Kürt Açılımı söylemi ile galası yapılan ve Türk siyasetini etnik çatışma zeminine oturtan dar alanda kısa paslaşmalar siyaseti bölücülüğün yüzyıl sonraki zirvesine ulaşmıştır. Bu zihniyet siyaset yaparken, televizyonların tartışma programlarında arzı endam ederken hakikatin yok edildiğini görüyoruz. Defalarca yalanlanan, aslı ortaya konulan belgelenen hakikatlerin yeniden inkârı üzerine kurulan ifadeler ne kadar çok tekrarlanırsa yalanların hakikatleri yok edileceği üzerine kurulan tiyatroyu izliyoruz. Oysa zırva tevil kaldırmaz…
Çoğunluk iktidarı belirleyebilir ancak hakikati belirleyemez… Bizim siyasetimizin temelini hakikati hâkim kılma arzusu ve inancı oluşturur. Hakikat mücadelesi yutkunarak yapılamaz…
Seyit Rıza’nın bir bölücü isyancı olduğu hakikati tarihin sayfalarında hakikati arayan gözlerce açıkça görülür…
Tatlı su kurnazı siyasetçilerin, Türk düşmanı satılık ağızların bu hakikati örtme gayretleri ile milletin dimağına yaptıkları tahrifat ancak Türk Milliyetçilerinin bugün olduğu gibi doğru tavrıyla yok edilecektir… O nedenle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bugünkü Tunceli ziyareti topluma doğru saiklerle anlatılabilmelidir…
doğru tavrıyla yok edilecektir…
O nedenle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ‘nin bugünkü Tunceli ziyareti topluma doğru saiklerle anlatılabilmelidir…
doğru tavrıyla yok edilecektir…
O nedenle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ‘nin bugünkü Tunceli ziyareti topluma doğru saiklerle anlatılabilmelidir…Çünkü bu ve bunun gibi doğru tavırlar değersizleştirilmek ve etkisizleştirilmesi için türlü yollar denenecektir. Bu devletin bağımsızlığını çalmaya çalışan hırsızın arsız olduğu aşikârdır… Bunun için her türlü imkânlar seferber edilecektir. Televizyon programlarında hatta adı “Karşıt Görüş” olan programlarda dahi sunucu dâhil tüm katılımcılar farklı kimliklerle katılsalar dahi hepsi Türk Milliyetçiliğine karşı tavır alacaktır. Siyaset kürsüsünde konuşan herkes özellikle “Kısa Adam ve Patronu” tüm imkânlarını seferber ederek Türk Milliyetçiliğine saldıracaktır.
Televizyon kanalları ülkücülere kapalıdır; Doğrudur…
Gazetelerin sayfaları ülkücülere kapalıdır; Doğrudur…
Emperyalizmin tüm unsurları ülkücülere saldırıdadır; Doğrudur…
Maddi imkânlar ülkücüler için kısıtlıdır; Doğrudur…
Ancak Necdet Sevinç’in dediği gibi; “Mücadelenin zamanı, mekânı, mesaisi yoktur. Felakete uğramak, suikastlara maruz kalmak, zindana atılıp ipe çekilmek mağlubiyet sayılamaz. Asıl mağlubiyet, bu felaketlerden yılıp, cesaret ve mücadele azmini kaybetmekle başlar ve gerçek bozgun da budur! …”
Tüm olumsuz şartlar altında bile olsa ülkücünün bu büyük mücadeleyi yapacak inancı, azmi ve dirayeti vardır. Türk Milliyetçilerinin doğru tavrı bu mücadeleye destek verecek Türk evlatlarına da mücadele azmi verecektir.
Bu ruhla milliyetçi mücadele büyüdükçe ‘Kısa Adam’ daha da kısalacaktır…