“Andolsun ki ödenecek bu bedel; bölünen vatan, inen bayrak, susan ezan olmayacak!”
Yer Dolmabahçe!
Atatürk ve Türk bayrağı belli ki “özenle, özellikle” düşünülüp, yerleştirilmiş…
Devlet erkânı derseniz, dizilmiş kravatsızın yanına dibine, özenti ciddi, çakma vakur!..
On binlerin katili caninin 10 maddesidir okunan…
Küstahça!..
İmralı mutfağından, KCK soslu, kanla beslenmiş Kandil tepsisinden.
……
Besleme şarlatanlar korosu hazır…
“Tarihi gün, tarihi açıklama!”
“Silahlar sustu, söz başladı.”
Hemen ardından on maddenin sindirilme eksersizleri…
Oryantal karakterler mihmandarlığında.
İktidarı, ana muhalefeti, medyası, kurumlar, kuruluşlar, aydınlar, yazarlar, çizerler, artistler v.s.
Ha birde “biz bu savaşta tarafız, bize rağmen hareket edemezsiniz” diyenimiz vardı!
Sessiz, suskun, şimdilerde…
Tarafını merak ettirir oldu nedense önüne gelen her konuda!
……
Bölücü terör, son yılların ürünü hükümran sünepeliğin keyfini çıkarıyor arsızca…
Yol kesip, kimlik sorup, mahkeme kurup, haraç toplayıp, çocuk kaçırıp, hendek kazıp, asker kolu gösteri yürüyüşleri yapıp, infaz edip, mecliste ahkâm kesip kök söktürüyor.
Yetmedi; ciyak, ciyak mazlum rolüne soyunuyor, vicdanları iğfal edercesine!…
*
Bir tek Türk Milliyetçileri tek yürek!
“Son söz söylenmedi” Demekte, kanındaki cevher-i asli’nin kudretiyle..
Devlet sözüdür bu gür ses;
“Bin yıllık kardeşliğimizin fitne ile bozulmasını kesinlikle sineye çekemeyiz.
Dün bu dayatmaları Çanakkale ‘de Mehmetçik reddetmişti.
Bugün Türkiye Sevdalıları elinin tersiyle itecektir.
Dün bu ihaneti milli mücadele durdurmuştu.
Bugün ise Milliyetçi Hareket önünü kesmeye yeminlidir.”
*
Andolsun ki!
Bir bedel günü gelmektedir canhıraş, doludizgin!
Andolsun ki! Ödenecek bu bedel; bölünen vatan, inen bayrak, susan ezan, olmayacak!
Bin yıllık kenetlenmişliğin parçalanmışlığı hiç olmayacak!
Ancak ve ancak;
Kahpeliğin kendi çukurunda kahredileceği gün olacaktır!..
