Sizinki de ne uykuymuş be birader!

 

24 Ağustos 2011’de zamanın Genel Kurmay Başkanı Işık Koşaner’in Genel Kurmayın en mahrem yerinde yaptığı konuşma sızdırılır. Sonrasında bu konuşma askeri zafiyet bağlamında TSK’nın yıpratılmasında kullanılır. Haftalarca gazeteler bu konuşmanın içeriğini manşetlerine taşır. Kimse nasıl oluyor, kim bu ülkenin Genel Kurmay Başkanının konuşmasını sızdırıyor? Genelkurmayın mahremi yoksa bu ülkede hiç kimsenin mahremi yoktur, kimse demedi, diyemedi.

 

İlker Başbuğ terör örgütü lideri ilan ediliyor!

Bu ülkenin Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, “silahlı terör örgütü lideri”  olarak suçlanarak tutuklanır. Yetkili hiç kimsenin etkili bir sesi çıkmaz. ‘Bu işte bir terslik var’ diye iktidar sahiplerinin aklından dahi geçmez. İktidar zevahiri kurtarmak bağlamında ‘olmasa iyi olurdu’ der ama bir şeyler yapmak için de kılını dahi kıpırdatmaz.

Daha da ilginci ülkenin Genel Kurmay Başkanı, terör örgütü lideri ilan edilerek içeri tıkılırken terör örgütü lideri Öcalan devletle muhatap edilir, hapishaneden devletin yapması gerekenleri Dolmabahçe’de hükümet yetkililerine tebliğ eder. Bu durum dahi birilerine yanlış gelmez!

 

Balyozda yargılanan subaylardan boşalan kadrolar!

Dahası soyut ve total suçlamalarla yüzlerce subay Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanırken terör örgütünün iki numaralı ele başısı Şemdin Sakık gizli tanık olarak Türk mahkemelerinde dinlenir. Bu durum kamu vicdanını ağrıtmasına karşın iktidar yetkilileri bundan rahatsız olmazlar. Çünkü onlara göre ‘Türkiye bağırsaklarını temizliyor’.

Daha sonraları kumpas ve komplo ilan edilecek olan Balyoz, Ergenekon ve Casusluk davaları yüzünden TSK’nın seçkin subayları içeri tıkılırken onlardan boşalan kadrolara 15 Temmuz darbesini gerçekleştiren paralelin adamları yerleştirilir. İktidarı olan bitenin ne anlama geldiğini 15 Temmuz darbe girişimi sırasında acı bir biçimde öğrenecektir.

 

Birinci ordudan belgeler sızdırılıyor!

Hatırlayalım birileri TSK’nın kozmik odasına uyduruk suikast iddiasıyla girmiş, günlerce belge incelemiş ve bilgi edinmişti. Birilerinin kozmik oda ve TSK merakını hükümet yetkilileri inadına anlamazlıktan gelmişti.

Çok daha vahim bir gelişme gazeteci kılıklı adamın 1.Ordu’nun karargâhından bavulla askeri belge ve dokümanları ele geçirip afişe etmesidir. Çuvallar dolusu gizli askeri belgeleri ordunun karargâhından çıkarılmasını birilerine vakayı adiyeden olaylar olarak görülür. Kimsenin aklına gizli belge ve bilgileri kimlerin, nasıl ve neden sızdırdığı gelmez.

6 Aralık 2010’da Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yer döşemesinin altında birileri elleriyle koymuş gibi cuvallarla belge ve  hard disk bulur. Bu belgeler kimler tarafından döşemenin altına saklanmış, saklanmış bu belgeleri kimler ihbar etmiş ve kimler gelerek bulmuştur?

İktidar yetkilileri bunları merak dahi etmez!

 

Dışişleri Bakanlığı dinleniyor!

13 Mart 2014 tarihinde ise çok vahim bir başka olay yaşanmıştır. Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığında yapılan çok gizli bir toplantı internete sızdırılmıştır. Bu toplantıda Suriye’deki tek Türk toprağı sayılan Süleyman Şah Türbesi’ne IŞİD tarafından yapılan saldırılara karşı alınacak tedbirler görüşülür. İşte bu çok gizli toplantı dinleniyor. Konuşma kayıtları internete sızdırılıyor ve devletin almayı düşündüğü tedbirlerden düşmanlar haberdar edilmiş oluyor.

Bu arada zamanın Başbakanın ofisinin dinlendiği açıklanmıştır.

Kısacası muhalefeti kasetle, iktidarı dinleme, devleti sızma ve örgütlenme yöntemleriyle dizayn etmeye çalışan bu profesyonel şebeke 2010’lu yıllardan bu yana hazırlık yapmıştır.

Yaşanan süreç birilerinin devlet içinde devlet, ordu içinde ordu, yargı içinde yargı haline gelmesini açıklamıyor mu?

Uçaklar TBMM’yi bombalamadan, tanklar sokağa çıkmadan, kamu binaları ateş altına alınmadan, halka ateş edilmeden ve nihayet onlarca şehit verilmeden birileri uyanmadılar.

Sizde de ne uyku varmış be birader!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!