Bilindiği gibi IŞİD, Irak başta olmak üzere pek çok yeri yaktı ve yıktı. Pek çok kişiyi kesti ve astı.
Bütün bunların yanında nice Arap, Türkmen ve Kürt yerleşim yerlerini de ele geçirdi.
Bütün bunlar, perdenin arkasında olmadı ki. Dünyanın gözü önünde olmuş olaylardı.
Irak’ta konuşlanan PKK, Suriye’de PYD, bizde KCK ve PKK yandaşları neden bütün bunlar olup biterken ses çıkarmadılar, ortalığı yakıp-yıkıp terör estirmediler, dünyayı neden ayağa kaldırmadılar da;
Işid, Ayn el-Arap’a dayanınca ortalığı toz-dumana kattılar?
Neden acaba?
Oysa IŞİD, pek çok Kürt bölgesini işgal etti ve orada yaşayan Kürtlere de akıl almaz işkenceler uyguladı, kelleler kesti.
Ayn el-Arap, Kürtçüler için neden önem arz etmekte?
Kobani IŞİD tarafından kuşatılınca neden ayağa fırladılar?
Bütün bu soruların bir cevabı olması gerekmez mi?
Elbette her sorunun bir cevabı olduğu gibi bu sorununda bir cevabı var.
PKK’nın yayın organı, “Fırat News” de çıkan bir köşe yazısında bütün bu soruların cevabı verildiği gibi; Türkiye’nin de neden bu savaşa girmemesi gerektiğinin de bir cevabı var.
Yazının başlığı. “Neden Kobani?”
Yazı devam ediyor: “Bilindiği gibi, Abdullah Öcalan, Temmuz 1979’da Suruç’tan Kobane’ye geçerek orta Doğuya açıldı ve orada tanışmadığı aile neredeyse hiç yok… Kobane’nin böylesine tarihsel bir önemi var Kürtler için. Yine aynı döneme dayanarak, Rojava Devrimi 19 Temmuz 2012’de Kobane’de başladı.”
Yazıdan anlaşılan; Ayn el-Arap’ın- Kobane’nin Kürtçüler için kendilerine göre “kutsal” bir mekân sayılması gibi “tarihsel” bir öneminin de olmasıdır.
Demek ki Kürtçüler için; “Temmuz 1979 ve Temmuz 2012 “ hem “KUTSAL” bir mekân hem de “SİYASAL” bir tarih arzetmektedir.
Yazıdan anlaşılan bir başka önemli noktada, Kobane’nin: PKK ve Kürtçülerce “devlet tecrübesi” kazandıkları yer olarak kabul edilmesidir.
Kısaca MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dediği gibi bizdeki “Mazbatalı Teröristler” ile Kuzey Irakta oluşturulan “Bağımsız Kürdistan” olarak adlandırılan Güneydoğu’muzda kurmayı hayal ettikleri ve kurmaya yeltendikleri ÇAKMA devletin pratiğidir Kobani.
Kobani sayesinde, kandırdıkları Kürt uşaklarına dağda kalmaları ve terör yapmaları için moral veriyorlardı.
Kobane sayesinde, “ Bakın burada bunu gerçekleştirdik. Neden Türkiye’de de olmasın” propagandasını işliyorlardı.
Ne zaman ki Işid, Ayn el-Arap’ı kuşattı; işler bozuldu, hayaller yıkıldı, umutlar bitti.
Bunun verdiği moral çöküntüyle, canı sıkılan Kürtçüler sokaklara döküldüler, taşkınlıklarını; devlete ve vatandaşa zarar vererek gidermeye çalıştılar.
Bu terör eylemleri asla bir “Vandalizm” değildir. Bir amaç ve bir hedef uğruna yapılmıştır.
Anladınız mı Ayn el-Arap’ın Kütçüler için önemini?
Durum bu iken; Türkiye’nin Ayn el-Arap için Mehmetçiği Orta Doğu bataklığına sokmaya çalışması ve bunun planlarını yapması; siyasi midir, ahlaki midir, insani midir?
Bizim ne işimiz var; Ayn el- Arap’ta?
İnsanlık önemli idiyse, IŞİD’den kaçan Türkmenlere neden kapıları kapattınız da “Pasaportunuz var mı?” diye anlamsız bir gerekçe ile gerisin geriye göndererek; IŞİD’in insafına terk ettiniz?
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı