Siyasî Kürtçülerin Yalanları -2

Siyasi Kürtçüler’in yalanlarından birisi de “Atatürk, Kürtlere  ‘Özerklik Sözü’ vermiş, daha sonra bu sözünü tutmamıştır.” yalanıdır. Siyasi Kürtçüler’in bu yalana zemin oluşturan 4 adet iddiaları vardır. Bu iddialar şunlardır:

1-22 Ekim 1919’da İstanbul Hükümeti’yle Temsil Heyeti arasında yapılan Amasya  Görüşmeleri sonrası hazırlanan 2. Protokol’e göre Atatürk Kürtlere özerklik vaat etmiştir.

2-Koçgiri İsyanı sonrası 1921 Haziran ayında TBMM’de yapılan gizli oturumda Kürtlere özerklik verilmesi kararı alınmıştır.

3-TBMM’nin 10 Şubat 1922 günlü gizli oturumunda Kürtlere özerklik verilmesi kararlaştırılmıştır.

4-Atatürk, 1923 yılı Ocak ayında yaptığı İzmit Gezisi’nde “Kürtlere Özerklik verileceği” vaadinde bulunmuştur.

Bu iddiaların dördü de tamamen yalandır. Bunların yalan olduğu iddiamızın altını doldurmak için gerekli açıklamaları yapmalıyız. Bu açıklamaları yapmazsak Siyasi Kürtçüler’in durumuna düşebiliriz. Çünkü, bir iddia ortaya koyan iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Kişi, iddiasını ispatlayamadığı zaman yalancı olur. İşte, bu konudaki açıklamalarımız:

1-Atatürk, Nutuk’ta söz konusu 2. Protokolü açıklamıştır. 2. Protokol’ün metni şöyledir:

“Bildirinin birinci maddesinde düşünülen ve kabul edilen sınırın, en az bir istek olmak üzere elde edilmesi gerektiği kabul edildi.

Kürtlerin bağımsızlığını gerçekleştirme amacını güder gibi görünerek yapılmakta olan karıştırıcılığın önüne geçmek uygun görüldü. Şimdi yabancıların elinde bulunan bölgelerden Kilikya’yı Arabistan ile Türkiye arasında bir tampon devlet meydana getirmek için anayurttan ayırmak istendiği söz konusu edildi. Anadolu’nun en koyu Türk ortamı ve en verimli zengin bir bölgesi olan bu toprakların hiçbir yolla ayrılmasının kabul edilemeyeceği; Aydın ilinin de aynı kesinlikle ve yeğlikle yurdun bölünmez parçalarından olduğu ilkesi genel olarak kabul edildi.”

Kesinlikle yukarıda metnini verdiğimiz 2. Protokol’den “Kürtlere Özerklik verileceği” anlamı çıkarılamaz. Bu metinden böyle bir anlam çıkacağı iddiasında bulunan kişiyi hemen akıl hastanesine yatırmak zorunludur. Böylece bu yalanın temelini oluşturan iddialardan birincisini çürütmüş olduk.

2-TBMM’de 1921 yılı Haziran ayında sadece bir adet gizli oturum yapılmıştır. Bu gizli oturumun tarihi 27 Haziran 1921’dir. Bu gizli oturumda Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal TENGİRŞEK’in yurtdışında yaptığı görüşmeler ile yurda döndükten sonra yaptığı görüşmelerin ve Fransızlarla  yapılacak barış anlaşması ile İngilizlerle yapılacak esir değişimi anlaşmasının müzakereleri yapılmıştır. Bu gizli oturumda “Kürtlere özerklik verilmesi” konusunda kesinlikle bir görüşme yapılmamış, bu yönde bir karar alınmamıştır. 

Yukarıda yaptığımız açıklama ile ikinci iddiayı da çürütmüş olduk.

3-1922 yılı Şubat ayında TBMM’de iki adet gizli oturum yapılmıştır. Bu oturumların tarihleri 9 Şubat ve 11 Şubat’tır. 10 Şubat 1922 tarihinde yapılmış bir gizli oturum yoktur.

Bu açıklamamızla üçüncü iddiayı da çürütmüş olduk.

4-Atatürk 16-17 Ocak 1923 tarihinde İzmit’e bir gezi yapmıştır. Atatürk, bu gezisinde İstanbul’dan gelen gazetecilerle görüşmüştür. Bu görüşmeler sırasında Akşam Gazetesi yazarı Falih Rıfkı ATAY’ın bir sorusu üzerine şu cevabı vermiştir:

“Musul, milli sınırlarımız içindedir. Bu milli sınır deyişini de ben bulmuştum. Musul’u da kendi topraklarımız içine alan sınıra milli sınır demiştim. Gerçekten, o zaman Musul’un güneyinde bir ordumuz vardı. Fakat biraz sonra bir İngiliz kumandanı gelmiş ve İhsan Paşa’yı aldatarak orada oturmuş. Musul, bizim için çok önemlidir. Birincisi Musul’da sınırsız servet oluşturan petrol kaynakları vardır. İkincisi onun kadar önemli olan Kürtlük Sorunudur. İngilizler, orada bir Kürt Hükümeti kurmak istiyorlar. Bunu yaparlarsa, bu düşünce bizim sınırlarımız içindeki Kürtlere de yayılır. Buna engel olmak için sınırı güneyden geçirmek gerekir.”

Atatürk’ün bu açıklamasını okuyan orta zeka düzeyindeki bir kişi bile Atatürk’ün Kürtler arasında ayrılıkçılık isteklerine karşı daha o zaman kesin tedbirler düşündüğünü çok rahat anlayacaktır. Ayrılıkçı bir Kürt Hareketini önlemek için böyle kesin tedbirler düşünen bir kişinin Kürtlere özerklik vaat etmesi mümkün olabilir mi? Elbette olamaz.

Böylece dördüncü iddianın da temelsiz ve içinin boş olduğunu ispatlamış olduk. Bu kadar açıklamadan sonra çok rahat olarak şunu söyleyebiliriz: “Atatürk, Kürtlere  ‘Özerklik Sözü’ vermiş, daha sonra bu sözünü tutmamıştır.” iddiası  YALANDIR, HEM DE KUYRUKLU BİR YALAN!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!