Hep derim ya! Rahmetli babam: askerde öğrendiği kadarıyla okur-yazardı. Ama iyi bir toplum mühendisi idi. Köyde kimin neyi neden yapacağını/yapabileceğini yanılmadan tahmin ederdi.
Babam: “Oğlum hayatta doğru olun. Harama el sürmeyin, yetimi ve düşmüşü kollayın-gözetin, düşene vurmayın. Elif gibi doğru olun. Kırılın ama asla eğilmeyin.” Derdi. Onun gösterdiği yolda yürümeye gayret ediyorum. Meslek hayatımda da pek çok badire atlattım. Yine de eğilmedim.
Demokrasi nöbetlerinde elleri bayraklı kimilerini gördükçe: onların adına utanıyorum, yüzüm kızarıyor.
Çünkü:
“Sen nasıl olur da Hoca efendiye FETO dersin?“ diye beni dinsizlik ve imansızlıkla suçlayanlar ellerinde bayrak dillerinde “Ölürüm Türkiyem!” şarkısıyla meydanlarda.
Feto’nun evlerinde Maklube yemeye gidenlere: “Bırakın bu işleri. Feto bir ABD projesidir. Feto’nun amacı ŞEYH olmak değil ŞAH olmaktır” dediğimde, boğazıma sarılıp, “Senin katlin vacip oldu” diyenleri yine aynı meydanlarda bayrak sallarken görmekteyim.
“Eğer vaktim ve zamanım olursa: Zaman Gazetesi’nin yalanlarını devlet ve TSK düşmanlığını yazacağım” dediğimde; beni “Kâfirlikle ve zındıklıkla” suçlayanları da demokrasi nöbetlerinin en başında görmekteyim.
“Kutlu Doğum Haftası” kutlamaları FETO’nun uydurduğu bir biattır, hurafedir dediğimde: peygamber düşmanlığı ve İslam karşıtlığıyla suçlandığım kişileri de boy boy çekindikleri: “Demokrasi Nöbeti” katılımları fotoğraflarıyla sosyal medyada görmekteyim.
“Dinler arası diyalog, ılımlı İslam” söylemleri İslam’ı törpülemektir. “Allah katında din İslam’dır. İnned dine indallahil İslam!” Ayetine ihanettir, hakarettir dediğimde:” Sen nasıl olurda hoca efendiye hakaret edersin” diyen düşüncesiz ve çıkar guruplarını da demokrasi nöbetlerinde görmekteyim.
Ve bütün bunlara rağmen: hangi yüz ve hangi sıfatla oralarda olduklarına da hayret etmiyor değilim.
Eğer bu meydanlar bunlar ve bunlar gibileriyle doluyorsa: demokrasimize de, insanlığımıza da, inancımıza da acımak ve bizlerin durup biraz düşünmemiz gerekir.
Neden böyle olduk?
Bu insanlar, neden bu kadar ikiyüzlü olmuşlar diye!
Rahmetli Osman Bölükbaşı, hiçbir seçimde barajı aşamıyor ve TBMM ne giremiyordu. Seçimlerin birinde bir parti ile seçim ittifakı yaptı. Kendi gösterdiği 15 e yakın adayı TBMM’ve vekil olarak girdi.
Seçim sonrası 10 a yakını Osman Bölükbaşı’nın partisine dönmedi ve seçime girdikleri partinin içinde kaldı. Bunun üzerine Rahmetli Bölükbaşı’ya bu durumu ve ne düşündüğünü sordular. Rahmetlinin cevabı çok düşündürücüydü: “İlk kocasına ihanet eden kadının ikinci kocasına ihanet etmeyeceğinin garantisi var mıdır?”
Bilmem anlatabildik mi? Sayın Erdoğan’ın etrafı hep bu tür insanlarla dolu da.
İkiyüzlü ve ilk kocasına ihanet edenlerle!
Demokrasi nöbetine katılanlar: Eğer samimi iselerse de alınlarından öpüyorum
Esen kalınız.
NOT: Konya’da demokrasi nöbetinde: Ş. Yılmaz konuşturuldu. Eğer demokrasi ona kaldıysa yandık. Cumhuriyet, Atatürk, demokrasi, laiklik, Türklük karşıtı, Menderes düşmanı birisidir. Almanya’dan tanırım. Konuşturacak başka adam mı bulamadı Konyalı, yoksa öpüldük mü?