Anlı şanlı Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, içinden çıkamadığı “Barış Süreci” ile başı dertte.
Yollar kesiliyor, şehirlerarası trafik işlemiyor.
Ama “Barış Süreci” kesintisiz işliyor.
Gençler ve çocuklar PKK tarafından terör amaçlı dağa kaçırılıyor.
Ama “Barış Sürecini” eksiksiz tamamlayacağız açıklaması hükümet sözcülerinden.
Otobüsler taranıyor, Molotof kokteylleri atılıyor.
Ama “Barış süreci” tıkır tıkır işliyor.
“Başta petrol olmak üzere diğer madenlerden de PKK adına pay isteriz.” Deniliyor.
Kamu görevi yapan korucular birer birer öldürülüyorlar,
Ama “ Barış süreci aksamadan sürdürülüyor.
Ama “Barış Süreci” sağlıklı bir şekilde götürülüyor.
Polis ve asker kışlasına sıkıştırılmış; eli kolu bağlanmış.
Ama “Barış süreci” bütün engellemelere rağmen hedefine sağlıklı olarak ilerliyor.
Analar “Bu nasıl barış süreci, oğullarımız neden kaçırılıyor” feryatlarında.
Ama “Barış Süreci” anaların gözyaşına rağmen olumlu sürdürülmekte.
PKK-BDP-HDP, kim ne derse desin bildiklerini okuyorlar. Kürtçe’de ısrar ediyorlar.
Ama bakanımız Kürtçe levha asıyor. “Barış Süreci” aksamadan devam ettiriliyor.
Barış süreci mi batıracak bunları bilmem.
Eşkıya ile pazarlık yapan, eşkıyanın her dediğini ya yaparsın ya da yolda kalırsın.
Hangi devlet adamı,” Niyetim Türkiye’den toprak koparıp bağımsız Kürdistan’ı kuracağım”amacına programlanmış bir terör örgütüyle aynı çuvala girer?
Pkk, barış Sürecini fırsat bilip, daha güzel ve daha zararsız eylem hazırlığı yapmakta. Şehirlere daha güzel yerleşmekte! Daha rahat mühimmat yığmakta ve daha sağlıklı yapılanmaktadır.
Sürekli dağa eleman kaçırmakta; gücüne güç katmakta, kadrolarını daha da bilinçlendirmektedir.
Dağa kaçırmalar çoğalınca; ana yürekleri dayanamadı. Feryadı figanı bastılar. Pkk, Bdp ve Hdp rahatsız oldular. S. Başbakan ile hükümet dahi rahatsız oldu. S. Başbakan ve hükümet; “Şu kaçırmaları feryat ve figana yer vermeden yapamaz mısınız?” pişmanlığına düştüler.
Analar-babalar, Diyarbakır Belediyesinin önü mesken tuttular ve “Oğullarımızı istiyoruz” feryadını bastılar.
Sıkıntı büyüktü.
Oysa S. Başbakan ne de güzel, “Fatih’ten ve Fetih ruhundan” bahsediyordu. Bu kadınlar fiyakayı biraz çizmeye başladılar.
Başbakan sıkıştı ve” Bu işe bir son verin. Hdp ve Bdp’den kaçırılan çocukların getirilmesini istiyorum. Ya değilse: “ B ve C planlarımızı devreye sokmak zorunda kalacağız bilmiş olun” tehdit ve ricasında bulundu.
S. Demirtaş cevap verdi. “Bdp ile Hdp, çocuk kurtarma makamları değildir. B ve C planlarına gelince; Başbakan’ın ne planı olacak: B planı Apo’ya yalvarmak, C planı ise daha çok yalvarmaktır” diye haddini aşan bir cevap verdi.
Bu cevap, Türkiye Cumhuriyeti vatandaş ve bir Türk olarak benim kanıma dokundu. Acaba bu densiz cevap,S. Başbakan ve AKP’lilerin de kanına dokundu mu?
Günlerce kapatılan yolu açamayan; kaçırılan çocuklar için Bdp ve HDP’den yardım dilenen bir Başbakan’ın durumu: anlattığı Fetih ve Fatih ruhuna ne kadar uygun?
Bu olaylar karşısında Fatih olsaydı ne yapardı?
Başbakan yapabiliyor mu?
Fetih ruhu böyle midir?
Başbakan’ın bu aciz tavrı Fetih ruhuna ne kadar uymaktadır?
Yazık! Vallahi de yazık billahi de yazık! Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin düşürüldüğü hallere bakar mısınız?
Bu ruh ve bu kafa yapısıyla mı 2023 ‘ü lider ülke olarak kutlayacağız? Bölünmüş ve küçülmüş bir ülke olmayalım da!
“Gölge etmeyiniz, başka ihsan istemez.”
Esen kalınız.
NOT:1- Bu anlayışla mı Cumhurbaşkanlığı yapacağız ya da Başkanlık? Ülkeye yazık etmeyiniz.