır Türk gibi gözükenler ile Türklüğünü yitirmiş olanların elindedir. Bu tarihi bir hakikattir. Onun için Atatürk, idareyi teslim ettiklerinizin “asli cevheri”ni arayın demek öğüdünü vermek zorunda kalmıştır.
Bunun bin türlü nedeni vardır. Ancak bu, bilinmeyen bir durum olmadığı için neden önlenemediği üzerinde durulmalıdır.
Kanaatime göre, Türk’ün kendi toprakları üzerinde yönetim erkini kaybetmesinin ve bunun farkında olmasına rağmen rıza göstermesinin nedeni, dini ve manevi değerlerinden sapmaya uğramış olmasıdır. Yani sosyo – psikolojik nedenler birinci sıradadır.
Hani “Türk titre ve kendine dön” derler ya, gerçekten Türk’ün titreyip kendine dönmesine büyük ihtiyaç vardır.
Mehmet Eymür’ü tanımam ve ne yaptığını bilmem. Ama günümüz koşullarına, Türkler açısından dikkat çekerek, önemli bir uyarıcılık yapmıştır.
Türkler artık içinde bulundukları durumu kavramalı ve kendi topraklarını, çocuklarının geleceği için yönetmeye başlamalıdırlar.
Bunun için her türlü kavga sona erdirilmeli, siyaset başta olmak üzere her yerdeki işgal bitirilmeli ve milli hedefler konmak sureti ile geleceğimiz garanti altına alınmalıdır. Türklerin iktidarı, Türkler bakımından artık kaçılmaz bir zorunluluktur.