ABD’nin yalnız başkanı değil siyasetinin de kimyası değişti. Yeni başkan eski söylemlerini siyasete dönüştürüp dönüştürmeyeceği dünyada en fazla merak edilen konular arasındadır. Trump’ın yönetimi devralacağı zamana kadar belirsizliğin süreceği bunun da kararsızlığa neden olacağı açıktır.
Trump ne demişti ne diyor?
Trump, seçim kampanyası sırasında NATO’yu köhne bir yapı olarak tanımlamış, NATO üyelerinin ABD’den faydalandığını söylemişti. Bu nedenle de “ABD’nin NATO’daki rolünü azaltacağı” sözünü vermişti. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg “Yalnız hareket etmek ne Avrupa ne de ABD için seçenek” olmadığını açıklayarak “ABD ile ABD arasındaki ortaklığı sorgulamanın zamanı” olmadığını söylemiştir.
Donald Trump’ın, Sınırı güvenceye almak gerekçesiyle Meksika sınırına çekmeyi vaat ettiği duvar konusunda geri adım atmayacağını açıkladı. Seçim sonrası Trump, açıkça bir kez daha şunları söyledi: “2-3 milyona yakın mülteci arasında çete üyeleri, uyuşturucu satıcıları ve sabıkalılar var. Bunlar ülke dışını çıkartacağız ya da cezaevine göndereceğiz… Belgesiz göçmenleri kararlılıkla ülkeden çıkaracağız”.
Siyasette üstünde çalışmış cümleler vardır. Siyasetçiler bu cümleler vasıtasıyla halka mesajlarını iletirler. Demek ki Trump’ın seçim sırasında yaptığı konuşmalar ayaküstü yapılmış değil üzerinde çalışılmış cümlelermiş!
Trump’lı ABD’nin Türkiye ile ilişkileri!
Trump, İhvan-ı Müslim’i cihatçı olarak görüyor ve terör örgütü listelerine alma hazırlıkları yapıyor. Belki de bu yüzden olacak Trump’ın başkanlığını ilk kutlayan Sisi olmuştu. Putin ve Esat da Trump’ın seçilmesinde fevkalade mutlu oldukları biliniyor!
İhvan-ı Müslim yüzünden Türkiye, Mısır’la ilişkilerini koparmıştı.
Trump’ın İsrail yanlısı tutumu ve Netenyahu ile ilgili olumlu görüşleri de biliniyor.
Suriye’de “uçuşa yasak bölge” tezine Trump’ın sıcak baktığı biliniyor. Bu konuda Türkiye ile benzer görüşlere sahip. Ancak Esat konusunda Trump, Ankara’dan çok farklı düşünüyor. Nitekim Trump’ın Esat’ı tanımak ve Rusya’yı Suriye’de serbest bırakmak gibi bir düşünceye sahip olduğu da basına yansıyan haberler arasındadır.
“Suriye’de muhaliflere yardım ediyoruz ama kim olduklarını bilmiyoruz” cümlesi de Trump’a aittir. Bu söylem dikkate alınarak Trump’ın “Suriye rejimine karşı savaşan muhaliflere yardımı kesebileceği” de söyleniyor.
ABD, PYD yanlısı tutumdan Trump’la vaz geçer mi? Irak ve Suriye’de hem devletlerle hem de devlet dışı örgütlerle hatta terör örgütleriyle kurduğu ilişkileri terk eder mi? Bu hususta Türkiye’nin çizgisine yaklaşır mı? Bütün bunlar Türkiye yönünden cevaplanması gereken sorulardır.
FETÖ’nün iadesi konusunda Trump, Clinton’a göre daha elverişli görünse de işler düşünüldüğü gibi gitmeme ihtimali yüksektir.
Kısacası Trump başkanlığındaki ABD yönetimiyle Türkiye’nin ilişkilerinin yeni bir şekle bürüneceği açıktır.
ABD’nin dış siyasetinin kimyası bozulabilir!
Trump’ın Çin’e karşı Rusya’yla ucuz Çin mallarına karşı işbirliği yapmayı bile düşündüğü yapılan yorumlar arasındadır. Trump’ın girişimci ve yatırımcı kişiliği dikkate alındığından ekonomiyi siyasetinin önceliği yapacak gibi gözüküyor.
Diğer yandan Trump’ın anti küreselleşmeci olduğu, Amerika’nın imzaladığı ticaret anlaşmalarıyla ilgili eleştirel bir söylemleri bulunduğu biliniyor. Meksika ve Çin’le sert bir ticaret savaşı başlatma ihtimali de vardır.
Trump’la ABD’nin bütün dünyada daha şahin bir politika izleyeceği kesine yakındır. İsrail yanlısı, dışlayıcı, anti küreselleşmeci, İslam karşıtı ve ırkçı bir siyaset ABD’de Trump’la birlikte devreye girerse şaşmamak gerekir.
Trump, yalnız ABD’de değil bütün dünyada demokratik siyasetin kimyasının bozulmasına neden olmuştur. Bunu görmek gerekir. Otoriterlik, agresiflik ve resmi radikallik yalnız ABD’de değil önümüzdeki süreçte Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya gibi ülkelerde de iktidara gelebilir. Daha hoşgörüsüz ve çatışmacı bir dünya kapıdadır. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.