Nazım Peker
Nazım Peker

HSYK Seçimlerinde Gözden Kaçan Bir Olay

Ülkenin gündemine oturan, değerli hâkim ve savcılarımızı, “vicdan ile cüzdan” arasına sıkıştıran hükümet ve Adalet Bakanlığı, muratlarına erdiler mi?

  Gerçekten de erdiler mi?

  Hükümet ve AKP açısından durum hâsıl oldu mu?

  Bu seçimlerde AKP ve Hükümetin gözünden kaçan enteresan ve ibretlik hatta dikkat edilmesi gereken bir olay var.

  Ümraniye-Ergenekon iftira ve soruşturmasında; soruşturulan savcı Metin YANDIRMAZ’ın 5836 (Beş bin sekiz yüz otuz altı ), Yandırmazı yargılayan hâkim Hüsnü ÇARLIK’ında 35 (Otuz beş) oy almasıdır.

  Bu oldukça manidardır.

  Bu, değerli hâkim ve savcılarımızın, muhataplarına önemli bir mesajı değil mi?

  Hiç kimse, yargıyı ve mensuplarını kendi kapı kulları ve emir askerleri sanmasın.

  Bu enteresan ve dikkat çekici mesajın anlamını da asla kulak ardı etmesinler
 
    GELİR DAĞILIMI VE YOK OLAN ORTA SINIF

  Ülkelerin orta sınıf diye adlandırılan kesimi çok önemlidir. Bu sınıf, ülke yoksulu ile ülke zengininin orta kesimidir ve önemli bir çoğunluğu temsil ederler.

  Türkiye, orta sınıfı güçlü olan bir ülke idi!

  Uygulanan yanlış ve yandaş ekonomik politikalar sonucu, bu orta kesim erimiş ve yok olmuştur.

  Ülke üç ekonomik sınıftan (Zenginler-Orta kesim-fakirler) iki ekonomik sınıfa inmiştir.

  Zenginler ve fakirler.

  Son ekonomik verilere göre; ülke gelirinin % 78’ini ülke nüfusunun % 10 almakta imiş. Yani 75 milyon insanımızdan sadece sekiz milyonu ülke gelirinin her yüz lirasından yetmiş sekiz lirasını alırken, ülke nüfusunu oluşturan her yüz kişiden doksanı da ülke gelirinin ancak yüz lirasından yirmi iki lirasını alabilmekte imiş.

  Bunun adına adaletli bölüşüm, insanca hakça paylaşım denebilir mi?

  Bu durumu ile Türkiye, adaletsiz kalkınma ve ülke gelirini bölüşmede dünya devletleri içinde Rusya’dan sonra ikinci sıraya oturmaktadır.

  Hindistan bile bizden daha adaletli durumda olmakta.

  Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu acı tablonun iyileştirilmesi için, iki acil reform şart demekteler.

1-  Eğitim reformu,
2-  Adalet reformu.

  Demek ki her ikisi de bozuk ve alarm vermekte. Bu ülkeyi bu hale getiren S. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı harcamaları % 97 oranında artırılarak 2015 yılı için: 397 milyon TL, 2016 yılı için de: 434 milyon TL’ye, danışmanları içinde 80 milyon TL’ye çıkarılmıştır.

  S. Erdoğan’ın harcaması için her gününe 2015 için bir milyon sekiz bin lira, 2016 yılı için de günlük bir milyon yüz seksen dokuz bin lira ayrılmıştır. 

  S. Necdet Sezer ise (Hatırlayabildiğim kadarı ile) kendisine ayrılan 45 milyon TL ödeneğin 12 milyon TL’sini harcamayarak hazineye iade etmişti.

  Asgari ücretlinin, memurun, işçinin, emeklinin ve köylünün hali ortada iken;
  Vatandaş, bir torba kömür, bir paket makarna-bulgur ile avutulurken, bir baş acı soğana muhtaç edilmişken:

  Bu harcamayı ve bu savurganlığı ne ile izah edeceğiz? Fakir-fukara, garip guraba edebiyatı ile mi yoksa İslam’ın “Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz emriyle mi?

  Karar ve yorum siz değerli okuyucularımın ve AKP’ye oy veren aklıselim vatandaşlarımındır.

  Esen kalınız. 

  NOT; Beş ortak bir milyon beş yüz bin liraya bir fabrika kurdular ve otuz beş kişi çalıştırmaktalar.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!