Rus savaş uçağının vurulması isabetli ve Türkiye’nin devlet olduğunun göstergesidir. Hiç kimse Türkiye’yi üçüncü dünya ülkesi ya da aşiret devleti sanmasın.
Türkiye, mazisi asırlar öncesine dayanan, köklü bir geçmişi, şanlı bir mazisi olan saygın bir devlettir. Bunu içte ve dışta herkes böyle bilmeli. Buna göre de tavır almalı.
Benim anlayamadığım; uçağı düşürdükten sonraki farklı açıklamalardır.
“Tırlar Türkmenlere insani yardım götürüyordu. Bunu onlarda biliyordu.” C. Başkanı R.T. Erdoğan. Rusların bunları bildiklerini kastediyor.
“Türkiye, Suriye’deki hiçbir guruba silah göndermemiştir. O açıklama neden yapıldı bilmiyorum.” İ. Kalın. C. Başkanlığı sözcüsü. Bu ne demek oluyor şimdi?
“Silahlar Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) gidiyordu. ÖSO’nun birinci düşmanı da IŞİD’tir.” Yasin AKTAY. AKP Gen. Başk. Yardımcısı. Buna ne diyeceğiz? Silah mı, insani yardım mı, gönderilmedi mi?
“İzleyenlerin huzurunda yemin ediyorum! Vallahi billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu.” T. Türkeş. Başbakan Yardımcısı
Siz olsanız ne anlardınız bu açıklamalardan; hangisi, nereye kadar doğru?
İşte Türkiye’yi bu zihniyet yönetmekte! Her telden çalan, ortak noktası olmayan, bileşkesi bulunamayan bir koro!
Beyler sizin karşınızda; KGB tarafından yetiştirilmiş; dünya siyasetini, uluslararası fırıldakları iyi bilen; dünya konjoktörünü iyi okuyan, istihbaratı kuvvetli, neyi nerede nasıl ve ne zaman söyleyeceğini bilen bir Putin var.
Lütfen aşık attığınız adamı iyi tanıyınız! Kiminle dans ettiğinize de iyi bakınız.
O, hiç Kasımpaşalı ağzıyla konuşuyor mu? Yapacağım, yıkacağım, kıracağım, intikam alacağım, şimdi olsa yine yapardık, düşürürdük diyor mu?
Asla.
Ama yapıyor.
İşte devlet adamı budur. Lider olmak böyle bir şeydir. Sizin Kasımpaşalı ağzınız, ancak Yeşilçam filmlerinde geçerlidir.
Suriye hava sahasını hem Rus uçakları hem ABD uçakları kullanıyor. Onlar birbirlerini vurmamak için anlaşıyorlar! Putin, Hamaney ile buluşup Suriye’nin geleceğini konuşuyor. Batı IŞİD ile savaştığı için Pütin’i alkışlıyor.
Tam bu sırada bize ne oluyor da Rus uçağını düşürüyoruz? Yunan, Ege adalarımızı birer ikişer işgal edip bayrak dikerken neden sesimiz çıkmıyor, efelenmiyoruz? Hani Batı ve Nato’dan çıkacaktınız? Şangay Beşlisi ne girecektiniz? Batı’ya ve Nato’ya “Hoşça kalın” diyecektiniz? Çin ile füze anlaşmasını neden yapmıştınız?
Füze anlaşmasını neden iptal ettiniz? Nato’ya dayanamadınız değil mi? Rus uçağını düşürdünüz. Size NATO ve BATI sahip çıktı. Obama ve NATO “Haklısınız! Türkiye’nin yanındayız” dediler. Siz de böylece BATI’nın ve NATO’nun kucağına yeniden oturdunuz değil mi?
İşte liderlik, vizyoner bakış, stratejik derinlik, dünyayı yeniden okumak (!) diye ben buna derim.
Uçağın düşürülmesi emrini kim verdi? Siyasi otorite mi, askeri irade mi?
Böylece Türkiye, yeniden Batı’nın ve NATO’nun boyunduruğuna ve emrine sokuldu. Hayırlı olsun.
Bunlar acaba rastlantı mı, tesadüf mü yoksa bir planın vizyona sokulması mı?
Onu da varın siz düşünün yüzde kırk dokuzlar.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı