Türk kamuoyu ve ülkücü-milliyetçiler; Sayın Bahçeli’yi çelebi kişiliği ve efendiliğiyle tanırlar. O’nun her şartta daima üslubuna dikkat ettiğini bilirlerdi. Sayın Bahçeli’nin AKP ve Erdoğan tarafından Türkiye’nin ve Türklüğün sinir uçlarıyla oynanırken bile Ülkü Ocaklı gençleri sokağa ve eyleme sokmayışı, ağzından nezaket dışı söz dökülmemesiyle anımsanır.
Yüksek yargının olur ve kararı ile yapılan MHP’nin 6. Olağan Genel Kurul Kongre kararlarının bir başka mahkeme kararıyla askıya alınması da ayrıca bir hukuk ihlali ve Türk hukuk sisteminin ne kadar siyasallaştığı da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken ibretlik bir olaydır.
Ülkücü delege, Sayın Devlet Bey’e saygılıdır. Bu saygısını da elan devam ettirmektedir. Ama aynı delege; “Yeter artık Bay Bahçeli! Sen ve ekibin oldukça başarısızsınız. MHP hak ettiği yerde değildir.” Dik duruşunu da göstermektedir.
Sayın Bahçeli ve ekibi, değişimcilerin Genel Kurul isteğini ne yazık ki iyi yönetememiş; bütün iyi niyet ve isteklerine karşın: “Mahkeme yolunu” göstermiştir. Değişimciler, MHP Genel Merkezinin her türlü hukuki ve hukuk dışı engellemelerini sağduyu ve hukuk yoluyla teker teker aşmışlar. 19 Mayıs’ta da Tüzük değişikli Olağan Genel Kurulu yapmışlardır.
Sayın Genel Başkanın bu hukuk kararına saygılı olması gerekmez miydi?
Sayın Bahçeli’nin, değişim isteyenlere karşı takındığı tutum ve kullandığı lisan asla kabul görmemiştir. Sayın Bahçeli’nin, bu değişim isteğini kavga-gürültü ile laga- lugaya getirmek sonuçsuz bırakmak, ülkücüyü ülkücüye karşı getirmek olarak algılanmaktadır.
Sayın Bahçeli’ye kullandığı: “Müptezeller, yamuklar, paralelciler, taşeronlar.” sözleri yakışmış mıdır?(Diğerlerini terbiyem elvermediği için yazmıyorum.)
Değişimciler, “MHP artık harekete geçmeli. Ülkenin makûs talihini kırmalılar. Kötü gidişata son vermeliler. Bunun için de MHP’nin aksiyoner olması, ülkenin gündemini belirlemesi gerekir, ülkücüler ve ülkücü kadrolar ülkeye hem hizmet etmeliler hem de imkânlarından yararlanmalılar.” diyerek: “Biz MHP’yi hak ettiği yere taşımak istiyoruz. Bunun için de bizlerin MHP’nin yönetiminde olmamız gerekir.” Demekteler.
Haksızlar mı? Çok mu şey istemekteler?
Sayın Bahçeli’nin her türlü ağır sözlerine ve hakaret sınırlarını aşan suçlamalarına karşı ülkücü irade saygısından, ülkücü edep ve adabından vaz geçmemektedir.
Halk nezdinde Sayın Bahçeli ve ekibi kendilerine verilen krediyi ne yazık ki tüketmişlerdir. Onun için, bu saatten sonra: ne Bahçeli nede onun işaret edeceği kişi asla başarılı olamayacaktır.
Sayın Bahçeli ve ekibin artık bu gerçekleri görerek; ülkücü iradeyi fazla yormadan ve küstürmeden, suyu yokuşa akıtma gayretlerinden vaz geçip: ortak akıl ve aklıselim ortak paydasında buluşarak MHP’yi hak ettiği yere taşımada çorbada tuz olmalılardır.
Yaşım yetmiş bir. Ülkücü ve MHP’li olduğum için: Meslek hayatımda yedi kez sürgün, üç kez disiplin suçu aldım. Evim kurşunlandı: Ama kimse bana” müptezel ve taşeron” dememişti. Bu suçlamaları asla kabul etmiyorum.
Esen kalınız.