Fethullah Gülen’le İlgili Cevaplanması Gereken Sorular (4)

“Pek Muhterem Papa Cenapları,
Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatıalilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.
Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.
İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır.
Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah’a aittir ve din Allah’tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloğa yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir.
Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.
Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetlerarası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinler arası diyalog konusunda Vatikan’ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.
Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu’daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlikler önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel’in, cenaplarının ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs’ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir.
Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile, ilki Washington DC’de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa’nın doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.
Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim’in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran’da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi’ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şumullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.
Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb’e şükürler olsun.
M. Fethullah Gülen / Rabb’in aciz kulu / 9 Şubat 1998”
 
Yukarıda tırnak içinde koyu renkle yazılmış satırlar Fethullah GÜLEN’in 9 Şubat 1998 tarihinde Papa ile görüşmesinde Papa’ya sunduğu mektup.Yazı dizisinin ikinci bölümünde bu mektuptan bahsetmiştim.Bu mektup  10 Şubat 1998 tarihli Zaman Gazetesi’nde ve Aksiyon Dergisi’nin 1998 Şubat sayısında yayınlandı.Bu mektupta da bizleri şaşırtan çok ilginç ifadeler var.Fethullah GÜLEN’i iyi tanıyabilmek için mektubu dikkatlice okumak,sonra da üzerinde sesli düşünmek,yani bazı sorular sormak gerekiyor.Ben,bunu yaptım ve mektupla ilgili çeşitli sorular sordum.Her yazıda olduğu gibi bu soruları da siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.
İşte sorularım:
 
1-Mektuptaki ifadelerden Fethullah Hoca’nın kendisini Türkiye Müslümanlarının temsilcisi gibi gördüğü anlaşılıyor.
·  Fethullah Hoca,Papa’yı hangi sıfatla ziyaret etmiştir.
·  Fethullah Hoca’ya böyle bir yetkiyi kim vermiştir?
·  Böyle bir yetki verilmediyse Fethullah Hoca’nın bu davranışı yetkisi olmadan kendini Türk Müslümanlarının temsilcisi saymak değil midir?
 
2-Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olduğuna göre Diyanet İşleri Başkanına bile Müslümanların temsilcisi sıfatının verilmesi hukuken mümkün değilken,
·  Fethullah GÜLEN’in kendisini Türkiye Müslümanlarının temsilcisi konumunda görmesi laikliğe aykırı bir davranış değil midir?
·  Bu davranış,kanunlarımıza göre suç değil midir?
 
3-Mektupta geçen “İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır.Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir.Müslüman dünyası, İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır.” cümleleri,
·  Müslümanlara yapılmış ağır bir hakaret değil midir?
·  Ve bu söz aynı zamanda Müslümanlık adına Hristiyanlardan özür dilemek anlamına gelmez mi?
·  1,5 milyarlık İslam Alemi’nin bunu kabul etmesi düşünülebilir mi?
·  Fethullah GÜLEN,bu mektubuyla Müslümanları küçük düşürdüğünün farkında mıdır?
 
4-Türk Halkının büyük bir çoğunluğunun Papa’yı tanımadığı,tanıyanların da en ufak bir sempati beslemediği bilindiği halde  mektupta geçen “Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir.” cümlesi,
·  Türk Halkı’na yapılmış büyük bir haksızlık değil midir?
·  Gene,mektupta “Türk Halkı” tabiri yerine “Anadolu halkı” tabirinin kullanılması Türk Milleti’ni yok saymak anlamına gelmez mi?
 
5-Fethullah GÜLEN,mektubunda dünya başkentlerinde konferanslar serisinin düzenlenmesini, ikinci serinin zamanı için Hz.İsa’nın doğumunun 2000.  Yılının dikkate alınmasını teklif etmiştir.
·  Peki,Fethullah GÜLEN,sevgili peygamberimiz veya İslam Tarihi açısından önem taşıyan bir tarihi niçin teklif etmemiştir?
·  Fethullah GÜLEN’in bu davranışı en hafif tabiriyle Hristiyanlar karşısında aşağılık kompleksine kapılmak değil midir?
·  İslam en son din olduğu ve gelişiyle Museviliği ve Hristiyanlığı geçersiz kıldığı halde bu davranış kendini Müslümanların lideri gibi gören Fethullah GÜLEN’e yakışan bir davranış mıdır?
 
6-Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın dinini dünyanın her tarafına yaymak her müslümana farz kılındığı halde Fethullah GÜLEN’in üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etme düşüncesi Cenab-ı Hak’kın emrine aykırı davranmak değil midir?
 
7-Fethullah GÜLEN,mektupta Papa’ya öğrenci değişimini teklif ediyor.İslam Alemi’nin İslam dinini yaymak anlamında misyonerlik yapmak için organize olmadığı,bunun karşısında Hristiyan Alemi’nin Hristiyanlığı yaymak için çok iyi organize olduğu ve muazzam imkanlara sahip olduğu dikkate alındığında,
· Fethullah HOCA’nın bu teklifi Hristiyan misyonerlerin işini kolaylaştırmaz mı?
· Bu sayede Hristiyan misyonerler rahatlıkla ülkemizde faaliyet yapma imkanı bulmayacaklar mı?
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!