“İslamlaşıyor muyuz, Araplaşıyor muyuz?” başlıklı yazımda özellikle son otuz yıldır ülkemizde İslamlaşma adına yoğun bir Araplaşma sürecinin yaşandığını açıklamaya çalışmıştım. Evet, maalesef, halen İslamlaşma adına yoğun bir Araplaşma süreci tüm hızıyla devam etmektedir. Bu gidişe mutlaka “Dur” denilmesi olmazsa olmaz bir mecburiyettir. Çünkü, bu gidişat nedeniyle Yüce Dinimiz İslam asıl zararı gördüğü gibi, IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin vücut bulması için zaruri olan bataklık ortamı da bu gidişat nedeniyle kolaylıkla oluşmaktadır.
Yukarıda açıkladığımız kötü gidişatın önlenebilmesi dosdoğru bir İslamlaşma ile mümkündür. Ben buna “Araplaşmadan İslamlaşmak” diyorum. Peki, acaba, Araplaşmadan İslamlaşmak nasıl mümkün olabilecektir? İşte, yazımızın konusu budur.
Araplaşmadan İslamlaşmak için öncelikle yapılması gereken, Devlet okullarında, Devlet denetimi altındaki özel okullar ile Devlet denetimindeki resmi ve özel Kur’an Kurslarında Arapça Kur’an öğretiminin yanında ve ona paralel olarak Kur’an_ı Kerim’in Türkçe anlamıyla öğretilmesine başlanmalıdır. Bu, özellikle Arap hayranı çevreler tarafından kötülenmeye, engellenmeye çalışılacaktır. Ne kadar kötüleme ve engelleme yapılırsa yapılsın bundan kesinlikle taviz verilmemeli, geri adım atılmamalıdır. Okullarda ve Kur’an kurslarında yapılacak Türkçe Kur’an eğitiminin yanında televizyonlarda bu tür programların yapılması zorunlu hale getirilmelidir. Bundan başka isteyenler için Halk Eğitim Merkezlerinde Arapça Kur’an Kursları ile birlikte Türkçe Kur’an Kursları açılmalıdır.
Araplaşmadan İslamlaşmak için yapılması gereken ikinci iş, halen piyasada mevcut hadislerin Kur’an-ı Kerim’e uygunluk incelemesi yapılarak mevzu, yani uydurma hadislerin ayıklanmasıdır. Bu çok önemli bir iştir. Bu nedenle titizlikle seçilmiş ehliyetli din bilginlerinden oluşturulacak bir komisyon marifetiyle bu iş gerçekleştirilmelidir.
Araplaşmadan İslamlaşmak için yapılacak üçüncü iş, gene titizlikle seçilmiş ehliyetli din bilginlerinden oluşacak bir komisyon marifetiyle çağımızda yaşanan milli ve evrensel sorunları da kapsayacak şekilde yeni bir Kur’an-ı Kerim tefsirinin hazırlatılmasıdır.
Araplaşmadan İslamlaşmak için yapılacak dördüncü iş, ehliyetli, aydın din bilginlerinin katıldığı bir Din Şurası toplayarak günümüzde yoğun bir şekilde yaşanan “İslam’da mezhepler farklılığı ve çatışması” konusu ve benzeri tartışmalı konulara herkesin kabul edebileceği ortak çözümler aranmalıdır.
Araplaşmadan İslamlaşmak için yapılacak beşinci iş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu amaçla yeniden teşkilatlandırılmasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece sünni Müslümanlara değil, alevi Müslümanlara da hitap edecek, Onlara da hizmet edecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Araplaşmadan İslamlaşmak için yapılacak altıncı iş, yeniden teşkilatlandırılacak Diyanet İşleri Başkanlığı kanalıyla tarikat ve cemaat ismi vermeden İslam’a uygun tarikat ve cemaatların tanımları yapılmalı, bunların halka ulaşması sağlanmalıdır.
Araplaşmadan İslamlaşmak için yapılacak yedinci iş, yeniden teşkilatlandırılacak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eşgüdümünde İlahiyat Fakültesi Hocalarının da katılacağı bir komisyon tarafından dinimize ve Müslümanlara zararlı, yıkıcı dini akımlar, dini oluşumlar hakkında kitap yazımı, konferanslar verilmesi, televizyon programları hazırlanması vb. çalışmaların yapılarak halkın bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.
Araplaşmadan İslamlaşma için benim söyleyebileceklerim özetle bu hususlardan oluşuyor. Benim söylediklerime eklenecek daha birçok değerli fikirler vardır. Benim yapmak istediğim, bu konuda zihinlerde bir beyin fırtınası başlatabilmektir. Elbette, bu fikirler tartışılarak, müzakere edilerek daha da olgunlaştırılacaktır.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız hususlar gerçekleştirildiğinde milletimizin kafası aydınlanacaktır. Bu çalışmalar milletimize özellikle şu hususlarda faydalı olacaktır:
1- Milletimiz, Yüce Dinimiz İslam’ı asıl kaynağından dosdoğru öğrenme imkanı bulacaktır.
2- Milletimiz, dinini dosdoğru öğrenmekle din istismarcılarının aldatmasından kurtulacaktır. Bu sayede din istismarcıları halkımızı sömürerek kendilerine ticari ve siyasi menfaat sağlama imkanını kaybedeceklerdir.
3- Hizbullah, IŞİD, EL KAİDE vb. terör örgütleri ülkemizde yerleşme, militan bulma, terör eylemi yapma imkanlarını kaybedeceklerdir. Bu, sonuçta ülkemizin barış ve güvenlik ortamının iyileşmesine katkı yapacaktır.
4- Milletimiz, dinini doğru bir şekilde öğrenmesi sonucunda ülkemizde yaşanan çatışmalar yerini uzlaşmaya, kardeşliğe, dayanışmaya terkedecek, bu sayede milli birlik ve beraberliğimiz güçlenecektir.