PKK’nın, 2.Hava Üssünden, bayrağımızı indirmesi; hepimizi derinden üzdü ve yaraladı. Gururumuzu incitti, 2023’ü lider ülke olarak karşılamaya hazırlanan, dünyanın dördüncü güçlü ordusuna sahip Türkiye’nin içine düşürüldüğü durum bütün yurdu üzdü.
Elbette bu haysiyetsiz durumdan, üzülmeyenler, gururu kırılmayanlarda var.
Başta Başbakan ve hükümet olmak üzere şanlı TSK’da hedef tahtasına oturuldu.
Hepimiz orduya vurduk. İstifalarını istedik.
Böyle şerefsiz bir olay karşısındaki endişe ve eleştirilerimiz; yaşadığımız ruh halinin infiali olarak görülmelidir.
Aklıselim olarak düşündüğümüzde; TSK’nın arkasında siyasi bir iradenin olması gerekmiyor mu?
Böyle bir irade, TSK’nın arkasında var mı?
Başbakan ve hükümeti tarafından son on yıldır adeta ordunun eli kolu bağlandı. Terör olaylarına karşı; kulağı sağır, gözü kör, algılaması zayıf, iradesi sıfır konumuna getirilmedi mi?
Asker, maalesef hadım edilmiş, eli kolu bağlanmış haldedir.
Öyle ki, mevcut siyasi idare, askere; “Benim açılım sürecime müdahale etme. Terörist garnizona girse bile seslenme, görme” demektedir.
Asker bu durumda ne yapsın? Siz asker olsanız ne yapabilirdiniz?
Askerin en büyük zaafı, siyasi iradenin her dediğine zamanında “HAYIR” diyemiyerek, onurlu ve omurgalı bir duruş sergileyememiş olmasıdır. Mor ineği vaktinde ne pahasına olursa olsun vermeyeceklerdi.
İş işten geçti.
Bundan sonrası siyasi iradenin inisiyatifine kalmıştır.
O inisiyatif ise, Türkün ve ordunun tasfiyesi doğrultusunda tecelli etmektedir.
Türkiye ayağa kalkınca Başbakan, “Neden gereği yapılmadı? Ankara’dan gelip ben mi gereğini yapacaktım. Neden indirmediniz?” diye kulaklara hoş gelen yüreklere su serpen çok sert (!) açıklamada bulunmuştur.
Başbakan’ın bu söylemi anlıktır. Kabaran bayrak tansiyonunu düşürmeye yönelik bir açıklamadır. Dediklerinde samimi idiyse, iki Pkk’lının ölümüyle ilgili askerlerin silahlarına neden el konuldu ve balistik incelemeye alındı? Neden o olaya; “Ne yapsaydı asker, kendini mi öldürtseydi. İndirmiş iyi etmiş!” demedi/diyemedi?
Hangi sözünüze, nasıl güvenip inanacağız? Asker nasıl güvensin ve inansın?
Mevcut siyasi iradenin ve özellikle de Başbakan’ın çelişkili ve olaylara göre irade belirtmesinden dolayı; TSK tedirgindir, ne yapacağını, nasıl, nerede ve ne zaman yapacağını bilemez haldedir.
Öyle ki; vursa suç, vurmasa suç- öldürse suç, öldürmese suç!
Askerin, asker gibi davranabilmesi için arkasında, güvenebileceği çelik gibi sağlam bir siyasi iradenin olması gerek.
Olmadığına göre; Ordu’da asayişi,“Böyle başa böyle tarak” misali götürmeye çalışmakta.
Başbakan yardımcısı H. Çelik, “Kürdistan kurulursa ilk tanıyan biz olacağız.” Demekte. İşte ordu, bu Kürdistan’ın kurulması, BOP’un devreye sokulması için susturulmuş ve iğdiş edilmiştir.
S. Başbakan’ Atatürk vari bir seçim planı sergilemekte. Samsun, Erzurum hattından işe başladı. Atatürk, parçalanan vatanı kurtarmak amacıyla bu yolu seçmişti. Ya Başbakan…? O, bu yolu neden ve niçin seçti?
Niyet hayır, akibet hayır olur inşallah. Allah’ım sen kötü niyet ve emel taşıyanları başarıya ulaştırma… Amin!
Esen kalınız.
NOT: Başbakan, halkı: Tokat’taki gibi davranmaya, linç girişimine teşvik etmektedir. Bu, yaslara göre suç değil midir? Bir başbakan, bu sözleri nasıl söyler? Yok mudur bir yürekli savcı?