İslam, şahıslarla eğlenmeyi, dalga geçmeyi, hakir görmeyi şiddetle yasaklamıştır. İslam, insanların ayıplarını söyleyerek maskaralık yapmayı HARAM kılmıştır.
İslam’ın bu kurallarını en iyi kimler bilir?
İslâm’ı eğitim alanlarla İslâm’ı terbiye alanlar. Bu kesimlerin bunu en iyi bilmeleri gerekir. Çünkü bunlar, Kuran Kurslarında, İmam-Hatiplerde ve İlahiyat Fakültelerinde öğretilir.
Bir insanın bir insanı alaya alması, makaraya sarması, dalga geçmesi; insanlık onur ve şahsiyetini yaraladığı için İslam; bu tür hakaretleri yasaklamıştır. Yasaklamakla da kalmamış: HARAM kılmıştır.
Bu tezimizi: “Ey iman edenler! Bir kavim diğer bir kavimle alay etmesin. Olabilir ki onlar o alay edilenler ötekilerden daha hayırlı olurlar. Kadınlar da kadınlardan bir kimseyi eğlenceye almasınlar olabilir ki onlar ötekilerden daha hayırlı bulunurlar. Hem kendinizi ayıplamayın ve kötü lakaplarla atışmayınız, imandan sonra fâsıklık ne kötü isimdir, Her kim de tövbe etmezse artık onlar kendilerine zulmedendir.” (Hucurat: 11)” ayeti ne kadar da doğrulamaktadır.
Demek ki insanlarla, insan guruplarıyla, kavimlerle alay etmek, tiye almak, küçümsemek, ayıplarını sayıp dökmek, kasetlerini çekmek, bu kasetleri seyretmek, bu kasetlerle tehdit ve şantaj yapmak kötü ve çirkin bir eylem olduğunun yanında İslam’a göre de HARAM sayılmaktadır..
Durum bu iken insanlar neden bu yola saparlar?
Bunun altında İslami cehalet, gurur, başkalarını korkutma, sindirme ve yıldırma duygusu yatar. Başkalarını etkisizleştirme ve toplum nezdinde itibarsızlaştırma yatar.
Bu yola genelde zayıf karakterliler, hırslı olanlar, otoriter mizaçlılar, İslamî terbiyeden uzak ve nasipsizler ile korkaklar başvururlar.
Birde iradesi kendi elinde olmayanlar, başkaları adına taşeronluğa soyunanlar.
Aklı olan, Allah’tan korkan, İslâm’la şereflenen ve İslâm’ı: hayat tarzı kabul edenler bu yola asla tenezzül de tevessül etmezler.
Çünkü bu tür işler; Kuran’ın amir hükmü ile yasaklanmıştır.
Bu girişten sonra şöyle bir düşünelim:
30 Mart seçimleri için; liderler birbirleri hakkında demedik şey bırakmadılar. Kime ve kimin ne söylediğine nasıl inanacağımızı şaşırdık.
Şahsen ben bu konuşmalar, mahrem kasetler, bantlar, tapeler ortalıkta dolaşırken; nerede yaşıyoruz, Türkiye bir İslam ülkesi değil mi diye merak ettim ve utandım.
Başbakan’ın o, herkese tepeden bakan tavırları, “Kasetleri var” tehditleri, “Bunlar çeyrek, yavru muhalefet” diye küçümsemeleri ve karşısındakileri alaya almaları hiç yakışık değildi. Hele hele İmam-Hatip mezunu ve bu konuda mürekkep yalamış olmakla övünen bir ağza ve beyne bu tür alaylar, küçümsemeler, dalga geçmeler hiç yakışmadı. İmam- Hatipler de böyle şeyler mi öğretiliyor diye sormaktan kendimi alamadım.
Benim aldığım dini terbiyeye göre: “Her kim bir din kardeşini bir günahından, ayıbından dolayı alaya alırsa, aynı ayıbı ve günahı kendisi de işlemeden ölmez” bilirim
Bırakın alayı; şakanın bile aşırısı makbul değildir. Bu tür şakalara Anadolu’da, “Eşek şakası” denir.
Ulema, “ Din kardeşine düşmanlık etme, din kardeşinle mücadele etme ve ona eziyet verecek, gönlünü kıracak şakaları yapma” diye bu konunun şakaya gelir yanının olmadığına dikkat çekmişlerdir.
Topluma örnek kimseler; İslam dışı konuşma ve davranışlardan uzak durmalıdırlar.
İslam ancak böyle yücelir.
Esen kalınız.