Bu şekliyle davadan adaletli netice beklenmese de, gerekli özenin gösterilmesi gerekiyor. Ateş ailesi buna dikkat ederek, Sinan Ateş Davasının unutturulmasına mâni oluyor.
Dava ileri tarihe atıldı. ABD’den cevap gelmemiş. Belliydi, hazır MHP raya girmiş “Akil Adam” olarak partiyi bitirme bahasına tabuta son çiviyi çakmak için Anadolu yollarına düşmeyi bile göze almışken MHP aleyhine gelişme beklemiyordum.
Polis şefi M. Ensar Aykal ve Av. Serdar Öktem Apple şifrelerini vermediği için ABD’den bilgi talep edilmişti. Onlar “eksik” bilgi deyince bir daha yollandı. Hatta ABD Adalet Bakanlığı davayı bir de orada görüp, Apple’dan şifre isteyip istemeyeceği kararı alma gibi Türkiye’nin yargısını hiçe saydı.
Bugün ki mahkemede bildik olaylar tekrarlandı. Farklı olan Mersin olayında Sinan Ateş’in yakın arkadaşı Çağrı Ünel’in nefsi müdafaada, ona saldıran ülkücü gruptan birinin ölmesi ile şu an cezaevinde olduğunu hatırlatayım… Hal böyle iken eş azmettirici Doğukan Çep’in olayla ilgisi nedir ki mahkeme salonunda Çağrı Ünel için “Anasının bir yerine girse, bulup çıkartacağım” diye tehdit edebiliyor.
Mersin’deki olay ülkücüler arasında bir hesaplaşma gibi kabul edilirse, torbacı denilen Doğukan Çep’i nereye koyalım? Susturulmak istenenler mafya ile mi hizaya sokuluyor?
Bu kadar pervasızlık, hem de mahkemede bunları söyleyebilenin arkasında mutlaka birileri vardır. Siyasetten mafyaya kadar.
Gelelim Doğukan Çep’in geçen Kasım ayından beri verdiği iki dilekçe ile Serdar Öktem hakkında ifade vermek istemesine. O dönem hemen ifadesi alınsa ne derdi bilinmez ama şimdi “Av. Serdar Öktem’in annesi ve eşinin, “Serdar’ı sen yaktın, mesleği gitti.” diye başının etini yediklerini anlatıp şöyle konuştu: “Ben ne yaptım? Devlet aldı götürdü. Serdar Öktem sadece benim avukatlığımı yaptı. Son görevimi yapıyorum; oğlunuzun, kocanızın başını yakmadım.” “Yakmayacağım” anlamı taşımıyor kanımca.
Ateş ailesinin avukatları, üçe bölünmüş dosyanın birleştirilmesini talep ettikten ayrı, Serdar Öktem’in ailesinin Doğukan Çep’le görüşmesinin tuhaf olduğu, 1. Derece akrabası olmadığı halde nasıl görüştükleri ve görüşme kayıtlarının getirilmesini talep etmiş. Boş tabi.
Av Şeyda Şahin “Sinan Ateş suikastının, bütün parçalarıyla birlikte siyasi bir cinayet olduğunu söyledi. “Sinan Ateş suikastı normal bir cinayet olsaydı 6-7 soruşturma, 2-3 dava olmazdı. Bunlar parçalarına bölünerek unutturulmaya çalışılıyor” diyen Şahin, siyasilerin olduğu dosyanın 2 yıl boyunca gizli tutulduğunu, savunma hakkının kısıtlandığını, bu soruşturmanın devamında takipsizlik kararı verildiğini” söyledi.
Selma Ateş “Ayağımıza taş değse bunlar sorumludur.” diyerek “İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, Ömer Şanlı ve Burak Kılıç’ın adlarını” verdi.
Bir sonraki celse 8 Ocak 2026. Serdar Öktem’in hazır bulunması istendi. Davaların birleştirilmesi ve Aşkın Mert Gelenbey’in mahkemede dinlenmesi talebi reddedildi. Serdar Öktem hasta olduğu sebebiyle bu duruşmaya katılamamıştı.
Bu şekliyle davadan adaletli netice beklenmese de, gerekli özenin gösterilmesi gerekiyor. Ateş ailesi buna dikkat ederek, Sinan Ateş Davasının unutturulmasına mâni oluyor.
