Ülkücülüğün Çerçevesi Üzerine: AKP’de Ne Kadar Ülkücü Var?

“Ülkümüzü niçin terk ettik?”/ “Ülkümüz var mıydı, yok muydu?” tartışmalarının arasında Ramazan Ayı içerisinde bir Anadolu şehrimizde yaşadığım bir olayı anlatarak konuya devam etmek istiyorum. Yıllar öncesinden dostumuz Ülkücü bir ağabeyimizle şehirde gezerken on yıllar öncesinden Ülkücü üniversite öğrencileri ile dost olan birisi ile karşılaştık. Yıllar bazı şeyleri değiştirmişti. Hal-hatırdan sonra arkadaşlardan birisi bu değişikliğe işaret ederek bu arkadaşın AKP Merkez İlçe Başkanı olduğunu söyledi. Siyasi tercihini bu şekilde yaptığını söyleyerek konuyu kapatabilirdi ama geçmişte yaşananların getirdiği mahcubiyetten dolayı kendini meşrulaştırma amaçlı olduğunu düşündüğüm şu konuşma geçti aramızda;
–  AK Parti’de çok MHP’li var.
–  MHP’li ise AKP’de ne işi var?
–  AK Parti’de çok Ülkücü var ya.
–  O Ülkücülüğü nasıl tanımladığına göre değişir.
–  AK Parti’de MHP’dekinden daha çok Ülkücü var.
–  Kardeşim, Mesut Özil Türk ama Alman Milli forması giyiyor, attığı gollerin hiç birisi Türkiye’ye yazmıyor!
–  …….
  Bu konuşmanın içerisinde bile o kadar çok çelişkiler ve kavram kargaşaları var ki… Sayın Müjdat Öztürk’ün yazdığı gibi Ülkücülüğün çerçevesini ilgilendiren kavram kargaşalarının yaşatıldığı bir süreci geçiyoruz. Kavramlarımızla oynanıyor, içleri boşaltılıp yerine yeni muhtevalar konulmaya çalışılıyor. Kavramlarla oynayanlar aslında aynı zamanda kutsallarımızla oynuyorlar. Kavramlara sahip çıkmak mevzilere ve kutsallara sahip çıkmaktır. İçi boşaltılarak ortaya karışık şeklinde sunulan en değerli kavramlarımızın başında geliyor; Ülkücülük… O nedenle, “Çerçevesi kalın hatlarla çizilemedi yaşanan gelişmeleri yorumlamakta gecikildiği için hala bir ülkünün izini sürüyor varlığını tartışıyor, farklı ve bağımsız Ülkücülerle boğuşmak zorunda kalıyoruz.” *
  Ülkücülük, sosyal hayatımızda küreselleştirilmekte/sınırları kaldırılmaktadır. Toplumda her kimliğin belirgin öğeleri varken, Ülkücülük için sadece bozkurt işareti yapmak seviyesine indirgenen bir algı düzeyi oluşturuluyor. Buna menfi anlamda bizim de katkımızın olduğunu üzülerek belirtmek gerekir. Mühendis olmanın, avukat olmanın, doktor, boyacı, çaycı vs olmanın ölçütleri vardır. Cemaatçi, mason, liberal olmanın da belirleyici özellikleri vardır. Peki, Ülkücü olmanın belirleyici özellikleri, ölçütleri, sınırları nedir? Mevcut algıdaki ölçüt ve sınırlar ne kadar doğrudur? Hangi ilkeler toplamını hayat nizamı olarak seçenlere Ülkücü diyoruz? Neden Ülkücünün eskisi yenisi, bağımsızı farklısı, liberali muhafazakârı olur da mesela Nurcunun eskisi yenisi olmaz? Elbette, Ülkücü olmak geçer akçedir ancak başına mutlak bir tamlayıcı ister(!).  Bu tamlayıcılardan bizim tercihimiz yalnızca maalesef en geçersizi(!) olan TÜRK ÜLKÜCÜLÜĞÜ olacaktır.
  Burada önemli olan Ülkücülüğü, geniş kitlelerin anladığı gibi anonim bir türkü algısına terk mi edeceğiz? Yada , “Ülkücü başka partilerde siyaset yapabilir mi?”, “her MHP’li Ülkücü müdür?”, “Ülkücülük MHP’nin tekelinde midir?” ya da “MHP Ülkücülüğün tekelinde midir?”, Biz Ülkücü diye kime deriz?” diye uzayıp giden soruları görmezden gelerek bünyenin şişmesinden fayda mı umacağız? Yoksa önümüzdeki yüzyılları Türkçe yazacak Türk Ülkücülüğünü Türk gençliğin beyninde ve gönlünde yeniden inşa edecek miyiz? Gelecek bizim bugün alacağımız tavra göre şekillenecektir.
Unutmadan, AKP’de ne kadar Ülkücü var sizce?….
 
 

·  Müjdat Öztürk, Ülkücülüğün Çerçevesini Kim Çizecek? www.2023istanbul.com

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!