Bir insanın bedenen doğuş, büyüyüş ve yaşamasının sebebi olan birisine, o insanın ATASI demek nasıl doğru ise, Anadolu’daki Türklerin fikren, siyaseten ve hukuken yok edilmesinden sonra yeniden doğuş, büyüyüş ve yaşamasına doğrudan sebep olduğu için Mustafa Kemal’e Türklerin Atası (Atatürk) demek de o kadar doğrudur, yerindedir.
Türkiye’de Atatürk düşmanlığı yapanlar, kendilerini Türk’ten başka bir ulusun bireyi sayanlar, ne derlerse desinler önemli değil; Atatürk, kendisini Türk sayan herkesin atasıdır. Çünkü Türkiye Atatürksüz düşünülemez.
Bu yaklaşım ve gerçekten hareket ederek şunu da söylemek mümkün:
Atatürk sadece Türklerin atası değildir; Atatürk aynı zamanda kendilerini sömürgecilerin pençesinden kurtaran (kurtuluşlarına öncülük eden, örnek olan) tüm Asya ve Afrika halklarının da atasıdır.
Pakistan’ın büyük şair ve düşünürü Atatürk’ü bu açıdan şöyle tanıtır:
M.KEMAL PAŞA’YA
(Allah ona yardım etsin)
Atatürk ve Türklerin aklı ve hikmeti sayesinde biz,
İlahi takdirin gizli sırlarına ermişiz.
Sönmüş bir kıvılcım iken Müslüman
Mustafa kemal’in bir bakışı ile,
Bir güneş olduk ki düşmana yaman.
Aşkı öğretti bize de kurtulduk köle olmaktan.
Bahar rüzgarında acı olmuştuk.
O estirdi ovanın sert yellerini.
Dünya bilecek elbet değerini.
Sen kurtardın nice tutsağı, özgürü
Atın nereye kadar giderse
EY MUSTAF KEMAL
ORAYA KADAR YÜRÜ
***
Atatürk, 1921’’de şöyle demişti:
“Anadolu bu müdafaası ile yalnız kendine ait vazifeyi yapmıyor, belki bütün Şark’a yönelik saldırılara bir set çekiyor. Efendiler, bu saldırılar elbette kırılacaktır…”
***
Bir akademisyen Atatürk için şöyle diyor:
“Sömürge yönetimleri altında ezilen herkese ilham verdi. Asya ve Afrika’da büyük bir uyanışın habercisi oldu; Türkiye’nin kurtuluş hareketi, sömürgeciliğin ölüm çanını çaldı.”
***
Hindistan’ın devlet adamlarından Nehru diyor ki:
“Mustafa Kemal Paşa, gençlik günlerimde benim kahramanımdı… Onun en büyük hayranları arasında bulunmaya devam ediyorum.”
***
Asya ve Afrika halklarının kimi temsilcileri Atatürk’e:
“Doğu’nun kahramanı” derler.
***
UNESCO Atatürk’ü şöyle tanımlar:
”Atatürk, Uluslar arası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusudur.”
***
Bu söz ve alıntılar bize şu iki atasözümüzü hatırlatıyor:
“Mum dibine karanlık olur.”
“Güneş balçıkla sıvanmaz.”
ATATÜRK’Ü ÖZLEYİŞ
Günümüz Türkiye’sinin politikacıları, subayları, bilim ve din adamları, eğitimci ve gazetecileri, daha kim varsa bunların çoğu; Atatürk aleyhindeki kadir-kıymet bilmez söz ve işleriyle, bize Atatürk’ü daha çok özletiyorlar.
Çünkü:
Türkiye’nin mevcut söz sahibi politikacıları Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini yok ettiler; kapris ve bilgisizlikleri yüzünden içeride Türk milletini, dışarıda kardeş ve komşu ülkeleri birbirine düşman ettiler. Bunlar, Atatürk’ün aksine, emperyalist dünyanın ayağına gide gele, gide gele ucuzladılar ve asıl önemlisi Türkiye’ye itibar kaybettirdiler.
Şu büyük rütbelilerin bazılarına bakın; bunların zamanında TSK’nin tüm gelenekleri yok edildi, kökleri söküldü. Birer “emir eri” algısını yarattılar. Bunlar ileride: “Resmi giysileriyle halkın içine çıkamayan, rütbeleriyle, askeri bando eşliğinde caddelerde yürüyemeyen, bayrağımızı İstiklâl Marşımızın eşliğinde yukarılara çekip yükseltemeyen insanlar” olarak anılacaklar.
Şu “bilim adamı, gazeteci, uzman” süksesiyle televizyonlarda hava atanlara bakın; çoğunluğu çok onursuz. Sıfat ve yaşlarının adamı değiller, beyinlerine sokulan yanlı bilgilerle, ellerine tutuşturulan müsvedde notlarla hepsi bir ses kaydı. “Sahibinin sesi” olmaktan utanmıyorlar. Rezil adamlar, günlerdir utanıp sıkılmadan “Trump mı kazansın, Bıden mı kazansın, hangisi daha iyi” tartışmasını yaptılar. Düşünce ve sözleri Türkiye merkezli olmayanlardan adam çıkmaz, bolca uşak çıkar.
Esasında biz bu ABD merkezli “politikacı, gazeteci, mukaddesatçı, milliyetçi, hoca” kılıklı rezilleri, İstanbul’a gelen Amerikan gemi ve askerlerine secde ettikleri günden beri tanırız. Şimdi Trump ve Bıden arasındaki yarış bitti, Bıden kazandı. Trump kazansaydı kazancınız ne olacaktı? İkisinin birbirinden farkı ne? Bu Trump değil miydi Irak, Suriye, Mısır, Libya gibi ülkelerde binlerce Müslüman insanı katlettiren, PKK ve PYD’ye 25-26 bir tır dolusu silah ve cephane veren, “Reis”e; “Delilik yapma, akıllı ol, ekonominizi mahvederim” diyen? Bunların hepsini unuttunuz, Trump Havarisi olup çıktınız.
İnsan biraz akıllı ve kemikli olur. Siz bu yalakalığı sadece bugün yapmadınız ki. Obama ABD’nin Başkan adayı olduğunda da benzeri bir yalakalık yapmıştınız; “Obama’nın ana-babası Müslüman, Obama’nın kendisi de Müslüman” yalanını uydurmuştunuz. Sonra Obama Ortadoğu’da masum ve Müslüman halkları öldürttü. Siz, “vah, tüh” demeye başlayınca Obama size bir Beyzbol Sopası gösterdi, sustunuz, Obama dostunuz oldu.
Bu ilkesizlik ve dönekliğin Bıden’a karşı da gösterilmesinden korkuyorum. Benim herhangi bir şahıs veya kuruluşla derdim yok. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin iyi temsil edilmemesinden sıkıntı duyarım, hepsi bu kadar. Hiç değilse bundan sonra uydu olmayın.
***
Şu “eğitimci, din adamı” denenlere bakın. Çoğuna “öretmen” demek bu mesleğe hakaret olur. Konuşmaları, tepeden tırnağına kadar görünümleri, hayal ve umutlarınızı yıkıyor. Küçük-büyük, öğrencilerimizi izleyince bu öğretmenlerin notunu verirsiniz. Atatürk’ün: “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözündeki yeni nesil ve öğretmen modeli bu öğretmenler olamaz. Cumhuriyetimizi onarıp yaşatacak Cumhuriyet ve Atatürk yolcularının ilk ve en önemli görevi yeni kuşaklarımızı eğitecek öğretmenleri yetiştirmektir.
Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı yıllarında birçoğuyla birlikte olup ülkeyi kurtardığı “hoca, din adamı” kesiminin bugünkü temsilcilerine kırgınım. Çoğu ad ve kalıbının adamı değil. Cahillik, aç gözlülük, bozgunculuk, Atatürk ve T.C. düşmanlığı bunların kan ve beyinlerine Korona Virüs gibi girmiş. Zehirliler, zehirliyorlar. En baştakinden en aşağısına kadar çoğu, vicdan ve imanını çıkarıp bir kenara koymuş; “Vakıf malına el uzattı lanetli. Kuran’ı kaldırdı. Camileri kapattı” gibi iftiralarla Atatürk’e sataşıyorlar. Bunların akıl ve bilgileri düzgün olsaydı Muhammed İkbal gibi düşünürlerdi.
Atatürk’ü özledik, Atatürk’ü özletiyorlar. Ancak hep Atatürk özlemi ile yaşayacak değiliz. Gün gelecek, Atatürkçü düşünce Atatürk’ün hayata geçirdiği devrimleri yeniden hayatımıza girecek. Atatürkçülük öldürülemeyecek. Çünkü, tüm ihanet ve şeytanlıklara rağmen Türk milletinin sağduyusu “Atatürk” diyor. Görüyoruz, Atatürk ve Cumhuriyet aşısı tutmuş.
Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadının verilişi çok doğru ve anlamlı olmuş. Ölümünün 82. yılında kendisini rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
