Bu sözler Başbakana aittir. Bdplilerin Karadeniz turnesi olaylı başladı. Hüzünle de son buldu. Parti merkezinde yapılan TAHRİK VE KIŞKIRTMA planı, aklı -selim bölge insanı tarafından engellendi.
Bu olaylara birkaç açıdan bakmak gerekir.
Şunu göz ardı etmeyelim. Bu ülke bizim, bu ülke hepimizin. Bu Cumhuriyette az ya da çok hepimizin tuzu var. Onun için vatan sevgisi en önce gelmelidir. Bu ülkeyi karıştıracak, kaosa sürükleyecek, etnik ve dini argümanları öne çıkararak hassas sinir uçlarımızla kimselerin oynamaya hakkı da, yetkisi de yoktur.
Bu girişten sonra gelelim sadede.
BDP’liler Karadeniz gezisi düzenlediler. Adına kardeşlik ve aydınlatma dediler. Yıllardır ülkeyi PKK sayesinde aydınlatıyorlar(!) ya! Bu ülkeyi ayrıştıran, bu ülkede kardeşkanı akıtılmasına sanki onlar sebep olmamışlar gibi, kardeşlik ve aydınlatma turları yapacaklarmış. Fışşşşşşşşşşşşş!
S. Başbakan, Karadeniz’de saygın (!) bdp’lilerin başına gelenlere çok üzülmüş. S. Kılıçdaroğlu ve S. Bahçeli’ye veryansın etmekte. Bahçeli için, “Bu nasıl vampirlik?” diyebilmektedir. Olayları acaba MHP’liler mi çıkarttı? Otuz altı etnik kimlik, her konuşmasında Laz, Kürt, Çerkez diyerek acaba ırkçılık ve kafatasçılık yapan kendileri olmuyor mu?
S.Başbakan özetle, “Seçilmiş milletvekilleridir, saygı duyacaksın” demekte. Acaba S. Başbakan bu söyleminde ne kadar samimi? Üç ay önce söylediklerini ne çabuk unuttu. S.Başbakan üç-beş ay kadar önce tv’lerde kameraların karşısına geçip, “Yargı bunlar için gerekeni yapıyor. Bizde TBMM’de gerekeni yapacağız. Dokunulmazlıklarını kaldırıp yargıya teslim edeceğiz. Bunu yapmazsak millet bunun hesabını bizden sorar” dememiş miydi? Ne oldu dokunulmazlık dosyaları? Millet neden bunu sormuyor?
Bu Bdp’li muhteremler o zaman saygın ve seçilmiş değiller miydi?
Kaldı ki eğer seçilmişlere saygı duyulacaksa ki duyulmalıdır. Seçilmişler de milletin değerlerine, devletin üniter yapısına saygı duymak zorundadırlar.
Yıllaradır içerde tutuklu olan ve “SUÇUMUZ NE?” diye feryat eden M. Balbay, M. Haberal, E. Alan seçilmiş değiller mi? Neden saygılı olmak bu seçilmişlere gelince unutuluyor?
Ayrıca S. Başbakan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye öfkelendiği kadar, “Bizim yol haritamız vardır ve bağımsız kürdistandır” deme cesaretini kendinde bulan Bdp’li saygın (!) bayana neden öfkelenmiyor?
S. Başbakan işine geldiği zaman görüyor, duyuyor da işine gelmediği zaman neden görmüyor, duymuyor?
S. Başbakan Mardin ve Midyat’ta “Türk milliyetçiliğini de, Laz milliyetçiliğini de, Kürt milliyetçiliğini de ayaklarımın altına aldım” deme cesaretini gösterdi. Acaba neden?
Çanakkale’yi geçilmez yapanlar, Kayseri Lisesi’nde mezun olamayan öğrenciler, acaba bu ülkeye canlarını ve kanlarını ayaklar altına alınan “Türk Milliyetçiliği” için “TÜRKÇÜLÜK” için akıtmamışlar mıydı? İzmir’de Hasan Tahsin, ilk kurşunu ne için atmıştı, Sütçü İmam, Şahin Bey Fransızlara kaştı niçin direnmişlerdi Türk ve Türkiye için değil miydi?
Eğer seçilmişe saygı duyulacaksa bu saygı, zaman zaman olmamalı, bana göre sana göre de hiç olmamalı. Ülkenin bütün değerleri eleğe döndürüldü. Ordumuz perişan edildi. Bunlara saygı gerekmiyor mu? Bütün bu karalama ve iftira kampanyalarına rağmen güven duyulan kurumların başında şanlı TÜRK ORDUSU birinciliğini korumakta. Başbakanlık ise dördüncü sıradadır.
Bu aziz ve irfanı yüksek Türk milleti, neyi nasıl, nerede ve ne zaman yapacağını gayet iyi bilir. Bu milleti tanımayanlar hep nal toplamışlardır. Ali Kemaller, Nemrut Mustafalar nerelerde ve nasıl anılmaktalar?
R. Akif, “Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi!” derken (kimden bahsediyordu, Alman, Fransız ya da Türkiyeliden mi?) ırkçılık mı, milliyetçilik mi yapmış oluyor. Birileri birilerine ırkçılık ile milliyetçiliği acilen öğretsin lütfen. Esen rüzgârların, meyvelerin, dağların, kuşların, böceklerin, yıldızların, bile bir adı vardır. Bu coğrafyanın adı TÜRKİYE burada yaşayan milletin adı da TÜRK milletidir. Bunda gocunulacak, utanılacak ne var. Misafiri ile aynı sofraya oturamayanlar debbağlardır.
Ne mutlu TÜRÜM diyene!
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı