Bir önceki yazımda, 12 Mayıs’ta açıklanan PKK Bildirgesi’nin Lozan Antlaşması’na ve 1924 Anayasası’na saldırdığını, TBMM’ne görev tayin ettiğini, bu nedenle, bu bildirgenin Asla kabul edilemeyeceğini açıklamıştım. PKK Bildirgesi, bütün olarak değerlendirildiğinde, doğrudan devletimizin üniter-milli devlet yapısını, Türk Milleti’nin bağımsızlığını hedef aldığı kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu bildirge devletimiz tarafından hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kesin bir dille reddedilmelidir. Bu ret işlemini elbette Cumhurbaşkanı ve TBMM yapmalıdır. Cumhurbaşkanı’na ve TBMM’ne görevlerini hatırlatmak gibi bir amacım, niyetim yoktur ve olamaz. Bu yazının amacı, konu hakkında okuyucuları bilgilendirmektir. Anayasa’nın 104 maddesine göre, Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil etmek, Anayasanın uygulanmasını etmek görevinden dolayı, doğrudan devletimizin üniter-milli devlet yapısını, Türk Milleti’nin egemenliğini, bağımsızlığını hedef alan PKK Bildirgesi’ni kesin olarak reddetmelidir. TBMM, sıradan bir meclis değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran meclistir. Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’te değil, 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM’nin açılmasıyla kurulmuştur. 29 Ekim 1923 tarihi devletin kuruluş tarihi olmayıp Cumhuriyet’in ilan edildiği tarihtir. Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü, egemenliğin Türk Milleti’ne ait olduğunu tüm dünyaya kabul ettiren çok şerefli bir antlaşmadır. Lozan Antlaşması, TBMM tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmiştir. Lozan Antlaşması’nın hukuken var olmasında TBMM’nin çok önemli payı vardır. 1924 Anayasası, TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Başka bir deyişle 1924 Anayasası TBMM’nin eseridir. TBMM’nin kendi eseri olan bu anayasaya sahip çıkması olması gereken bir husustur.
TBMM, milli egemenliğin, milli iradenin tecelli ettiği yüce bir kurumdur. Milletvekilleri seçildikten sonra aşağıda metni verilen yemini ederek göreve başlarlar. Milletvekili yemin metni şöyledir: Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim. Yukarıda açıkladığım gerekçeler ve milletvekillerinin ettikleri yemine bağlı davranmakla yükümlü olmaları nedeniyle TBMM, devletimizin üniter-milli devlet yapısını, Türk Milleti’nin egemenliğini, bağımsızlığını hedef alan PKK Bildirgesi’ni kesin olarak reddetmelidir.