12 Haziran seçimlerine doğru giderken Ülkücü Hareket’te kuvvetli bir hedef birlikteliği oluşmaya başladı. Bu birliktelik camiaya bir heyecan vermiştir. Bununla birlikte Sayın Devlet Bahçeli’nin bir soruya verdiği “Ülkücü MHP’de olur!” cevabı, başta Sayın Suat BAŞARAN olmak üzere bazı ülküdaşlarımız tarafından farklı açılardan güçlü bir şekilde değerlendirildi. Bu yazıları, ‘hedef birlikteliği’ iradesini ortaya koyan Ülkücü Hareket’in ‘kavram birlikteliği’ arayışı olarak görüyor ve önemsiyorum. Bu aynı zamanda Ülkücü Hareket’in kendisine olan özgüveninin ve güçlü enerjisinin de göstergesidir. Bu nedenle Rabbini bildiğinden haddini de bilen bir Ülkücü olarak konuya katkı sağlamak amacı ile görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Ancak bu arzu, ne ülkücülük tanımı yapmak arzusudur ne de kendini otorite gören bakış açısından kaynaklanır. Ortaya koymaya çalışacağım tanım ve tanımlamalar Ülkücü Hareket’in ‘kavram birlikteliği’ arayışına katkı sağlamak amaçlıdır.
Ülkücülük, kelime anlamı olarak bir ülküye yönelmişliğin adıdır. Basit manada bakıldığında bu ülküler kişilerin kendi hayatları için belirlediği hedefler ve bu hedeflere yönelmekte bir anlamda ülkücülük olarak adlandırılabilir. Ülkücü, hayatını yaptığı işi en iyi yapan olmak düsturu üzerine kurar. Mesleği ne ise, ne iş yapıyorsa onu en iyi yapmak idealinde olan insandır. Ülkücü; –en son mükemmel insanın Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) olduğunu bilerek– mükemmele yönelmenin erdemini taşıyan insandır. Ülkücülük, bu erdemi hayatın her safhasına hâkim kılarak Türk Milletine ve insanlığa hizmetin siyasal zeminde yansımasıdır. Siyasi tarihimizde Türk Milliyetçiliği ile yer bulan “Ülkücülük” ; Türk Ülkücülüğüdür ki bu Türk Milletinin menfaatlerini diğer menfaatlerin üzerinde tutma ön kabulü ile başlar. Türk Milletinin bekasını sağlamak için bir siyasal program çerçevesinde ter dökmekle devam eder. Bu noktadan bakıldığında ülkücülüğün, iki boyutu vardır; birincisi iman, ahlak ve töre esaslı erdemler silsilesi, ikincisi ise bu erdemleri temel olan hizmete dayalı bir siyasal programdır.
Birinci boyut; “Erdemler silsilesi”
Ülkücü Hareket’in geçmişinde bu erdemler silsilesini vurgulayan önemli sloganlar kullanılmıştır. “Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti” ve “Tanrı Dağı kadar Türk, Hıra Dağı kadar Müslüman’ız!” bu vurguyu en güçlü şekilde yapan sloganlardır. Ülkücülük; Türk töresini ve kültürünü, İslam iman ve ahlakı ile yoğurarak tarihin en büyük medeniyetini oluşturan anlayış, kavrayış ve yaşayışın adıdır… Ülkücülük; geleneklerine bağlı müreffeh ve güçlü bir gelecek inşa etmektir. Ülkücülük; teknolojinin en güçlü imkânlarını Süleymaniye’nin duvarındaki işlemelerle birleştirerek yeni hayranlıklar doğuracak estetiktir. Kökü mazideki ati olan Ülkücü Hareket, sosyal hayatın her safhasına bu erdemleri yerleştirmeyi, hâkim kılmayı hedefler.
İkinci boyut; “Siyasal program”
Öte yandan 1960’lı yıllarda siyasi yapılanmaya giren Türk Milliyetçiliği, ‘Ülkücülük’ kavramı ile birlikte 9 Işık Doktrini’ni de siyasi hayatımıza kazandırmıştır. 9 Işık ortaya konulduğu dönemin şartları göz önüne alındığında radikal – reformist yapıya sahip bir siyasal programdır. 9 Işık, toprak reformundan teknolojik yatırıma, köy kooperatiflerinden eğitim politikalarına bir kısmı bugün gerçek olan çözümleri ilk öneren siyasi program olarak oldukça reformist, ‘Orta öğretimde Kur’an-ı Kerim dersleri konulmalıdır’ diyecek kadar radikal ve kararlıdır. Ancak 9 Işık Doktrini’nin temellerini Gökalp ve Atsız’ın attığı göz ardı edilmemelidir. 20. yüzyılın başlarından beri olgunlaşan Türk Milliyetçiliğinin siyasal çözüm önerileri, 9 Işık Doktrininde hayat bularak siyasal bir program haline dönüşmüştür. Dolayısı ile ‘9 Işık’ yalnızca MHP yönetim kadrosunun değil, Türk Milliyetçiliğinin yüzyılın son çeyreğinde ortaya koyduğu reçetedir. O nedenledir ki Türk Milliyetçileri bu reçeteyi yazan Alparslan Türkeş’e ‘BAŞBUĞ’ demiştir. “9 Işık Doktrini”, bu nitelikleri ile Türk Milliyetçilerinin ortak değeri ve siyasal programıdır.
İki boyutun kesişim kümesi; “Ülkücülük”
Elbette İslam anlayışı ve Türk Kültürü gibi çok kapsayıcı değerler olduğundan iman, ahlak, töre esaslı erdemleri yaşayan onlara bağlı birçok insan vardır. Toplumda ülkücülerden başka da bu değerleri savunan yaşayan insanlar olması doğaldır. Bununla birlikte 9 Işık Doktrininin uygulayıcısı MHP’nin aldığı oyun sayısal değerine bakarak görürüz ki; siyasal programa bağlı da çok çeşitli anlayışa sahip insanlar da vardır. Ülkücülük; siyasal programa bağlı insanlarla, iman, ahlak ve töre esaslı erdemlere sahip anlayış, kavrayış ve yaşayışa bağlı insanların kesişim kümesidir. Bu kesişim kümesini şöyle tanımlayabiliriz;
Türk Milleti’nin bekasını 9 Işık Doktrini doğrultusunda sağlamaya çalışan erdemli insanlara ÜLKÜCÜ denir.
Türk Milliyetçiliğinin siyasal programını savunan, onu hayata geçirmek üzere çalışan tek parti MHP olduğundan ve siyasal programa bağlılık olmadan da Ülkücü olunamayacağından “ÜLKÜCÜ MHP’DE OLUR…”
