Nazım Peker
Nazım Peker

Bu Kez Düşman Merkez Bankası mı?

S. Erdoğan’ın süper seçim başarılarının arkasında, her seçimde bir düşman bulup, bu düşmanla dalaşmak ve mağdur edebiyatı yapmak var.
 
Geçmiş seçimleri bir düşünün:
 
Ergenekon, Balyoz bir dönemin düşmanları idi. Bu düşmanlarla kendisini mağdur göstererek seçimlerden başarı ile çıkmadı mı?
 
Gezi Parkı olayları da S. Erdoğan’ın bir başka düşmanı ve mağdur edebiyatının ögesi değil miydi? “Başörtülü bacımın başını açtılar” diyerek meydanları inletmedi mi?
 
Sonuç: seçimden zaferle çıkmadı mı?
 
Bir başka seçim ve bir başka düşman: Paralel yapı değil miydi?
 
Benim kriptolu telefonu mu bile dinlemişler!” seçim meydanlarının malzemesi değil miydi? “Devlete sızmışlar, yargıya sızmışlar” demiyor muydu?
 
Oysa oraya onları kim atamıştı?
 
Bizzat Erdoğan değil miydi?
 
Böylece Mahalli idareler seçimini ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmadı mı?
 
Önümüzde 2015 seçimleri var.
 
Bu seçimler, S. Erdoğan ve ailesi için, olmak ya da olmamak anlamına geliyor. S. Erdoğan, bunu adı gibi biliyor. Bilal’in, Sümeyye’nin ve kendilerinin nelere maruz kalacağı belli. 17-25 Aralık “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonları” nı bir türlü unutturamadı, Geçici tedbirlerle üzerini örtmeye çalıştı. Ama pek örtülmedi de.
 
Düşünün bir; 2015 Haziran’ında sandıktan CHP’nin tek başına ya da MHP’nin tek başına çıktığının. Ya da AKP’nin hezimete uğradığının:
 
Gazetelerin neler yazacağını, TV’lerin neler yayınlayacağını düşünebiliyor musunuz?
 
Hemşehrim A. Davutoğlu, Erdoğan’a göre çok gerilerde kaldı. Seçim kazanacak yeteneği de pek yok gibi. Bir türlü kendisi olamadı gitti.
 
Öyleyse ne yapmalı? Meydanlara inmeli. Yemine rağmen, Anayasa’nın “Cumhurbaşkanı’nın partisiyle ilişiği kesilir ve tarafsız olur” amir hükmüne rağmen.
 
O’da öyle yaptı. Bunun ilk işaretini de Kırşehir’de verdi.
 
İyi, güzel de S. Erdoğan’a bir düşman bir hasım gerekli. Meydanlar da kime çatacak, kime laf saydıracak? Anayasa, Yargı, Cumhurbaşkanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, MİT müsteşarlığı, YÖK, Rektörler, Dekanlar hepsi ele geçirildi, ya yandaş yapıldı ya da dindar.
 
Yeni bir düşman, yeni bir hasım bulunmalı.
 
Öyle bir düşman olmalı ki, bir taşla iki de kuş vurulmalı.
 
Tam da bu sırada, T.C. Merkez Bankası imdada yetişti. Böylece hem EKONOMİK başarısızlığın ve durgunluğun suçunu yüklemeli hem de çatmalı.
 
Ekonomi zaten dibe vurmak üzere! Dışsatım verileri bile s.o.s vermekte. Yüzde dokuz gerilemiş vaziyette.
 
Ve böylece yeni hedef ve yeni düşman bulunmuştur. Merkez Bankası başkanı S. Erdem Başçı. Allah O’na acısın.
 
Oysa kısa vadeli faiz politikasıyla, uzun vadeli ekonomik düzelmenin olamayacağını S. Erdoğan ya bilmiyor ya da bilmezden geliyor. Merkez Bankası, ülkeyi düşünüyor
 
Hükümet istese Başçı’yı çalışamaz yapamaz mı?
 
Ama yapmıyor.
 
Çünkü yeni bir hedef gerek. Yeni bir düşmana ihtiyaç var.
 
Erdem Başçı ve Merkez Bankası, “Faizlerin düşürülmesini hükümetin istemesine rağmen düşürmeyen; bunun içinde ekonominin kötü gitmesine sebep olmakla, Milli iradenin önünde engel olmakla, hükümete ayak bağı olmakla” suçlanacak
 
Benim saf halkımda, “Bak sen şu Merkez Bankası’na, faizleri düşürmüyor” diye düşünüp sandıkta AKP’ye oy verecek.
 
Tutar mı?
 
Neden tutmasın. Şimdiye kadar hangisi tutmadı ki?
 
Esen kalınız

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!