Nazım Peker
Nazım Peker

Diyanet ve Şanlı Mensupları Allah’a Ne Diyecekler?

 

Muazzez din İslam da, aziz vatan Türkiye de rayından çıkmak üzere. Türkiye sistem olarak; ne olduğu bilinmeyen bir “Partili Cumhurbaşkanlığı” sistemiyle bilinmeze yelken açıyor.

İslam ise, “HADİS” sarmalında günden güne mecrasında da, hedefinden de saptırılıp birilerinin siyaseten aracı haline getirilmektedir.

Allah’ın vahyi, Allah’ın dünyada yaratmış olduğu ayetleri ile tam ve mükemmel bir uyum içindedir. Allah’ın indirdiği ayetler ile evrende yarattıkları asla çelişmez. Bundan dolayı Allah’ın Kitabı’ndaki ifadeler, dünyadaki ayetlerle, akıl ve fıtratla çelişmez, bire bir örtüşür. Aynı şeyi güvenilir denilen hadis kitaplarında hem dünya ayetleri, hem akıl hem de fıtrat ile çelişen binlerce uydurma hadisi gördüğümüzde ne diyeceğimizi biliyor muyuz? Hadis kitaplarında o kadar uydurma hadis var ki, insanın aklına, fıtratına ve dünyasına taban tabana zıt.

Bundan dolayı Kuran için söylediğimizi, hadisler için söylememiz imkânsızdır. Sonuçta birisi Allah, ötekisi kul sözüdür. Bu konuda Kuran, “ Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkasının katından olsaydı elbette içinde pekçok çelişki bulacaklardı.” (Nisa:82) Demek ki Allah’tan olmayan kuldan olan hadis kitaplarının içindeki binlerce çelişkiye şaşırmamak gerek.

Bizim hadis severler neden hep ısrar ve inatla: “Seçme hadisler” ya da “Sahih-güvenilir hadisler” der dururlar? Bundan her hadis, hadis değildir ya da her hadis, güvenilir değildir anlamı çıkmıyor mu? Neden cami girişlerine ya da dini yazılarına “kadını aşağılayan” hadisleri yazmıyorlar? Utanıyorlar mı, korkuyorlar mı, milletin nefretinden mi tırsıyorlar? Kadını aşağılayan hadislerin tamamı o güvenilir ya da seçme dedikleri hadis kitaplarının içinde yazmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda yetki sahibi kişiler neden, “Sahih denilen” kaynaklarda binlerce “uydurma” var diyemiyor?

Kimden neden korkuyorlar? “Allah vardır” deyip de yokmuş gibi yaşayanlardan ne farkı kalıyor Diyanet ve yetkili kişilerinin? Sakınılıp, korkulması gereken yoksa (haşa) Allah (c.c) değil mi?

Tahminen üç-beş yıl önce “Hadis ayıklama” projesine girmişti Diyanet. Sanırım gelen tepkiler üzerine bu projeden vaz geçildi. Neden? Müslümanlar hadis uydurmalarıyla biraz daha dinden ve Allah’tan uzaklaşsınlar diye mi yoksa biraz daha sömürülsünler şirk ve terör batağına biraz daha batsınlar diye mi?

Peki, iyi, güzel de, bunların hesabını Allah sorduğunda ne diyeceğiz? “Allah’ım ben senin indirdiğin halis ve tertemiz dine bulaştırılan necaset ve lekeleri temizlemeye cesaret edemedim, cemaatlerden ve mezheplerden korktum” mu diyeceğiz? Kuran’da bunca uyarı da varken: “ Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşın satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar; gerçeği örtenler/kapatanlardır.” (Maide: 44), “O inanalar ki, insanlar kendilerine, “Ahali size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan” dediklerinde; bu, onların imanını artırdı da şöyle dediler; “Allah bize yeter! O ne güzel koruyucudur!” (Ali İmran: 173), “Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer gerçekten inananlarsanız, kendisinden korkmanıza en layık olan Allah’tır.” (Tövbe: 13)

Ben demiyorum Allah bizzat kendisi diyor. Evet! Allah sorduğunda ne diyeceksiniz ey Diyanet İşleri Başkanlığı ve onun saygın(!) yetkilileri?

Allah sizlere merhamet eylesin de acısın.

Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!