Rıza Tahir Yel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. İç Cepheyi Kaybeden, Ülkesini Kaybeder

İç Cepheyi Kaybeden, Ülkesini Kaybeder

0
Paylaş

Zafer Partisi, iç cephe tartışmalarında kritik bir rol üstlenebilir. Millî birliği vurgularken, hukuk devletinden, sosyal adaletten ve kamu düzeninden ödün vermeden bir duruş sergilemek, iç cephenin tahkimi adına önemli bir adım olabilir.

Türkiye tarihinin her kritik döneminde şu soru sorulmuştur: “Cephede kazanmak mı daha önemlidir, iç cephede tutunmak mı?” Belki de bu soruya verilecek en gerçekçi cevap şudur: İç cephe çökerse, dış cephede kazanmak yalnızca bir tesadüf olur. Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük risklerden biri, sınır ötesi tehditlerden değil; toplumsal bütünlükteki aşınmadan, ortak değerlerdeki erozyondan, adalete ve yönetime dair sarsılan güven duygusundan kaynaklanıyor.

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken iç cephemiz ne durumda? Uzun yıllardır devam eden kutuplaşma siyaseti, toplumu neredeyse nefes alacak ortak bir alan bırakmaksızın ikiye böldü. İnsanlar artık yalnızca farklı düşünmüyor; birbirlerinin varlığını tehdit olarak algılıyor. Siyasetçilerin kullandığı dil, medyanın ayrıştırıcı söylemleri ve sosyal medyada körüklenen nefret, bu bölünmenin hem hızını hem derinliğini artırıyor.

Ancak iç cephe sadece siyasal kutuplaşmadan ibaret değil. Adalet duygusunun yara alması, halkın devlete olan güvenini kökten sarsıyor. “Herkes için hukuk” değil de, “kim için hukuk?” sorusu gündelik hayatın merkezine yerleşmiş durumda. Mahkemelere olan inanç, seçimlere dair şüpheler, kamu kadrolarında liyakat eksikliği gibi temel meseleler, bir ülkenin kendi içine olan güvenini tüketen büyük kırılmalardır. Oysa bir toplumun kendi içine güveni yoksa dışarıdan gelen hiçbir tehdit onu birleştiremez.

İşte bu noktada Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama dikkat çekicidir. Özdağ, Türkiye’de hukuk sisteminin muhalefete karşı bir “düşman ceza hukuku” anlayışıyla işlediğini belirterek şu ifadeleri kullanmıştır:

“Ortada hiçbir suç olmamasına rağmen düşman ceza hukuku uygulamalarıyla muhalefetin nasıl baskı altına alınabildiğini yaşayarak gördük ve görüyoruz.

Oysa Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, bölge böyle karışık ve çevremizde parçalanmalar beklenirken, iç cephenin güçlü olmasıdır; milli beraberliğin güçlü olmasıdır.

Bu da hukukun herkese eşit şekilde uygulanmasıyla olur. İktidara yakın olanlara ayrı, muhalefettekilere ayrı adalet uygularsanız iç cephe bütünlüğü sağlanamaz ve Türkiye’nin taşıyıcı kolonları ağır tehdit altında kalır.”

Bu açıklama, yazının merkezindeki “iç cephe” fikrini doğrudan destekler nitelikte. Özdağ’ın vurguladığı gibi, adaletin yalnızca bazı kesimlere değil herkese eşit işlemesi, iç bütünlüğü sağlamanın ön şartıdır. Aksi durumda, ülkenin temelleri olan toplumsal güven ve hukuk meşruiyeti zayıflar.

İç cephenin kırılganlaştığı bir başka alan da sosyoekonomik adalettir. Yoksulluk derinleşiyor, gençler hayal kurmaktan çok hayal kırıklığıyla yaşıyor. Eğitimin niteliksizleşmesi, işsizlik ve torpil düzeni genç zihinleri Türkiye’den uzaklaştırıyor. “Bu ülkeye borcum var” duygusu, yerini “Bu ülkeden gitmem gerek” kaygısına bırakıyor. İç cephe sadece tankla tüfekle değil, gelecek hayalleriyle de ayakta kalır. Ve biz o hayalleri gençlerin elinden yavaş yavaş kaybediyoruz.

Peki, iç cephe nasıl yeniden inşa edilir? Öncelikle şunu kabul etmek gerek: Bu ülke 85 milyonu ile bir bütündür. Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle, genciyle, yaşlısıyla, dindarıyla, seküleriyle… Bu gerçekliğe rağmen hâlâ aidiyet üzerinden siyaset üreten, toplumun bir kısmını düşman gibi gören anlayışlar sürdükçe, iç cephe bir daha asla onarılamaz. Yeni bir toplumsal sözleşme, yeni bir dil, yeni bir ortaklık kültürü gerekiyor. Bu, ne tam anlamıyla devletin işi ne de sadece muhalefetin sorumluluğudur. Herkesin elini taşın altına koyması gerekir.

Bu noktada milliyetçi çizgide siyaset yapan yeni kuşak partiler –örneğin Zafer Partisi– iç cephe tartışmalarında kritik bir rol üstlenebilir. Millî birliği vurgularken, hukuk devletinden, sosyal adaletten ve kamu düzeninden ödün vermeden bir duruş sergilemek, iç cephenin tahkimi adına önemli bir adım olabilir. Ancak bu da tek başına yetmez. Merkez sağdan, sosyal demokratlara, liberallerden muhafazakârlara kadar herkesin ortak bir “iç cephe mutabakatı” inşa etmesi gerekir.

AKP Hükümeti İçin İç Cepheyi Güçlendirme Yol Haritası

Bu bağlamda, iktidarda 22. yılını dolduran AKP hükümeti açısından iç cepheyi güçlendirmek bir tercih değil, artık bir zorunluluktur. Peki ne yapmalıdır?

  1. Adalet Reformu Gerçek ve Samimi Olmalı:
    Yargıya güvenin yeniden inşa edilmesi, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ve hukuk devleti ilkelerine geri dönüş; yalnızca dış politikada değil, içerideki toplumsal bağları güçlendirmek için de kaçınılmazdır. Hukuk; iktidarı değil, toplumu koruyan bir zırh olmalıdır.
  2. Toplumsal Kutuplaşmaya Son Verecek Yeni Bir Siyasi Dil Geliştirilmeli:
    İktidarın dili birleştirici, kucaklayıcı ve sağduyulu olmalıdır. Muhalif seçmeni ötekileştiren, farklı kimlikleri tehdit gibi gösteren söylemler iç cephenin zeminini dinamitlemektedir. Yeni dönemde söylemde reform, en az ekonomik reform kadar önemlidir.
  3. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Artırılmalı:
    Kamuda israf, torpil, liyakatsizlik gibi uygulamalar halkın adalet duygusunu yaralıyor. Bu yaralar sadece seçmeni değil, devletin kendisini zayıflatıyor. İç cepheyi sağlamlaştırmak için hesap verilebilir, denetlenebilir bir yönetim anlayışına geçilmeli; kamu güveni yeniden kazanılmalıdır.
  4. Sığınmacı Politikaları Gözden Geçirilmeli:
    Toplumsal tansiyonu artıran ve demografik kaygılara neden olan sığınmacı krizi, iç cephede büyük bir güvensizlik yaratmaktadır. Hükümet, bu konuda daha net, kararlı ve halkın hassasiyetlerini dikkate alan bir strateji benimsemeli; göç yönetiminde şeffaf olmalıdır.
  5. Ekonomik Adalet Sağlanmalı ve Gelecek Umudu İnşa Edilmeli:
    Gençlerin gelecek umudu kalmadığı bir ülkede iç cepheden söz edilemez. Eğitim, istihdam ve yaşam kalitesi alanlarında adil ve üretken bir düzen kurulmalı. Sosyal yardımlarla değil, onurlu bir yaşam hakkı ile iç cephe tahkim edilmelidir.

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!