Savcı Preet Bharara, Türkiye’de “önüne yatılan, cari açığımızın % 15 ini kapatan” iş adamı, hayırsever Reza Zarrap’ın tutuklanmasını gerçekleştiren Hint asıllı ABD’li savcı.
Eğer bir ülke hukuk devleti ise; orada egemen olan hukuk ve hukukun kurallarıdır. “ Ben yaptım, ben böyle düşünüyorum, ben sandıktan çıktım, halkın iradesi böyledir” gibi hukuk dışı görüş ve istekler söz konusu bile değildir.
Reza denen İran asıllı Türk vatandaşı, ABD’de tutuklanınca Türkiye, “Rıza’nın meselesi bizim meselemiz değildir ve bizi ilgilendirmez. Avukatları var onlar gerekli savunmayı yaparlar.” Diye gerekli açıklama yapılmıştı.
Aradan geçen bunca süre sonunda ne değişti de; Reza’nın Türk vatandaşı olduğu hatırlandı ve “Onunla ilgilenmek bizim için bir görev oldu?” noktasına geldik?
Sahi ne oldu, ne değişti?
Sayın Erdoğan son ABD ziyaretinde bu önemli konuya parmak bastı ve ABD’li ilgililerden, “Ben Maliye ve İçişleri Bakanlarıma araştırttım. Rıza’nın suçsuz olduğunu belgeledik. ABD’de boş yere yatıyor” deme ihtiyacını duydu.
Neden acaba? Köprülerin altından hangi sular geçti?
Sayın Cumhurbaşkanı, “Bu savcı ve hâkim Türkiye’de FETÖ tarafından tatil yaptırılıp ağırlanmışlardır” deme ihtiyacını neden hissetti?
Savcı Preet Bharara, nerede tatil yapıp ağırlandı?
Antalya, Çeşme, Bodrum, Altınkum da mı?
Bu iddia savcı Bharara’ya soruldu.
Savcının yanıtı çok çarpıcı: “Türkiye’yi haritada bile zor bulurum. Türkiye’ye ayak basmışlığım dahi yoktur. Fetullah Gülen’ni internetten tanıdım. Türkiye ve Türkler hakkında ki bilgim; her yıl şükran gününde yediğim hindi kadardır.”
Gel de çık işin içinden.
Bir Bilgeye sormuşlar: “Dede bu tür işler neden olur, kişi neden böyle söyler?”
Bilge : “Evlat kişi çok zordaysa, söyleyecek sözü de yoksa: ya küfreder ya iftira.”
Allah Allah!
Savcı, ben Türkiye’ye ayak basmadım, gitmedim, görmedim diyorsa bu iddia ne olacak?
Sahi ne olacak?
24 Temmuzda: “Lozan bu ülkenin tapu senedir.” derken muhtarlar toplantısında: “Lozan hezimettir. Bunu bize birileri başarıdır, zaferdir diye yutturmaya çalışıyorlar” demeyi ne yapacağız?
Hangisi doğru, hangisine itibar edeceğiz?
Esen kalınız.