Güneydoğu’da Devlet Yok!

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ, konuşmalarında “Güneydoğu Anadolu Bölgemiz’de Devlet otoritesinin kalmadığını, PKK’nın Devletin bıraktığı boşluğu doldurduğunu, Vali ve Kaymakamların ortalıkta görünmediğini, sadece polislerimizin canlarını siper ederek teröristlerle mücadele etmeye çalıştıklarını, ancak Devletin gücü yanlarında olmayınca bu mücadelede başarılı olamadıklarını” sık sık vurguluyor. Sayın Devlet BAHÇELİ, bu tespitinde son derece haklı. AKP İktidarı, özellikle son zamanlarda bölgede insiyatifi tamamen PKK’ya bırakmış durumda. 20 Mayıs Cuma günü internet sitelerinde ve gazetelerde bu konuya ilişkin bir haber gözüme ilişti. Devletin Güneydoğu’da içine düşürüldüğü trajik durumu çok çarpıcı bir biçimde anlatan bu haberi sizlerle paylaşmak, sonra da bu konudaki düşüncelerimi açıklamak istiyorum. Haber şöyle:
DİYARBAKIR merkez Sur Belediyesi, Temizlik ve Fen İşleri Müdürlüğü’nde çalıştırılmak üzere hizmet alımı yolu ile alınan taşeron işçilerde Türkçe’nin yansıra, Kürtçe’nin Kurmanç ve Zaza lehçelerinden en az birini bilme zorunluğu getirmiş. Bu dillerden birisini bilmeyenler işe alınmayacakmış.
 Bu belediyenin BDP’li, yani PKK’lı olduğunu açıklamaya ihtiyaç yok. Zaten, ancak BDP’li Belediyeler böyle ihanet ve bölücü icraatlarda bulunabiliyorlar. DİYARBAKIR merkez Sur Belediyesi’nin temizlik işçisi olarak işe alınacak kişilerde Kurmanç ve Zaza lehçelerinden en az birini bilme şartı araması açıkça Anayasaya, Üniter-Ulus Devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okumadır. Bilindiği üzere Belediyeler,  Devlet Bütçesinden İller Bankası kanalıyla aktarılan ödeneklerden ihtiyaçlarını karşılamakta, harcamalarını bu ödenekler vasıtasıyla yapmaktadırlar. Bu husus, Belediyelerin ekonomik yönden Devlete muhtaç olduklarını göstermektedir. Peki, nasıl oluyor da bir belediye, ödeneğini temin eden Devletine meydan okuyabiliyor? Devlete meydan okuyan bu belediyenin başkanı, görevlileri bağlı ve muhtaç oldukları merkezi yönetimden niçin korkmazlar? Bu soruların mutlaka cevaplanması gerekmektedir. Elbette, bu soruların birinci muhatabı Hükümet’tir. Ancak, nedense Hükümet üyeleri bu konuda dut yemiş bülbülden farksız.
Normal şartlarda hemen bu uygulamayı yapan Belediyeye mülkiye müfettişlerinin gönderilerek soruşturma başlatılması ve Belediye Başkanı’nın soruşturma sonuçlanıncaya kadar açığa alınması gereklidir. Çünkü, AKP ve BDP dışındaki partilere ait belediyelerde uygulama böyledir. AKP’li belediyelerde soruşturma açılmaması bir dereceye kadar makul görülebilir. Ancak, BDP’li Belediyelerin  Devlete meydan okudukları, terör örgütünü açıkça destekledikleri halde  aynı şekilde soruşturma açılmaması hiçbir gerekçe izah edilemez.
AKP Hükümeti’nin BDP’li Belediyelerin yaptıklarını görmezden gelmesi ancak ve ancak Hükümetle ÖCALAN arasında yapılan müzakerelerde bir anlaşma yapılmış olması ile izah edilebilir. Fakat, bu izah elbette hoş görülecek bir izah olamaz. Aksine, bu izah başta Tayyip ERDOĞAN olmak üzere tüm Hükümet üyelerinin YÜCE DİVAN’a gönderilmelerini gerektiren bir husustur. Çünkü, terör örgütü lideri ile doğrudan veya dolaylı görüşmeler yapmak yüce divanlık bir suçtur.
Bu konuda söylenecek son söz AKP Hükümeti’nin insiyatifi PKK’ya bırakmasıyla Güneydoğu Anadolu Bölgemiz’de Devlet Otoritesi kaybolmuş, otorite tamamen PKK’ya geçmiştir. Sayın BAHÇELİ’nin ifade ettiği gibi GÜNEYDOĞU’DA DEVLET YOKTUR. Vatandaşlarımız 12 Haziran’da oylarını kullanırken mutlaka bu hususu dikkate almalı, oylarını Türkiye’nin her yerinde Devlet Otoritesini yeniden tesis edecek olan MHP’ye vermelidirler. Bunu sağlamak için de tüm ülkücüler 12 Haziran gününe kadar canla başla bu gerçeği vatandaşlarımıza anlatma gayretini sürdürmelidirler.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!